Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Konrad Adenauer Stiftung'un (KAS) ortaklaşa düzenlediği "Gelişen Teknoloji Karşısında Gazeteciliğin ve Gazetecinin Konumu" başlıklı seminer gerçekleştirildi. Seminere TGC Başkanı Orhan Erinç, TGC Başkan Vekili Turgay Olcayto, TGC Başkan Yardımcısı Vahap Munyar, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC Genel Saymanı Gülseren Ergezer Güver, TGC Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Atay da aralarında bulunduğu yaklaşık 100 gazeteci katıldı. Seminerde gazetecilerin örgütlenmesi, yıpranma tazminatı, çalışma koşulları, dijital veriler nedeniyle gazetecilerin yaşadığı sorunlar ele alındı, mesleki bilgiler paylaşıldı.
Erinç: İnternet gazeteciliği için ayrı yasa düzenlenmeli
Türkiye'nin teknolojik gelişmeleri yakından takip ettiğini dile getiren Erinç, şunları söyledi:
“Daha önce elektronik yayıncılık dediğimiz bu konuda, ne internet gazeteciliğinin ne de internet gazetecilerinin hukuki tanımları ne yazık ki henüz yok. İnternet haber sitelerinde çalışan meslektaşlarımızın da fiilen gazetecilik yapıyor olmalarına karşın; hukuken gazeteci sayılamamaları büyük ölçüde kimlik, ekonomik ve sosyal haklarından mahrum kalmalarına neden oluyor.”
İnternet yayıncılığının Basın Yasası’nda geçici dokuzuncu maddeyle düzenlenmeye çalışıldığını fakat hukuki ve teknolojik farklılıklar nedeniyle uygulanamadığını belirten Erinç, internet gazeteciliğinin ayrı bir yasa ile düzenlenmesi gerektiğini ifade etti.
Erinç'in konuşmasının ardından ilk oturuma geçildi. Moderatörlüğünü TGC Başkan Vekili Turgay Olcayto'nun yaptığı ilk oturumda Hürriyet Gazetesi Dış Haberler Şefi ve Basın Enstitüsü Derneği Başkan Yardımcısı Emre Kızılkaya, "Yeni Medya", TGS eski Başkanı, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Şükran Soner "Gazetecilerin Örgütlenmesi", TGC Hukuk Müşaviri Gökhan Küçük, "Gazetecilerin Yıpranma Tazminatı" başlıklı konularında birer konuşma yaptı.
Kızılkaya: Haber küreselleşti
"Yeni Medya", başlığı altında yaptığı konuşmada Kızılkaya, gazeteciliğin teknolojiyle uyumlu hale gelirken yaşadığı değişikliklere değindi. Haberlerin sunuluş biçiminden içeriğine, sayfa yapısından kullanılan tekniğe kadar her şeyin şu anda farklı olduğunu belirten Kızılkaya, Türkiye'den ve dünyadan örnekler vererek sunumu yaptı. İnternetin şu anda teknolojinin bel kemiği olduğuna dikkat çeken Kızılkaya, "Bu yüzden interneti iyi anlamak gerekiyor. Bilgisiyar oyunu oynarken de araştırma yaparken de internete bağlanmak zorundasınız. Teknoloji okuryazarlığının ön planda olduğu bir dönemdeyiz" dedi.
Teknolojinin gazetelerin bir kısmının internete taşınmasına veya internet siteleriyle desteklenerek yayın yapmasına yol açtığının altını çizen Kızılkaya, "Teknoloji, haberlerin çok daha hızlı bir şekilde yayılmasını, aynı anda tüm dünyaya yayılmasını sağladı. Gazeteciliğin teknolojiyle birlikte içeriği daha da zenginleştirdiğini hatta oyunlaştırma imkanı da sağladığını aktaran Kızılkaya, şu tavsiyelerde bulunarak sözlerini bitirdi: "Birçok gazeteci şu an yeni medya araçları kullanıyor. Haberlerini küreselleştirmeli, kendine özgü haberler yapmalılar. Dünyada bunun çeşitli örnekleri var."
