Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antalya Milletvekili Saruhan Oluç, yenilenen “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğe” ilişkin Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun cevaplandırılması talebiyle soru önergesi verdi.
İç Güvenlik Paketi’nin kabulünün ardından “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik” buna paralel olarak değiştirilmişti. 5 Ağustos’ta yürürlüğe giren yönetmelikle eylemde yüz kapatmak, üniformayı andırır giysiler giymek, bazı sloganları atmak yasaklandı. Polise basınçlı ve boyalı su kullanma yetkisi verildi.
Oluç, değişikliklerle keyfi yasak, gözaltı ve fişlemenin resmileştirilip, birçok hak ve özgürlüğü ortadan kaldırdığını belirtti. Yönetmeliğin anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırı hükümler içerdiğine dikkat çekti.
“Hak kapsamı daraltıldı”
HDP vekili, önergenin gerekçesinde İç Güvenlik Paketi’ne işaret ederek son değişiklikle hükümetin ülkeyi bir çatışma ve savaş koşullarına uygun şekillendirdiğini söyledi. Yönetmelikteki şu noktalara dikkat çekti:
* Toplantı ve gösteri hakkının kapsamı iyice daraltıldı. Gösteri ve yürüyüşlerle ilgili karar mercii il ve ilçelerin mülki amirleri oldu, vali ya da kaymakamlar bir toplantıyı veya gösteriyi ‘açık ve yakın tehlike‘ bulunduğu gerekçesiyle tamamen yasaklayabilir hale geldi.
* Bazı renklerin bir arada olması veya herhangi bir giyside bulunan işaretler, amblemler ‘yasadışı örgütlere ait amblemlerle benzerlik taşıyor’ denilerek suç sayılabilecek.
* Toplantının huzur ve sükununu bozanlar artık ‘hükümet komiseri’nin talimatına gerek olmadan eylem yerinden uzaklaştırılacak; gösteri veya yürüyüş yine sadece güvenlik kuvvetlerinin kararıyla dağıtılabilecek.
* Yönetmelikle İç Güvenlik Paketi’nde önü açılan fişleme yöntemi yasal zemine oturtuldu. Artık tüm demokratik eylemler kolluk tarafından açıktan izlenip kayda alınabilecek. Böylelikle toplantı ve gösterilere katılan demokratik kamuoyunu fişlemenin yasal olarak önü açıldı.
TIKLAYIN: "BASINÇLI VE BOYALI SUYLA MÜDAHALE" YÜRÜRLÜKTE
“Hangi sözleşmelerle uyumlu?”
Oluç, bu gerekçeler kapsamında Davutoğlu’na yedi soru yöneltti:
1. “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik”te yapılan değişikliklerin, Anayasa’ya ve Türkiye’nin imzaladığı ve amir hüküm sayılan başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere diğer uluslararası sözleşmelere aykırı düzenlemeler içerdiğini düşünüyor musunuz?
2. Uluslararası sözleşmelere aykırılık yoksa, hangi evrensel sözleşmelerle uyumlu olduğunu düşünüyorsunuz?
3. Bu yönetmeliğin uygulanmasının bir tür sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilanı yaratacağını düşünüyor musunuz?
4. Mülki idari amirlerine keyfiyet yetkisi veren bu yönetmeliğin uygulanması le Türkiye’de 1990'lı yıllarda yaşanan uygulamaların benzerlerinin ortaya çıkacağını düşünüyor musunuz?
5. Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerine ve Anayasa’ya göre kişileri fişlemek insan hakları ihlali ve TCK 135. Madde’ye göre suçtur. Bu yönetmelikte fişlemenin resmi hale getirilmesi ile devletin suç işleyeceğini düşünüyor musunuz?
6. Hukuka aykırı fişleme suç olduğuna göre, bunlara ait arşivlerin yok edilmesi, genelge, yönerge ve bunlara dayanarak yapılacak tüm idari ve hukuki işlemlerin geçersiz sayılması gerektiğini düşünüyor musunuz?
7. Yönetmelikte yer alan “andırır giysiler giyilerek” gibi muğlak ifadeler ile insanların giydiği kıyafetten ya da kıyafetin renginden dolayı özgürlüklerinin kısıtlanmasını doğru buluyor musunuz? Bu muğlaklığın insan hakları ihlalleri yaratacağını düşünüyor musunuz? (BK)