Çocuklarla değişen bir yaşam: Pınar
Pınar 1958 yılında doğmuş. Ailesi onun kadınlara değil erkeklere ilgi duyduğunu, kadın olmak istediğini anlayınca, önce "tedavi" için doktora götürmüş, sonra evlendirmiş...
Bu evlilik dört yıl sürmüş, dört yıl içinde iki çocukları olmuş. Çocuklardan kız olanı on yedi, oğlan olanı on sekiz yaşında şimdi...
Bu öykünün "bir eşcinseli heteroseksüel yapmak için zorla evlendirmek" sıradanlığını Pınar'ın baskıya boyun eğmeyip, boşanmayı ve kadınlığını yaşamayı tercih etmesi ve bunu yaparken çocuklarını da yanına alması bozuyor.
Eşinden, "senden tek bir ricam var çocuklarımdan hiç hak iddia etmeyeceksin" ricasında bulunan Pınar, iki çocuğu ile önce İstanbul sonra Ankara'ya taşınmış. O günleri şöyle anlatıyor:
"Çocuklarımın biri on sekiz, biri on yedi yaşında. Kızım ortaokulu bitirdi, liseden terk. Oğlum lise sonda, bankada stajyerlik yapıyor. Biz ayrıldıktan sonra istediğim hayata kavuştum. Çoluğumu çocuğumu aldım yanıma. Çocuklarıma ben on sekiz sene boyunca kendim baktım. Kimseye bırakmadım. Bir gün çalıştım, on gün yedim. Bir gün çalıştım, on gün yedim..."
Çocuklarım beni anne biliyor...
Pınar, yirmi sene sonunda şimdi ailesiyle görüşmeye başlamış. Çocuklarıyla ilişkisiyse, kendi deyişiyle "çok güzel":
"Çocuklarım küçükken beni anne biliyorlardı. Belli bir yaşa geldiklerinden çevreden duyup etkilenmesinler diye ben oğlumu, kızımı karşıma aldım, olayları detaylı bir şekilde anlattım. 'Eğer kabul ederseniz, ben buyum. Kabul etmezseniz, ister annenize göndereyim, ister kendi abime göndereyim. Benim hayatım bu' dedim. Ve benim kızım bana bir cevap verdi: 'Annem de olsan, babam da olsan, sen bizim için bu hale geldin. Gerekirse evlenmem, sana ömür boyu bakarım' dedi. Kabullendi. İkisi de..."
Pınar'ın da hayattan beklentisi çocukları üzerine kurulu zaten:
"İki tane çocuğum olsun öyle cinsiyet değiştireyim diyordum. Çocuklarım olduğunda çok mutluydum. Hâlâ da mutluyum...İyi ki iki tane çocuğum var diyorum. Ben çocuklarımdan bir saat ayrı kalsam özlerim."
Pınar, çocuklarının çeyizlerini yapmış, dantellerini örmüş, sabah kahvaltılarını hazırlıyor, akşam yemeklerini...
Onun en büyük korkusu ne biliyor musunuz? Kızının seçeceği erkeğin annesi travesti diye onu reddetmesi...
Seks işçiliği yaparak geçimini sağlayan Pınar, emekli olacağı, çocuklarını evlendireceği, işe girdiklerini göreceği günleri bekliyor... Pınar, anne olmak için doğmamış ama anne olarak yaşıyor...(AÖ/NZ)
* Bu yazıdaki bilgiler, Selin Berghan'ın Metis Yayınları'ndan çıkan Lubunya kitabında yer alan Pınar'ın hikayesinden derlenmiştir.