Soner: Kırılma noktası holdingleşme
Şükran Soner ise yaptığı konuşmada, Türkiye'de sendikalaşma ve sendikasızlaştırma dönemlerinin özelliklerine dikkat çekti; "Kitlesel örgütlenmeyi Türkiye başardı diyemeyiz. 1980 yılına kadar Türkiye'de sendikal örgütlenme gelişti. Tekelleşen ellerde insana ait sendikal örgütlülüklerin küreselleşmeye ayak uyduramadığını gördük. Bu dönemde medya, iletişim ve eğlence sektöründeki yozlaşmayla insan beyni ele geçirildi. Medya hızla geriye giderken niye bu kadar hızlı savrulduğumuzu algılayamadık. Medyadaki asıl kırılma noktası da gazetelerin İkitelli'ye taşınması ve holding çıkarlarının emrine sunulmasıyla gerçekleşti."
Küçük: Gazeteciler risk altında çalışıyor
TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, "Gazetecilerin Yıpranma Tazminatı" başlıklı konuşmasında gazetecilerin sosyal hakları hakkında bilgilendirme yaptı. Gazeteciliğin çok yorucu ve ağır şartlar altında yapılan bir meslek olduğunu dile getiren Küçük, yıpranma paylarının geri verilmesiyle ilgili yaptıkları çalışmaları yetkili makamlara sunacaklarını söyledi. Fikir işçiliğinde mesai kavramının olmadığını hatta haber bulmak, toplamak, haber takip etmek ve üretmek için 24 saat düşünebileceklerine dikkat çeken Küçük, gazetecilerin de risk altında çalıştıklarını ve haklarının geri verilmesini istedi.
Gökhan Küçük, "Gazetecilere yıpranma tazminatı hakkı verilmeli. Model aramaya gerek yok eski yasal düzenlemeye dönülmeli. AB'de olmaması haklı bir gerekçe olmamalı. AB'de olmasın ama bizde olsun" diye konuştu. TGC Başkanı Orhan Erinç de muhabir köşe yazarı ayrımı yapılmadan tüm gazetecilere yıpranma tazminatı hakkının sağlanmasının önemini vurguladı. Erinç "Artık kurşun eritilerek baskı yapılmıyor ama köşe yazarları korumayla geziyor. Muhabir ertesi sabah haberini yaptığı kişiyi karşısında bulabiliyorlar" diye konuştu.
Polat: Yeni medya düzeninde habere hızlı ulaşılıyor
Seminerin ikinci oturumunun moderatörlüğünü TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş yaptı. Bu oturumda Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat, "Geleneksel Medyadan Yeni Medyaya Geçiş ve Sorunlar", Avukat Hüseyin Ersöz, "Gazetecilerin Dijital Veriler Nedeniyle Yaşadığı Sorunlar", Avukat Oktay Huduti ise "AB Hukuku'nda Dijital Verilerin Korunması" başlıklı birer konuşma yaptılar.
Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat, "Geleneksel Medyadan Yeni Medyaya Geçiş ve Sorunlar" konusunu tüm detaylarıyla anlattı. Yeni medya düzeninde habere çok hızlı ulaşılabilse bile okuyucunun güvenilir bilgi istediğine işaret eden İsmail Hakkı "Bu yeni düzende gazetecinin önemi artıyor. Gazeteci tarafından sağlanan nitelikli haber büyük değer kazanıyor. Yurttaş haberciliğinin de mutlaka okuyucuya ulaşacak şekilde kısaltılması hedefine uygun olarak hazırlanması için gazetecinin süzgecinden geçmesi gerekiyor" diye konuştu.
