BİANET'E GELENLER - MAYIS 2025
İletişim Yayınları'ndan 10 yeni kitap okuyucuyla buluştu

İletişim Yayınları'ndan bianet'e gelen 10 yeni kitabı sizlerle paylaşıyoruz.
Türkiye'de ulaştırma ve siyasetin iç içe geçtiği karmaşık ilişki, Cumhuriyet'in kuruluşundan günümüze uzanan derin bir geçmişe sahip. Erken Cumhuriyet'ten Günümüze Türkiye'de Ulaştırmanın Siyaseti, bu çok katmanlı ilişkinin tarihsel ve ekonomi-politik boyutlarını inceliyor. Kitap, demiryollarından karayollarına, denizyollarından havayollarına uzanan geniş bir yelpazede Türkiye'nin ulaştırma altyapısının gelişimini ele alırken, bu süreçte siyasi iktidarların kararlarını, önceliklerini ve siyasetin toplumsal etkilerini de gözler önüne seriyor. Kalkınmacılık ideolojisinin farklı dönemlerdeki yansımaları ile geçirdiği dönüşüm, Özal’lı yılların vahşi liberal politikalarının etkisi, AKP döneminin neoliberalizmi ve sınır tanımayan “mega projeler”in yükselişi gibi temalar eşliğinde, Türkiye'nin ulaştırma alanındaki evrimini anlamak için kritik bir çerçeve sunuyor.
Siyaset, devlet ve sermaye arasındaki ilişkiye odaklanan Ahmet Cemal Ertürk’ün çalışması, Cumhuriyet Türkiyesi'nin ulaştırma alanındaki siyasi uygulamaların yol açtığı ekonomik ve toplumsal dinamikleri inceleyen kapsamlı bir kaynak...
Düzen ve Kalkınma Kıskacında Türkiye, devletin hep merkezde yer aldığı, iktisadi alanın bu siyasal bakışa göre çerçevelendiği, toplumsal talepler ya da çatışmaların devletin merkezî rolü dışında anlamlandırılmadığı bir tarihsel perspektifi odağına alıyor: Devlet ve iktisat kavramlarının, hem tarihsel hem de siyasal olarak nasıl tekrar tekrar kurgulandığını ihmal etmeden…
"Biz Erkekler”, modern Türkiye’nin inşa sürecinde siyaset, düşünce hayatı ve edebiyatta erkeklik anlatılarının analizini yapıyor. Kemalist modernleşmenin “yeni adam”ları (Yakup Kadri, Peyami Safa, Ahmet Ağaoğlu, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, Mavi Anadolucular), İslâmcılar (Necip Fazıl, Nurettin Topçu, İsmet Özel), ırkçı-militarist milliyetçiler (Ömer Seyfettin, Nihal Atsız, Esat Mahmut Karakurt), “erkeklikten muaf” olma iddiasındaki solcular (Şefik Hüsnü, Zekeriya Sertel, Hikmet Kıvılcımlı) nasıl erkeklik imgeleri kurdular? Zihin açıcı olduğu kadar okuma ve keşif zevki veren bir derleme.
Selçuklular-Siyaset, Toplum, Kültür Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar genişlemiş bir imparatorluğun ideolojik temellerinin yanı sıra, Selçuklu iktidarının temsillerine, göçebeler ve yerleşik halk arasındaki ilişkilere, dönemin hukuk anlayışına, kervan yollarının, kütüphanelerin toplumu nasıl şekillendirdiğine odaklanıyor. Selçukluların güçlü dönüşümünü anlatırken, toplumsal tarihini ihmal etmiyor, kentleşme sürecine, edebi ve mimari gelişime de ışık tutuyor. Christian Lange ve Songül Mecit’in derledikleri ve A.C.S. Peacock, C. Edmund Bosworth, Carole Hillenbrand, D.G. Tor, Daphna Ephrat, David Durand-Guédy, Jürgen Paul, Massimo Campanini, Robert Hillenbrand, Scott Redford, Vahid Behmardi ve Vanessa Van Renterghem’in katkı sundukları bu çalışma Selçuklu araştırmalarına yeni bir boyut kazandırıyor.
Arthur Borriello ve Anton Jäger, Popülist Moment: 2008 Krizi Sonrası Bir Sol Muhasebe’de popülizmin sağ ideolojik eğilimlerden ibaret olmayan tarihini ve tarihsel referanslarını ortaya koymakla birlikte bilhassa 2008 krizinin ardından ortaya çıkan yeni politik formları, anlayışları ve yönelimleri sol popülist bir mercekten okuyor. Yunanistan’da Syriza ve İspanya’da Podemos gibi hareketlerden evrilen partilerin, Fransa’da Jean-Luc Mélenchon’un Boyun Eğmeyen Fransa’sının, Bernie Sanders ve Jeremy Corbyn gibi köklü partiler içinde dönüşüm imkânı arayan liderlerin “siyasetin sonu uzlaşısı”na o tuhaf meydan okumalarını ele alıyor.
Kahramanımız özel dedektif Gereon Rath, gizlice kaçtığı Amerika’da eski bir hasmıyla karşılaşıyor ve gangsterlerle mücadele ediyor. Eşi Charlotte Rath ise çürüdükçe ve korkunçlaştıkça utanç verici biçimde “normalleşen” Nazi rejiminin labirentlerinde hayatta kalmaya çalışıyor. Volker Kutscher’in siyasi polisiye dizisinin dokuzuncu romanı, İkinci Dünya Savaşı arifesinde bütün Batı’yı saran karanlığın içinde geçiyor.
Steinbeck, Monterey Üçlemesi’nin son kitabı olan Tatlı Perşembe’de iyi insanların hikâyesini anlatıyor ve savaş sonrası dönemde insanlığa umut aşılıyor.
Evren Yesari, edebiyat ile sosyal medyayı iç içe geçiren özgün bir anlatı yaratıyor. Biz okurları bir romanın sayfalarında gezdirirken aynı zamanda YouTube gibi bir mecranın görüntüleri arasında dolaştırıyor. Vaker, Suriçi İstanbulu’nun, Çingenelerin ve kentsel dönüşümün romanı.
Eşyaların lisanını öğrenen bir kız çocuğu geziniyor evin içinde. Annesinin terliklerinden, köşedeki ceviz vitrinden, dantel örtülerden, koltuklardan,halılardan, duvarlardan gelen seslere kulak veriyor… Esra Kahya, kuşaktan kuşağa kadınları, annelerin kızlarından neler aldığını, çocukluk denen kuyunun insanı nasıl içine çektiğini, aşkın güzel bir şey olduğunu ve sahne gerisinde dönemleri, şehirleri anlatıyor. Tepsideki Melek, inceliklerle örülü bir aile tarihi romanı. Durup durup güldüren deli bir ağlama gibi.
Zamanında şu değil de bu kararı verseydik, bugün hayatımız nasıl olurdu acaba? Daha iyi koşullarımız, daha güzel bir hayatımız olur muydu? İşin ucunda, yanlış tercihte bulunup elimizdekinden daha azına razı olmak da var tabii. Keşke hayatın bir deneme kabini olsaydı da, geleceği önceden prova etmek mümkün olsaydı... Saša Stanišić bizi, ezber dışına çıkarak “başka türlü” seçimler yapmanın mümkün olduğu yerlere ve hayatlara götürüyor. Hedefe zor yoldan varanların, gözünü kırpmadan hayatla kumar masasına oturanların, yeri geldiğinde sevdiklerine tumturaklı bir yalan söylemeyi göze alanların hikâyelerini anlatıyor.
(VC)










