*Görsel: csgorselarsiv/Dilara Açıkgöz
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Aydın'ın Kuşadası ilçesinde yaşayan avukat Lalezar Nergiz ve 12 kadın adına açılan davada, Danıştay Savcısı görüşünü açıkladı.
Danıştay Savcısı Elmas Mucukgil, Danıştay Başsavcılığı adına Danıştay 10. Dairesi’nde görülen İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptaline ilişkin davada görüşünü daireye iletti.
Savcı Mucukgil, "Cumhurbaşkanı'nın sözleşmeden çekilme kararının hukuka aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiği" belirtildi.
Danıştay Başsavcılığı adına Daireye gönderilen 6 Ocak 2022 tarihli görüşte şöyle denildi:
"Anayasa, kanunlaşan milletlerarası antlaşmaların, bu niteliğini kazanması için yasama ve yürütme organına tanıdığı yetkinin, başka bir organ tarafından kullanılması sonucunu doğuracak bir başka deyişle söz konusu yasanın, Anayasa Mahkemesi tarafından dahi olsa denetimi yoluyla ortadan kaldırılabilmesi sonucunu doğuracak bir incelemeye imkan tanımamış, bu itibarla, usulüne uygun bir şekilde yürürlüğe konulmuş bir milletlerarası anlaşmanın kanun hükmünü kazanması ile bu kanunun yürürlükten kaldırılması da aynı usule tabi kılınmış, usulde paralellik ilkesi gereği yine yasama organınca yasanın kaldırılması ve sona erdirilmesinin uygun bulunmasına bağlanmıştır."
"Usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş olan milletlerarası anlaşmanın hükümlerinin uygulanmasının durdurulması ve sona erdirilmesi hususlarında Cumhurbaşkanına tanıdığı sınırlı yetki dikkate alındığında sözü edilen sözleşmenin feshdilmesine ilişkin olarak verilen 19 Mart 2021 tarih ve 3718 sayılı Cumhurbaşkanı kararında hukuka uyarlık bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle dava konusu kararın iptali gerektiği düşünülmektedir."
Ne olmuştu?
Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 20 Mart 2021 Cumartesi İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı olarak feshedildiğini duyurdu. Fesih kararı 23 Mart 2021 Pazartesi günü Avrupa Konseyi’ne de bildirdi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada “Fesih kararının” nedeni olarak “Sözleşme’nin eşcinselliği meşrulaştırıyor olması” iddia edildi.
Kadınlar, 20 Mart’tan beri Türkiye’nin birçok ilinde İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya devam ediyor.
İstanbul Sözleşmesi hakkında
Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldı ve ilk imzalayan ülke Türkiye oldu. Sözleşme 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girdi.
Sözleşme, ''kadına yönelik şiddet'', ''aile içi şiddet'', ''kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet'', ''kadın'' kavramlarını tanımlıyor.
Uluslararası alanda kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili ilk bağlayıcı belge olma özelliğini taşıyan sözleşme şunları içeriyor:
İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini kapsıyor.
Sözleşme çerçevesinde eviçi şiddet, aynı evde yaşıyor olsun ya da olmasın mevcut ya da eski eş ya da partnerler arasında yaşanan her türlü şiddet edimini içerecek şekilde kadının korunmasını esas alıyor.
Kadınları konumlandırırken "aile" olmayı, evlilik birliği içinde bulunmayı ya da aynı evi paylaşıyor ya da paylaşmış bulunmayı gerektirmiyor.
Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler öncelikle devlet görevlilerine yönelik. Devlet kendi adına hareket eden görevlilerinin İstanbul Sözleşmesi'nin gereklerini yerine getirmesini sağlamak zorunda.
Devletlerin sorumluluğu bununla sınırlı değil. Şiddeti gerçekleştiren ister kadının sevgilisi, ister kocası, ister babası, ister patronu olsun, yani kim olursa olsun şiddetin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, zararın tazmin edilmesi yükümlülüğü de devlete ait.
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi'nin tüm maddeleri...
TIKLAYIN - 7 Soru, 7 Yanıt: İstanbul Sözleşmesi Nedir, Ne Getiriyor?
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi nedir, ne değildir?
TIKLAYIN - “İstanbul Sözleşmesi 4 partinin de ortak fikriydi”
(RT)