* Fotoğraf: Gökhan Balcı / Konya, AA
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla 17 Aralık’ta gerçekleştirilen Konya-İstanbul hızlı tren hattının açılış töreninde “Allah hırsızların belasını versin” dedikten sonra gözaltına alınan 56 yaşındaki çiftçi Mustafa Şahin ile ilgili soru önergesi verdi.
Tanrıkulu, Başbakan Davutoğlu’nun yanıtlaması talebiyle verdiği önergede, “bir vatandaşın ‘Allah hırsızların belasını versin’ demesi gözaltına alınması için yeterli bir gerekçe mi?” diye sordu.
“Basına yansıyan haberlere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirilen Konya-İstanbul hızlı tren hattının açılış töreninde, tanımadığı bir çocukla annesi arasında geçen ‘okuldaki hırsızlık’ sohbetine müdahil olup, ‘Allah hırsızların belasını versin’ dediği için, 56 yaşındaki Mustafa Şahin Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık korumalarınca gözaltına alındı.”
Tanrıkulu, şu soruların cevaplanmasını istedi:
* 56 yaşındaki Mustafa Şahin’in Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık korumaları tarafından gözaltına alındığı iddiası doğru mu?
* İddia doğru ise gözaltına Mustafa Şahin’in gözaltına alınma gerekçesi nedir?
* Mustafa Şahin “Allah hırsızların belasını versin” dediği için mi gözaltına alındı?
* Türkiye’de bir vatandaşın “Allah hırsızların belasını versin” demesi, gözaltına alınması için yeterli bir gerekçe mi?
* Mustafa Şahin makul şüphe üzerine mi gözaltına alındı?
* Cumhurbaşkanı ve Başbakanın katıldığı mitinglerinde hırsızlık kelimesi geçen cümleler kuran kişiler şüpheli midir?
İki kez gözaltına alındı
Mustafa Şahin, açılış töreninde yaşadıklarını Cumhuriyet gazetesine şöyle anlattı:
“Ben meydana yürüyordum. Konya istasyonuna geçtim. Kontrol noktasından sonra bir kadınla çocuğu yanımdan geçerken çocuk ‘Anne kalemimi, silgimi çaldılar’ diye bir şeyler söylüyordu. Kim olduklarını tanımıyorum. Ben de ‘Hırsızların Allah cezasını versin’ dedim. Koruma polisi yanıma geldi, beni asayiş polisine verdi...”
“Polisler, ‘Ne diyorsun, niye böyle konuşuyorsun?’ dediler, ben de ‘benim kimseye karşı bir şeyim yok’ dedim. Asayiş polisi beni Feridiye Karakolu’na götürdü. Orada beklettiler. Sonra komiser ‘Olay bitsin seni salacağız’ dedi. Sonra polisler kendi kendilerine tutanak tuttular. Ben ifade verdim, kötü maksadım olmadığını söyledim. Saat akşam 7 gibi saldılar.”
“Polis gece 01:00’de geri geldi. Nöbetçi savcılığa götürdüler. Bu sefer sabahladım. Parmak izini falan aldılar. Savcıya çıkardılar, ona da ifade verdim. Savcı ‘Niye bağırdın?’ dedi. Oradaki koruma polisi ‘Bu adam hırsız var, diye bağırdı’ demiş herhalde. Halbuki ben öyle demedim.” (AS)