Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eş Sözcüsü İbrahim Akın, Meclis grup toplantısında konuştu. Yeni Anayasa tartışmalarından, yerel seçimlere kadar güncel politik gelişmeler hakkında konuşan Akın, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit politikasına da özel olarak değindi.
"Desteklerinizi bekliyoruz"
Akın’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar:
Sivas Katliamı: Bu düzenin tesadüf olmadığını, kader olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla bu düzenle sorunumuz var. Aynı zamanda kadınların, emekçilerin, gençlerin, bütün düzen mağdurlarının sorun olduğunu biliyoruz.
Yeşil Sol Parti olarak bu düzenle sorunu olanların sesi, sözü olmaya onlarla birlikte mücadele etmeye kararlıyız. Bu kararlılığı her yerde göstermeye çalışacağız. Sadece mecliste değil hayatın her alanında birlikte olmaya, omuz omuza olmaya çalışacağız.
Bu mücadeleyi güçlendirme, toplumun sessiz, muhalefetsiz olmadığını her yerde söyleyeceğiz, bunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Partinin özeleştiri süreci: Örgütlerimizle yaptığımız değerlendirme sonrası halkımız, bizi destekleyen yoldaşlarımızla ve kurumlarımızla açık ve onurlu bir mücadelenin güçlü bir şekilde gerçekleştirilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bu çalışmalar sürecinde dayanışmayı büyütmeye, yerel demokrasiyi güçlendirmeye, doğrudan katılımlarla birlikte partimize sahip çıkmaya önümüzdeki dönemde daha güçlü bir şekilde Yeşil Sol Parti’nin hayata geçirilmesinde bütün dostlarımızı açıktan göreve çağırıyoruz. Bu görev, hepimizin görevidir. Türkiye tarihini yaşadığı bu ağır süreci ancak hep birlikte karşılayabileceğimize inanıyoruz ve desteklerinizi bekliyoruz.
“Tecrit tüm Türkiye’ye yansıdı”
Merdan Yanardağ’ın tutuklanması: Bu ülkede insanların onurlu ve hukuk içinde yaşaması, tecridin ortadan kaldırılmasını duyarlı bir yurttaş ve bir basın mensubu söz etti. Tecrit bu ülkede hiçbir hukuka anayasa, uluslararası sözleşmeye tabi olmadan uygulanan bir şeydir. Tecrit karşısında itiraz etmek, insanlık onuru açısından çok değerlidir.
Tecrit bu ülkede bir suçtur. Bu suçu işleyenlerin suçunu itiraf etmeleri, aynı zamanda itiraz etmeleri de doğaldır. Merdan Yanardağ’a yönelik uygulama kabul edilemez. Merdan Yanardağ bir şey daha ortaya çıkarmıştır; Sayın Öcalan barış sürecinden bu yana yıllardır çok ağır bir şekilde mevcut hukukun hiçbir yerine sığmayan tecrit politikasını uygulandığını hepimiz tanık oluyoruz. Bu tecrit bütün Türkiye’ye yayılmış bir şekilde gelişiyor. Bu bir model haline gelmiş durumda.
Öcalan: Kürt sorunu başta olmak üzere tecrit politikası uygulanmazsa, bu ülkenin Kürt sorununun çözümünde bir odak geliştirilebilinirse, anahtar rol olacak bir çözüm meselesi olacağını düşünüyoruz.
Müzakere ve mücadele sürecinin birlikte işlediği bu dönemde eğer gerçekleştirilirse Türkiye’nin yaşadığı çoklu krizlerin aşılabileceğine inanıyoruz. Çoklu krizlerin sebeplerinden en önemlilerinden bir tanesinin Kürt sorununun çözümsüzlük politikalarından kaynaklı olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla iktidara sesleniyoruz; bu uygulamalarınızdan vazgeçin!
Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınması tecridin bir insanlık suçu olduğunu ortadan kaldıramaz. Tecrit suçtur, tecride karşı itiraz edenleri zindanlara tıkabilirsiniz ama bu uygulama insanlık suçu olarak devam eder. İktidara seslenmek istiyoruz; bu ülkede eşitlikçi, özgürlükçü bir ortamı inşa etmek istiyorsanız önce bu tecrit politikasından vazgeçin.
Yeni Anayasa: Anayasa bir toplumsal sözleşmedir. Toplumsal sözleşmeler, Türkiye’de herkesin eşit, demokratik bir şekilde katılabildiği bir süreçte ortak tartışmalar sonrasında ancak gerçekleşebilir. Ancak Türkiye’de hiçbir sözün demokratik bir şekilde söylenemediği, her söyleyenin cezaevine atıldığı bir ortamda demokratik, katılımcı bir anayasa yapmak mümkün değildir.
Dolayısıyla önce şu andaki anayasadaki hukuka, kurallara uyun ve insanları yasada ve hukukta olmayan yöntemlerle cezaevlerine koymayın, işkenceye tabi tutmayın. Bunu yapmayan bir iktidarın bizim önümüze getireceği anayasa tamamen şu anlama gelir: Bu ülkede bir dikta rejiminin inşa edilmesini, Saray rejiminin daha çok güçlendirilmesini sağlayacaktır.
Kobanê Davası: Açıkçası arkadaşlarımız orada hem fiilen hem onurlu bir şekilde hem de hukuken güçlü bir şekilde Kobanê Davası’nın boş olduğunu, mevcut AKP siyasetinin HDP’ye dönük bir kapatma girişimi olduğunu artık açığa çıkmış durumda. Kobanê duruşmasında olan, aynı zamanda diğer duruşmalarda olan tüm hikaye şunu gösteriyor: Bu ülkede yargı, hukuk, siyasi erklerin elinde bir sopa gibi kullanılmış durumda. Biz iddia ediyoruz ki eğer demokratik bir anayasa yapmak istiyorsanız, önce bunlardan vazgeçin.
"Seçimlerde bunlara bir kez kaybettireceğiz"
Yerel Seçimler: Ağır bir seçim dönemi geride bıraktık dediğim gibi. Bunu karşısında mücadelemizi büyütmek için yeniden güncellenen örgütsel, siyasal faaliyetlerimizi yürütüyoruz. 2024’te bir yerel seçim var.
Bu seçimler bizim için çok önemli. Kayyım siyasetinin ortadan kaldırılması için çok güçlü bir çalışmaya ihtiyacımız var. Bu çalışmayı, yaparak şimdiden başlayarak güçlü sonuç almak istiyoruz. Çünkü yerel seçimler iktidarın seçim kazandığı günden itibaren planlarının başında geliyor. Yerinden, yerelden, demokratik bir yerel yönetim inşasını başlatmak zorundayız. İnanıyoruz ve bu konuda kararlıyız.
Seçimlerde bunlara bir kez kaybettireceğiz, mutlaka kazanacağız. Kazanacağız çünkü bu seçimler geçmişteki seçimlerden çok farklı olmak zorunda. Yürüttüğümüz siyaseti tekrar güncelleyeceğiz, değerlendireceğiz, ona göre yol haritamızı belirleyeceğiz. Bütün demokrasi güçleri, emek güçleriyle bu mücadeleyi etkili bir şekilde yürütmeye çalışacağız.
(EMK)