Hopa'da Salı günü yaşanan ve dokuz kişinin gözaltına alındığı olayların ardından sekiz kişi serbest bırakılırken, Müslüm Karabulut ise 31 Mayıs'ta yaşanan olaylar nedeniyle tutuklandı.
Polis tarafından darp edilerek gözaltına alınan Halkevleri Hopa temsilcisi Kamil Ustabaş, Hopa'da son günlerde yaşanan olayları bianet'e anlattı.
Olayların 22 Ekim Cumartesi günü Hopa'ya dışarıdan gelen bir grubun Hopa Meydanı'nda bulunan parka gelerek Çukurca'da 24 askerin hayatını kaybettiği olayları protesto etmesiyle başladığını söyleyen Ustabaş, burada İstiklal Marşı okuyan grubun, "Neden marş okunurken ayağa kalkmıyorsunuz?" diyerek insanlara saldırdığını söyledi.
"Kafanızı ezeriz"
25 Ekim Salı günü, cumartesi ülkücülerin saldırısına maruz kalan öğrencilerin kendilerine saldıran grubu görmesi üzerine orada bulunan polise giderek "Neden onları almıyorsunuz? Bize saldıran grup buydu" demesi üzerine olayların büyüdüğünü söyleyen Ustabaş, gelişmeleri şöyle anlattı:
* Solcu öğrenciler de polise dönüp "Cumartesi günü bize saldıranlar bunlar. Neden almıyorsunuz onları" dedi. Polis, "Size ne, sizin kafanızı ezeriz" minvalinde konuşunca öğrenciler de "Neyi eziyorsunuz, yavaş olun" deyince polisler Hopa Emniyet Müdürü komutasında öğrencilere saldırdı.
* Polis burada çok sayıda öğrenciyi darp ederek gözaltına aldı ve kelepçeleyerek Emniyet'e götürdü. Olayın duyulması üzerine olay yerine giden Halkevleri ve Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) üyesi altı, yedi genç de emniyet müdürünün talimatıyla gözaltına alındı.
* Burada emniyet müdürü, yere yatırılan bir gencin başının üstüne ayağını koydu ve "Burası neresi lan, söyle" dedi. Arkadaşımızın "Hopa" demesi üzerine kafasını orada çakıllara vurarak yaraladı.
"Gözaltına alınırken darp edildim, şikayetçiyim"
* Arkadaşlarımızın gözaltına alındığını duyduktan sonra biz hemen iki, üç kişi emniyet müdürlüğüne gittik. Burada gözaltı aracının içinde elleri kelepçeli ve kan, revan içindeki arkadaşlarımızı gördük.
* Hopa Emniyet Müdürü de oradaydı. Kendisine gittim ve neden arkadaşlarımızın dövüldüğünü sordum. Kendisinin bana yanıtı ise aynen şu oldu: "Şimdi bunları araçtan indireceğim ve sizlerin gözlerinizin önünde kafalarını ezeceğim, geberteceğim. Burası benden sorulur."
* Bunun üstüne ben de kendisine emniyet müdürü olduğunu ve emniyet müdürü kimliği ile konuşması gerektiğini hatırlattım. Bunun üstüne polislere dönüp, "Alın bunu da" dedi. Burada ben ve arkadaşlarım direndik ve beni gözaltına alamadılar.
* Arkadaşlarımızın Adliye'ye çıkarılma sürecini beklemeye devam ettim Emniyet'in önünde. Ben arkadaşlarımı beklerken birden çevik kuvvet polisi üstüme saldırdı. Ciddi şekilde darp ederek beni gözaltına aldılar.
* Ben bu esnada maruz kaldığım şiddet nedeniyle darp raporu aldım. Yarın da suç duyurusunda bulunacağım.
"Polis beni kurtarmış"
* Beni gözaltına aldıktan sonra gözaltı tutanağı imzalatmaya çalıştılar. Ancak yasal hakkımı kullanarak bu tutanağı imzalamadım.
* Tutanakta aynen şu yazıyordu: "İki grup arasında kalan ve ezilme tehlikesi yaşayan Kamil Ustabaş, polisler tarafından kurtarılarak karakola getirilmiştir." Ben de böyle bir tutanağı doğal olarak imzalamadım.
* İki, üç saat bekletildikten sonra savcının talimatıyla muayeneye götürüldüm ve serbest bırakıldım.
"Muhtarlar, Odalar ve Belediye platform kuruyor"
31 Mayıs'ta emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun hayatını kaybettiği olaylardan sonra kolluk kuvvetlerinin Hopalılara tabiri caizse haddini bildirmek niyetinde olduğunu söyleyen Ustabaş, sadece siyasi olaylarda değil, en alakasız olaylarda bile polisin Hopalılara yaklaşımının ciddi şekilde sert ve olumsuz olduğunu, polisin Hopalılara topyekun haddini bildirme niyetinde olduğunu söyledi.
Hopa'nın tüm muhtarlarıyla, Esnaf ve Sanatkarlar Odası, Hopa Belediye Başkanı ile toplantı düzenlediklerini söyleyen Ustabaş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Herkeste bir rahatsızlık var. Şimdi ortak bir platform oluşturuyoruz ve bu platformun talepleri şu: çevik kuvvetin Hopa'dan geri çekilmesi ve kolluk kuvvetin keyfi uygulamalardan vazgeçmesi." (EKN)