Fotoğraf: ILO sayfası
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), "2020-2022 Dünya Sosyal Koruma" raporunu "Daha İyi Geleceği Ararken, Sosyal Koruma Yol Ayrımında" başlığıyla yayınlandı.
Rapora göre, Şu anda 4,1 milyar insan (dünya nüfusunun yüzde 53'ü) ulusal sosyal koruma sistemlerinden hiçbir gelir güvencesi elde edemiyor, dünya nüfusunun yalnız yüzde 47'si etkin olarak en az bir sosyal koruma yardımından yararlanıyor. Pandemiyle mücadele dengesiz ve yetersiz seyretti, yüksek ve düşük gelirli ülkeler arasındaki açık daha da derinleşti, tüm insanların hak ettiği, çok ihtiyaç duyulan sosyal koruma sağlanamadı.
Not: Sosyal koruma, başta yaşlılık olmak üzere sağlık hizmetleri ve gelir güvencesine erişim, işsizlik, hastalık, maluliyet, işyerinde yaralanma, çocuklu aileler için doğum veya haneye temel geliri sağlayan kişinin kaybedilmesi hallerini kapsıyor.
"Ülkeler yol ayrımında"
ILO Genel Direktörü Guy Ryder, ülkelerin yol ayrımında olduğunu belirterek, "Bu, yeni nesil hak temelli sosyal koruma sistemleri oluşturmak için, küresel salgınla mücadeleyi doğru yönlendirecek önemli bir adımdır. Bu önlemler, gelecek krizlerin insanlara olan etkisini azaltabilir, çalışanlara ve işletmelere ileride çeşitli geçişleri güven ve umutla başarmaları için güvence sağlayabilir. Etkili ve kapsamlı sosyal korumanın yalnız sosyal adalet ve insana yakışır işlerin değil, aynı zamanda sürdürülebilir ve dayanıklı bir gelecek oluşturmanın da temeli olduğunu bilmeliyiz" dedi.
Bölgesel eşitsizlikler
Rapor, sosyal korumada önemli bölgesel eşitsizlikleri net bir şekilde ortaya koyuyor:
- Dünyada en geniş sosyal güvenlik kapsamına sahip bölge olan Avrupa ve Orta Asya'da insanların yüzde 84'ü en az bir yardım kapsamında bulunuyor. İkinci sırada, yüzde 64,3 oranıyla Amerika Kıtaları geliyor ve küresel ortalamanın üzerinde yer alıyor. Asya-Pasifik (yüzde 44), Arap Ülkeleri (yüzde 40) ve Afrika'da (yüzde 17,4) belirgin kapsam açıkları var.
Çocuklar, kadınlar, engelliler
Rapora göre, dünyada çocukların büyük çoğunluğu, etkin sosyal korumadan yoksun durumda; yalnız dört çocuktan biri (yüzde 26,4) sosyal koruma yardımı alıyor.
Yeni doğum yapan kadınların yalnız yüzde 45'i nakdi annelik ödeneği alıyor.
Ağır engelli üç kişiden yalnız biri (yüzde 33,5) engellilik ödeneği alıyor.
İşsizlik ödeneklerinin kapsamı daha da düşük; bir işte çalışmayan çalışanların yalnız yüzde 18,6'sı etkin sosyal koruma kapsamında bulunuyor.
Ayrıca emeklilik çağının üzerindeki kişilerin yüzde 77,5'i bir tür emekli aylığı alıyorken, dünyanın bölgeleri arasında, kırsal ve kentsel bölgeler arasında, kadın ve erkekler arasında hala büyük eşitsizlikler var.
Sosyal korumaya ayrılan oranlar çok düşük
Sosyal korumaya ilişkin kamu harcamaları önemli ölçüde değişkenlik gösteriyor. Ortalama olarak, ülkeler gayrisafi yurtiçi hasılalarının (GYSH) yüzde 12,8'ini sosyal korumaya (sağlık hariç) harcıyorlar. Öte yandan, yüksek gelirli ülkeler GSYH'lerinin yüzde 16,4'sını düşük gelirli ülkeler ise yalnız yüzde 1,1'ni sosyal korumaya harcıyor.
Rapora göre, finansman açığı (herkese en azından minimum sosyal korumayı sağlamak için gereken ek harcama) COVID-19 krizi başladığından beri yaklaşık yüzde 30 arttı.
En azından temel sosyal koruma kapsamını güvence altına almak için, düşük gelirli ülkelerin her yıl ek olarak 77,9 milyar ABD Doları, düşük-orta gelirli ülkelerin her yıl ek olarak 362,9 milyar ABD Doları ve üst-orta gelirli ülkelerin her yıl 750,8 milyar ABD Doları daha yatırım yapması gerekecek. Bu da sırasıyla GSYH'lerinin yüzde 15,9, yüzde 5,1 ve yüzde 3,1'ine denk geliyor.
"Sosyal korumada kesintiye gidilmesi ağır zarar verir"
ILO Sosyal Koruma Departmanı Direktörü Shahra Razavi "Krizle mücadele önlemlerine yapılan büyük kamu harcamaları sonrasında ülkelerin mali konsolidasyona geçmesi için büyük bir baskı var, ancak sosyal korumada kesintiye gidilmesi ağır zarar verir; tam da bu noktada ve bugün yatırım yapılması gerekiyor" dedi:
"Sosyal koruma, tüm kalkınma düzeylerindeki ülkeler için geniş kapsamlı sosyal ve ekonomik faydalar oluşturabilen önemli bir araçtır. Daha iyi sağlık ve eğitim, daha çok eşitlik, daha sürdürülebilir ekonomik sistemler, daha iyi yönetilen göç ve temel hakların gözetilmesini destekleyebilir. Bu olumlu sonuçları yaratabilecek sistemleri kurmak için, çeşitli mali kaynakların bileşkesine ve özellikle daha yoksul ülkelere yönelik destek içeren daha geniş uluslararası dayanışmaya ihtiyaç var. Elbette bu başarının getirileri ulusal sınırların ötesine geçecek, herkese yarar sağlayacak." (KÖ)