Fotoğraf: MA
Yargıtay'ın, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Milletvekili Çağlar Demirel'in yargılandığı iki ayrı davanın birleştirilmesi kararı vermesi üzerine yargılama yeniden başladı.
Bugün Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmada, tutuklu yargılanan Demirel ve avukatlar Serdar Çelebi, Şeyhmus Bayhan hazır bulundu.
İlk defa mahkemede savunma hakkı verildi
Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre, duruşmada suçlamalara karşı savunma yapan Demirel, daha önce de mahkemeye defalarca bizzat duruşma salonda savunma yapmak istediğini hatırlatarak, uzun bir süre sonra ilk defa mahkemeye gelerek savunma yapma hakkını kullanabildiğini dile getirdi.
2009'da Mardin'in Derik İlçe Belediye Başkanı seçildiğini hatırlatan Demirel, bu görevi sürdürdüğü sırada Kürt siyasetçilere yönelik KCK/Türkiye Meclisi adıyla yürütülen gözaltı operasyonunda, gözaltına alınarak tutuklandığını hatırlattı.
Bu gözaltı sürecinin hukuka aykırı olduğunu dile getiren Demirel, evinde el konulan ve hakkındaki suçlamalara delil olarak kullanılan bilgi ve belgeleri kendisinin görmediğini ve kendisine gösterilmediğini kaydederek, aramanın kendi huzurunda yapılmadığını belirtti.
Demirel: İddianameyi hazırlayanlar tutuklandı
Kendisinin 25 yıldır kadın hakları savunucusu olduğunu dile getiren Demirel, "Bahsettiğiniz iddianamede sadece somut bir şey vardır. O da benim belediye başkanı oluşumdur. Geri kalanlar benim dışımda üçüncü şahısların söylemidir. Bu iddianameyi hazırlayanların o dönemde benim mensubu olduğum partideki arkadaşlarım siyasi parti kumpası olduğunu ifade etmişlerdi. Sonuç bizi haklı çıkardı. Bu iddianameyi hazırlayanlar 15 Temmuz darbesi sonucunda tutuklandı. Bu iddianamenin hukuka uygunluğu yoktur. Delillerin hiçbir somut değildir. Evimden çıkan belgelerin hiçbirini kabul etmedim. Birleşen dosyadaki suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum" dedi.
Savcı 2 defa "örgüt üyesi olmak"tan ceza istedi
Cumhuriyet Savcısı, mahkemeye sunduğu mütalaada Demirel'in suçlama konusu yapılan eylem ve konuşmalarını işaret ederek, Demirel'in katıldığı eylemlerin örgüt propagandasına dönüştüğünü savunarak, Demirel'in ölen örgüt üyelerinden "şehit" olarak bahsettiğini Abdullah Öcalan'dan "başkan" diye söz ettiğini belirtti.
İddia makamı, Demirel'in Öcalan'ın görüş ve düşüncelerinin toplum içinde benimsenmesi ve kökleşmesini telkin ve teşvik edecek şekilde konuşma yaptığını, sanığın konumu, hitap edilen kitle ve hitap edilen kitle tarafından algılanma biçimi dikkate alındığında, düşünce ve ifade özgürlüğü olarak kabul edilemeyeceğini savundu.
Savcı, Demirel'in katıldığı 11 eylem ile bu eylemlerin bazılarında yaptığı konuşmaları sıralayarak, Demirel'in yasadışı toplantı ve gösterilere katıldığını, burada örgüt propagandası yaptığını bu eylemlerin çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında şüphelinin örgütün basın sözcüsü gibi hareket ettiğini ileri sürerek, üzerine atılı "örgüt üyesi olmak" suçunu işlediğini iddia ederek, bozulan ceza yönünden "örgüt üyesi olmak"tan cezalandırılmasını istedi.
KCK davası yönünden dava ile ceza aldığı davanın sürekliliğinin kesildiğini belirten savcı, Demirel'in KCK davasından da ikinci defa "örgüt üyesi olmak"tan hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti.
Her bir iddianame için ayrı ayrı "örgüt üyesi olmak"tan 30 yıla kadar hapis isteminde bulunan savcı Demirel'in tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
"Meclis'te gece yarısı gözaltına alındım"
Mütalaaya karşı savunma yapan Demirel, "4 Kasım 2016'da HDP eşbaşkanlarımız ve milletvekillerimiz tutuklandı. O süreçte arkadaşlarımızın tutuklanmasından sonra Meclis içinde imza yetkisi olan tek kişi ben kaldım. Hakkımda düzenlenen iddianame elime ulaşamadan ben Meclis'te gece yarısı gözaltına alındım. İmzasız bir tutuklama kararı söylendi bana. Bunların hepsi mahkemede gösterildi. Arkadaşlarım tutuklandıktan sonra bütçe görüşmeleri nedeniyle Meclis'te çalışmalarımı yürütüyordum. 12 Aralık gecesi konuşma yaparken o sırada bakanın kendisi bana şunu söyledi: 'Konuş nasıl olsa yarın burada olmayacaksın.' Hiçbir resmi evrak olmadan ben gözaltına alındım. Bana verdikleri belge imzasızdı. Tutuklama gerekçem ise yurt dışına kaçma şüphesi olduğu görülüyordu. Ben 24 saat Meclis'te çalışıyordum. Ben yurt dışına gitmeyi akımdan bile geçirmedim" diye konuştu.
Kendisine yönelik tutukluluğun bir cezaya dönüştüğünü dile getiren Demirel, yaptığı konuşmaların hepsinin Meclis kürsüsünde yasama sorumsuzluğu kapsamında konuşmalar olduğunu belirterek yasaklanan hukuksuzluğa son verilmesini istedi.
2 dosyadan 7 yıl 6 ay tutuklu kaldı
Yargıtay'ın bozma kararında dosyaların birleştirilmesini istediğini ama iddia makamının 2 dosyadan da ayrı ayrı ceza istediğini belirten Avukat Şeyhmus Bayhan, müvekkilinin 2 dosyadan toplamda 7 yıl 6 ay tutuklu kaldığını belirterek, "7 yıllık bir tutukluluktan sonra söyleyebileceğimiz bir husus kalmadı. Buraya gelmeden önce müvekkilimizin tensiple tahliye edileceğini düşünmüştük. Tutukluluk ile ilgili kararı anlamış değilim, bu aşamada müvekkilimizin tahliyesini talep ediyoruz" dedi.
Dava AYM'ye gönderilmeli
Dosyanın hukuka aykırı yönlerini sıralayan Avukat Serdar Çelebi, "Müvekkilim iddianameye konu olan konuşmaların yapıldığı tarihlerde milletvekili idi. Anayasa diyor ki bir milletvekili Meclis çatısı altında yaptığı konuşmaları dışarı da tekrarlarsa yargılanamaz" ifadelerini kullandı.
Yargılamanın Anayasa'ya aykırı olduğunu dile getiren Çelebi, yargılamanın durdurulup davanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesini istedi.
Çelebi, müvekkilinin beraatini talep ederek, mütalaaya karşı savunma yapmak üzere süre istedi.
Mahkeme, Demirel'in tutukluluk halinin devamına karar vererek, avukatların esas hakkında mütalaaya karşı savunma yapmak için süre taleplerini kabul ederek, duruşmayı 21 Eylül'e erteledi. (KÖ)