Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), Dünya Zirvesi'nin ilk kez düzenlendiği 1992'den bugüne geçen 20 yıllık süre içinde sürdürülebilir kalkınma gündemi nasıl devam ettirildiğinin değerlendirildiği bir rapor yayımladı.
Rapordan satırbaşları şöyle:
* 1992 Dünya Zirvesi küresel işbirliğinde bir dönüm noktasıydı. Zirve'de iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çölleşme konularında çığır açan üç sözleşme geliştirildi: Tehlikeli boyuttaki iklim değişikliğini önlemeye yönelik İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, ekosistemlerin ve türlerin hızla yok olmasını önlemeyi ve dünyanın biyolojik kaynaklarının eşitlikçi paylaşımını amaçlayan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi.
* 1992'den beri, tüm dünyada üç milyon kilometre karelik ormanlık alan tahrip edildi, plantasyon ormanları ise yüzde 54 arttı. Ormansızlaşma, CO2 emisyonlarının başlıca sebeplerinden.
* 1992'den beri dünya nüfusu yüzde 26 arttı. Bunun yanısıra aileler küçüldü, büyüme hızı yılda yüzde 1,65'ten 1,2'ye düştü.
* Yüksek gelirli ülkelerde kişi başına düşen Ekolojik Ayak İzi (insanın biyosferden talebinin ölçülmesi), orta ve düşük gelirli ülkelerinkini gölgede bırakıyor.
* Yüksek gelirli ülkelerde biyolojik çeşitlilik değişimi artış gösterirken, düşük gelirli ülkelerde bu endeks düşüş gösteriyor.
* Dünya nüfusu artarken, doğal kaynakların tüketimi de artıyor. Mevcut tüketim miktarı, kaynakların tamamen tükenmesinden bile önce, bazı ekosistemlerin çökmesine neden olacak.
* Son 20 yıl içerisinde madencilik yüzde 41, yiyecek üretimi ise yüzde 45 arttı. Plastik üretimi de iki katına çıktı.
* Bitki örtüsü tarafından emilemeyen aşırı miktardaki sera gazlarının sonuçları şimdiden görülüyor. CO2 atmosferde birikerek küresel sıcaklıkların artmasına, iklim değişikliğine ve okyanusların asitlenmesine neden oluyor. İnşaat sektörü için ç̧imento üretimi, endüstri kaynaklı CO2 emisyonları arasında en büyük paya sahip ve son 20 yılda yüzde 230 arttı.
* Küresel ölçekte, toplam enerji tüketiminin yüzde 75'i kentlerde gerçekleşiyor. Artık, küresel nüfusun yüzde 50'den fazlası kentsel alanlarda yaşıyor. Kentte yaşayan nüfus son 20 yılda yüzde 45 arttı.
* 20 yılda, sulama yapılan arazi yüzde 21 arttı. Artık, nehirlerin ve yer altı sularının yüzde 70'i sulama için kullanılıyor. Birçok nehrin aşırı kullanım nedeniyle kurumasıyla beraber, su havzalarında yaşayan 2,7 milyar insan yılın en az bir ayında, önemli derecede su sıkıntısıyla baş başa kalıyor.
* Doğal ormanların yerini plantasyonların alması gibi, geleneksel balıkçılığın yerini kültür balıkçılığı aldı. Son 20 yılda kültür balıkçılığındaki üretim yüzde 260 arttı.
WWF, RİO+20 raporunda, 1992 zirvesinden bugüne insani kalkınmayla malzemelerin ve ekosistemlerin sürdürülebilir olmayan kullanımı arasındaki kopukluğun biraz azaldığını söylerken, bu gelişmenin düzensiz olduğunu ve gezegenden artan talepler karşısında yetersiz kaldığını belirtiyor. "Artık sözler eyleme dönşmeli" diyor.
Rio 92'de yayınlanan Rio Bildirisi - Çevre ve kalkınma ilişkisinin nasıl ele alınması gerekliliğiyle ilgili 27 ilke tanımlamıştır. Rio+20'de sunulacak olan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) kalkınma ve çevre gündemlerini birleştirmek için eşsiz bir fırsattır. Bu hedefler çağımızın en acil sorunlarına yönelik küresel ve kapsamlı bir kalkınma çerçevesi oluşturur. WWF, değişimi hızlandıran ve yapısal eşitsizlikleri ele alan, paydaşların katılımını sağlayan, açık ve ölçülebilir göstergelerle sürecin izlenmesini sağlayan iddialı taahhütlere destek verir. En önemli mesajımız, birçok yaşamın ve geçim kaynağının bağlı olduğu Binyıl Kalkınma Hedefleri'ne (MDG) ulaşılmasına SKH tartışmalarının hiçbir engel oluşturmaması gerekliliğidir. (ÇT)
* Raporun tamamı için tıklayın.