Konya 1. Sulh Ceza Hakimliğinve “Cumhurbaşkanına hakaret ettiği” gerekçesiyle tutuklanan 16 yaşındaki lise 11. sınıf öğrencisi M.E.A.’nın tutukluluğuna itiraz edildi. Mahkemeye verilen dilekçede, savcılığın tutuklama yönündeki mütalaasının ve mahkemenin tutuklama kararının hukuki olmadığı belirtildi.
“Basında hep kullanılıyor”
Dilekçede, çocuğun okulundan gözaltına alınmasına da değinildi:
“…çocuğun okulundan, sınıfından, arkadaşlarının ve öğretmenlerinin önünde gözaltına alınması açık bir hak ihlali niteliğindedir ve bu işleme katılan herkes suç işlemiş sayılmalıdır.”
Ayrıca, suça sürüklenen çocuğun kullandığı ve “hakaret” olduğu iddia edilen ifadelerin basında ve sosyal medyada sıklıkla kullanıldığı belirtildi.
16 yaşında, öğrenci, annesiyle yaşıyor
Tutuklama kararı veren hakime “neden serbest bırakma yönünde vicdani kanaat oluşmadığı” da soruldu:
“Türk Ceza Kanunu (TCK) 299. maddedeki “cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması ile tutuklama kararı verilmiştir. Tutuklama kararının gerekçesi; kuvvetli suç şüphesinin varlığı, adli kontrol hükümlerinin uygulanması halinde müvekkilin dilediğinde bu kontrol yükümlülüğüne uymama iktidarının bulunması, riayet etme konusunda vicdani kanaatin oluşmadığıdır.”
“M.E.A. 11. sınıf öğrencisidir. 1998 doğumludur. Annesi ile yaşamaktadır. Vicdani kanaatin sınırının da hukuk kapsamında bulunması gerekmektedir. Vicdani kanaat gerekçeye yazılırken, bu vicdani kanaati oluşturan somut verilerin de yine gerekçe de belirtilmesi gerekmektedir.”
“Ölçülülük” ilkesi hatırlatıldı
Dilekçede tutuklama kararının hukuken ve kanunen yanlış olduğu anlatıldı:
“Bir tutuklamaya karar verebilmek için ‘kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut olgular ve bir tutuklama nedeni’ bulunacaktır. Ayrıca, verilecek kararda ‘ölçülülük’ ilkesine uyulacaktır. Bu belirlenirken de işin öneminin, verilmesi beklenilen ceza ve güvenlik tedbiri ile ölçülü olması koşulu kesin olarak aranacaktır.”
BM’ye de Anayasaya da aykırı
Dilekçede tutuklama kararının uluslararası hukuka da aykırı olduğu ifade edildi:
“Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 37. maddesine göre bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi, yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır. Ayrıca hiçbir çocuk yasadışı ya da keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılmayacaktır.”
“Avrupa Kurallarında da belirtildiği üzere bir çocuğun tutuklanması ancak ve ancak konulan amaç doğrultusunda ve içinde barındırdığı çekilen acıyı daha fazla arttırmayacak şekilde gerçekleşecektir.”
“Anayasa, yasalar ve uluslararası insan hakları metinleri açık olarak tutuklama kararının en son uygulanacak tedbir olması gerektiğini, ayrıca çocuklara yönelik tutuklama kararının zorunlu ve adli kontrolle düzenlenemeyecekse başvurulmaması gerektiğini hükme bağlamıştır.” (AS)