Fotoğraf: MA
Haberin Kürtçesi için tıklayın
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) Yaz Tartışmaları etkinliğinin son haftasında yaptığı konuşmada, mültecilerin durumunu anlattı.
Yoleri, Türkiye’de yaşayan mültecilerin kendilerini güvende hissetmediğini ve bundan dolayı ölümü bile göze alarak Avrupa gitmeye çalıştığını söyledi.
MA’nın haberine göre, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), ‘Yaz Tartışmaları’ etkinliğinin son haftasında, Müge Yamanyılmaz’ın moderatörlüğünde yaptığı “Göçmen ve Mülteciler, Yurtsuzluk-Vatansızlık Girdabında Yükselen Irkçılık mı, Halkların Özgürlüğü mü Kazanacak?” başlıkları altında şu başlıklarda tartışma yürütüldü: “Sınırlara Takılmalı mı, Sınırlar Aşılmalı mı?”, “Küresel Yoksullar: Sınıfın Ve Emeğin Göçmenleşmesi, Mültecileşmesi”, “Göçün Kadınlaşması”, “Sınır Endüstrisi/Ekonomisi”, “Sınır Rejimi: Kötülüğün Sıradanlaşması Ve İstisnanın Olağanlaşması” ve “Dünyanın Bütün Göçmenleri, Mültecileri Birleşin!”
“Sağlıkta sorunlar halen devam ediyor”
İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri ve Suriye’deki savaştan sonra göç etmek zorunda kalan Adem Maarastawi’nin söz aldığı tartışmada, son dönemde artan baskılar konuşuldu.
Yoleri, “Suriyelilerin Türkiye’ye gelmesiyle beraber bir karmaşa yaşandı. İlk başta nasıl bir statü verileceği tam tespit edilemedi. 2013 yılında yabancılar kanununun çıkmasıyla birlikte geçici koruma statüsüyle geçici düzenlemeler gerçekleştirildi. Düzenlemeler, sağlık ve eğitim dışında başka bir şeyi kapsamıyor. Herkes için zorunlu olan düzenlemeler olmalı. Mesela, sağlıkta yaşanan sorunların hala devam ettiğini görüyoruz” dedi.
Bir yılda 2 bin 694 hak ihlali
İHD İstanbul Şubesi olarak basın taramasıyla tespit ettikleri ihlal sayısının 1869 olduğunu, başvurular da dahil toplam 2 bin 694 ihlalin tespitini yaptıklarını ekledi. Yoleri, “Bunlar sadece 2021 yılı için tespit edilen sayı ve sadece ulaşabildiklerimizin çok küçük bir parçası” diye konuştu.
“Bu başvurularda en çok hangi konularda hak ihlali yapıldığını saptadığımızda, yaşam hakkı ihlalinden, kayıplara, insan ticaretinden kaçırılmalara, gözaltı, kötü muamele, akran zorbalığı, LGBT+’lara yönelik ayrımcılık, çocuğa yönelik istismar, ifade özgürlüğü ve buna benzer daha birçok şey…”
“Güvenlik güçleri Meriç nehrine atıyor”
Edirne sınırından Meriç nehrinden geçen mülteciler için çok ciddi sorunların olduğunu söyleyen Yoleri, Yunanistan tarafından mültecilere yönelik çok ciddi bir baskı ve kötü muamele uygulandığını belirtti:
“Bunun aynı zamanda Türkiye tarafından da bir yansıması var. Sadece Yunanistan yapmıyor işkenceyi. Türkiye tarafından geçişler kolaylaştırılıp görmezden geliniyor. Bizim takip ettiğimiz bir olayda Yunanistan’dan geri itilen grubun Türkiye tarafından, güvenlik güçleri, insanları Meriç nehrine atıyor. Yaklaşık 45 ile 65 arasında bir sayıdan bahsedilmişti ve aralarından çocuklar da vardı. Bunlar bu olayı yaşayıp bize başvuranların aktarımıydı.”
“Kendimize yer bulmak çok zormuş”
Suriyeli Adem Maarastawi de “Emniyete ve hastaneye sorunlarımızı dile getirmek için gittiğimizde, hep bize daha sonra gel diye oyalıyorlar. Okullara gidebilmek için dil öğrenmemiz gerekiyordu. Okula gittiğimizde de bu Türk bu Suriyeli diye sıkıntılar yaşadık. Bu sistemin içerisinde kendimize yer bulmak çok zormuş” ifade etti.
Suriyelilerin Türkiye’de hiçbir sosyal haktan tam faydalanamadığını söyleyen Maarastawi, Türkiye’de “ucuz iş gücü” olarak görüldüklerini anlattı. (AS)