Telefonun zili çaldı. Nâzik bir hanım, Şehir Tiyatroları'nın 70. yılı için özel bir tiyatro dergisi hazırlıyoruz, sizden de bir anınızı rica ediyoruz" dedi.
Düşündüm, bir tiyatro aktörünün anıları...
Efendim, tiyatroda her temsil, her suare, her matine bir anıdır. Tiyatroyu severek ve de tiyatrodan korkarak oynayan bir aktör için bu böyledir...
Çünkü o, her temsilde seyircisinin karşısında imtihandadır. Onun beğenisini kazanmak için oynar. Her akşam alkışlandığı yerde, alkış gelmezse şaşkına döner, yıkılır. "Ne hata yaptım" der. Başka hiç bir işte bu ruh halini yaşayamazsınız. Ama seyirciden beklediği tepki geldiyse mutludur, dünyalar onun olmuştur. Bakın size bir örnek: Tepebaşı'ndaki Dram Tiyatrosu'nda Victor Hugo'nun "Bin Frank Mükâfat" adlı oyunu hazırlanıyordu. Kötü adam rolündeki aktör şimdi hatırlamadığım bir sebepten rolü bıraktı. Muhsin Hoca rolü bana verdi. Karşımdaki genç kız rolünü oynayan Ayşegül Yalçın benim kızım; yani ben baba; kötü adam, âşık olduğu genç kızda kızım. Neyse provalar bitti, oyuna başladık. Oyunun bir yerinde, ben genç kıza "Ne olursa olsun, bütün servetimi de feda eder, seni elde ederim" diyorum. O sırada salonun orta yerinden bir hanım haykırdı: "Yapamazsın alçak herif!.."
İşte aktörün beklediği tepki bu... Biraz sesli olmuştu ama beni mutlu etmişti.(BÇ)