Ersöz: Aslında gazetecilere karşı suç işleniyor
Avukat Hüseyin Ersöz, "Gazetecilerin dijital veriler nedeniyle yaşadığı sorunlar", başlıklı konuşmasında dijital verinin tanımını yaparak konuşmasına başladı. Gazetecilerin meslekleri gereği çok sayıda mail aldığını belirterek gazetecilerin kimliği belli olmayan kaynaktan gelen mailleri açmaması gerektiğini söyledi. E-posta aracılığıyla yollanan virüslerin bilgisayarı ele geçirebileceğine vurgu yapan Ersöz, "Bu bilgisayarlar zombi bilgisayar haline geliyor. Kişi bilgisayar üzerindeki kontrolünü yitiriyor. Alıcının kaynağını bilmese de gelen bu mailden dolayı bir dijital veri varsa o kişinin sorumluluğunda kabul ediliyor. Savcılar ve mahkemeler, bu dokümanların hangi kaynaktan gönderildiğine bakılmaksızın gazeteci sorumlu tutabiliyorlar. Ayrıca son dönemde örnekleri olduğu gibi Terörle Mücadele Yasası öyle bir yasa ki içine tüm gazetecileri örgüt propagandası yapmaktan, yardım ve yataklıktan içine sokabilir ve suçlayabilirsiniz. Dijital saldırıların hedefinde özellikle aktivist gazeteciler yer alıyor."dedi. Bu nedenle kişinin sanal ortamda da güvenliğini çok iyi sağlaması gerektiğini dile getiren Ersöz, "Dokümanın altında imzası olan kişi olsa da hemen itibar etmeyin. 'Kimsiniz?' şeklinde mail atabilirsiniz. Güvenilirliğinden şüpheye düştüğünüz hiçbir maili açmayın" uyarısında bulundu.
Huduti: Özel bilgiler korunmuyor
Avukat Oktay Huduti ise "AB Hukuku'nda Digital Verilerin Korunması" başlıklı sunumunda Türkiye ile Avrupa'yı karşılaştırdı. Avrupa Birliği'nde kişisel verilerin korunması konusuna çok önem gösterildiğini belirten Huduti, verilerin de her zaman yasaya uygun olarak toplatıldığını söyledi. Kişisel verilerin korunması noktasının önemine dikkat çeken Huduti, sözlerini şöyle sürdürdü: "AB hukukundaki yasal düzenlemeler bilginin serbest dolaşımı noktasından hareketle kişisel dijital verilerin korunmasını sağlıyor. Bunu bir hak kabul ediyor. AB temel haklar şartının 7. ve 8. maddeleri ile veri güvenliğinin korunması ve özel yaşamın gizliliği temel hak sayılıyor. Tek şart verilerin yasaya uygun toplanması ve dürüstlük kuralına uyulması. Türkiye ise veri koruma konusunda çok kötü durumda. Ticari olarak kişisel veriler kullanılabiliyor. Oysa adınızı soyadınızı bir kez alan birisi sonradan kullanacaksa sizden izin almak zorunda. Almanya'da bir firma sahibinin kapısındaki kamerayı sokağa geniş görecek şekilde konumlandırılması hak ihlali olarak görüldü. Burada 1 metre sınırı getirildi. Gazetecilik açısından bakarsak direktifteki 9. maddeye göre gazeteci verileri haber yapmak amacıyla topluyorsa bunda bir sakınca yok. 11 Eylül saldırısı sonrasında AB içinde de Telekom ve internet bilgilerinin 6 ay ile 2 yıl arasında saklanması zorunluluğu getirildi. Bu Türkiye için de geçerli."
Kılıççıoğlu: İnternet gazetecilerinin kimliği tanınmalı
Toplantıya katılan TGC Siirt Temsilcisi Cumhur Kılıççıoğlu, oturum sonrası söz alarak internet gazeteciliği yapan habercilerin kimliklerinin tanınması gerektiğini dile getirerek, kamu yöneticilerinin internet gazeteciliğine uyguladıkları ambargoyu kaldırmalarını istediklerini belirtti. (EA)