İnternette sansürlenecek içeriklere "hatalı ve noksan olarak basıldığı veya yayımlandığı" tespit edilen sesli ve görüntülü Kur'an-ı Kerim yayınları da eklendi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yaman Akdeniz ve Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak dün (13 Temmuz) yaptıkları açıklamayla, yayından kaldırılacak içeriklere Diyanet İşleri Başkanlığı kapsamında oluşturulacak olan yeni bir Kurulun karar vereceğini bildirdiler.
Kararı mahkeme verecek, TİB kapatacak
Yeni kurulan söz konusu Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu, "Hatalı ve noksan olarak basıldığı veya yayımlandığı"na kanaat getirirse "mushaf ve cüzler ile sesli ve görüntülü Kur'an-ı Kerim yayınları", Başkanlığın müracaatıyla yayımın yapıldığı yer sulh hukuk mahkemesi kararıyla toplatılacak ve imha edilecek.
Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'da yapılan değişiklik uyarınca, yayının İnternet ortamında yapılması halinde, Başkanlığın müracaatı üzerine, sulh hukuk mahkemesi bu yayınla ilgili olarak erişimin engellenmesi kararı verilecek. Kanun dün Resmî Gazete'de (Sayı : 27640) yayımlandı.
İnternette sansürlenecek içerikler kapsamına hatalı ve noksan olarak basıldığı düşünülen sesli ve görüntülü Kur'an-ı Kerim yayınlarının da eklendiğini belirten Akdeniz ve Altıparmak, erişimin engellenmesi kararının Diyanet İşleri Başkanlığı talebi üzerine hukuk mahkemelerince verileceğini ve bunda Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) res'en erişim engelleme yetkisi olmayacağını açıkladı.
"Din ve vicdan özgürlüğü ne olacak?"
Öğretim üyeleri, bu açıdan düzenlemenin 5651 sayılı İnternet Ortamında İşlenen Suçlara İlişkin Yasanın öngördüğü usule göre farklılık gösterdiğini söylediler.
Akdeniz ve Altıparmak yeni düzenlemenin hem esas hem de usul açısından endişe verici olduğunu vurguladılar.
"Laik bir hukuk düzeninde bir idari birimin İnternet sitelerinin dini içeriğine müdahale etmesinin kabul edilemez olması bir yana, düzenleme Anayasa'da öngörülen temel haklar rejimine de her yönüyle aykırıdır.
"Anayasa'nın 13. maddesine göre temel haklar ve özgürlükler ancak Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere göre sınırlandırılabilirler. Ne var ki ne Anayasanın din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 24. maddesi ne de 26. maddesinde düzenlenen düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti yasada gösterilen türden bir gerekçeyle hakların sınırlandırılmasını mümkün kılıyor.
"13. madde düzenlemelerin demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine aykırı olamayacağını düzenliyor. Oysa düzenleme, dini farklı yorumlayanlar kadar eleştirel yaklaşanların da inanç özgürlüğünü tehdit ettiği için hem demokratik toplum düzenine hem de laik Cumhuriyet gereklerine aykırı bulunuyor."
Akdeniz ve Altıparmak, Türkiye'de sansür mekanizmasının giderek dağınık ve takibi imkansız bir hale büründüğünü belirttiler. (EÖ)