* Fotoğraf: HDP
“Son süreçte ailelerin aracı kurumlardan ricacı olduğu ve iletişim sağlanması talebi olduğu bilinmesine rağmen neden alıkonulanların bulunduğu kampa operasyon oldu? Olayla ilgili her iki taraf da şeffaf olarak detayları kamuoyu ile paylaşmalı. Siyasi sorumluluğu olan iktidar ise gerçekleri anlatmalıdır.”
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, HDP Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Günay, Gare operasyonunu ve sonuçlarını konuşmaya devam edeceklerini ifade etti:
“Şu çok net: Geçen 5 yıllık süreçte iktidar esir askerlerin yaşamına tamamen kayıtsız kaldı. Onları yaşatmaya dönük hiçbir girişimde bulunmadı. Ancak bugün onların ölümü üzerinden kirli siyasetini dizayn etmeye çalışıyor.
“Yaşamını yitirenlerin cenazeleri kaldırıldı, iktidar bu cenazelerden siyasi rant devşirmeye çalıştı, bakanlarını meclise göndererek halkın ve genel kurulun gözlerine bakarak yalan söylettirdi, propaganda yaptırdı.
“Tüm bunlar olup bittikten sonra bitmeyen bir şey var; ailelerin acısı… Buna rağmen iktidar ise ölümler üzerinden siyaset yapmaya devam ediyor.”
“Alıkonulanları değil kendini kurtarmaya gitti”
“Şimdi gerçeklerin zamanı geldi” diyen Günay sözlerine şöyle devam etti:
“Yıllardır evlatlarına kavuşmak isteyen, bunun için çalmadık kapı bırakmayan ailelere, iktidar evlat yerine tabut gönderdi. Bu acı ve gözyaşı yetmezmiş gibi bunu bir siyasi şova çevirmek isteyen AKP, partimize saldırarak bu günahın, bu acizliğin üstünü pişkince örtmeye çalışmaktadır.
“Zaten iki bakanın Meclis'te yaptığı konuşma kendilerini aklamaya dönük konuşmalardı. Ancak bir kez daha söyleyeyim, AKP-MHP ittifakı, oraya alıkonulan asker-polis ve MİT görevlilerini kurtarmaya gitmedi; gerçekte siyaseten içinde bulunduğu çöküşten kendini kurtarmaya gitti.”
“Paralel anlayış gibi hareket eden bir bakan”
“Yaşayanlara saygı; ölülere ise hakikati borçluyuz. Hakikatin üstünü örtmeye çalışıyorlar, başaramadılar. Başaramayacaklar. Hakikat dışındaki her şey sahtedir, yalandır, kirlidir. Hakikati çarpıtmaya çalışanlar savaş ve ölüm siyasetinin yürütücüsü ve bundan medet umanlardır.
“AKP’nin içinde paralel bir anlayış gibi hareket eden bir bakan var. Bu bakan Meclis'i bilgilendirmek için geldi ama, kuru hamaset ve ancak onun gibilerinin etkileneceği bir şov yaptı ve yalan konuştu, gitti.
“Bu bakan konuşmasında Müslüm Altıntaş’ın babası Şevket Altıntaş’ın ismini zikretti. Bu acılı baba ne demiş bir bakalım… Baba Şevket Altıntaş aynen şöyle demiş; “Reklam malzemesi olarak kullanılıyoruz. Hükümet de konuya gerektiği kadar ağırlık vermedi. 4 yıldır bu adamlar senin askerini almış ve sen ‘uzlaşmam’ diyorsun. Ölsünler mi? Ondan sonra resmi tören ve madalya mı takacaksınız. Bırakın bunları biz çocuk değiliz.”
“Meclis'te konuşan bakan bunlara dair bir şey dedi mi? Demedi, çünkü diyemezler. Ancak hamaset ve siyasi rant yaparlar.”
“Hükümete inanmamız için hiçbir neden yok”
“İktidar doğruyu söylüyorduysa bunu dünya âleme anlatmak için çok kolay bir yöntemi vardı. Bağımsız bir heyet otopsileri yapsaydı ve sonra da raporunu kamuoyuna açıklasaydı o zaman herkes hakikati öğrenmiş olurdu. Ama onlar ne yaptı? İçeriği bilinmeyen ve doğruluğu bugünden sonra tamamen şüpheli hale gelen bir raporu ellerinde Meclis'te salladılar.
“Başarılı olduğunu söylediğiniz bu operasyonda 40’ın üstünde uçakla bombardıman yapan siz değil misiniz? Bu operasyondan alıkonulmuş 13 asker, polis ve MİT görevlisini hayatını kaybetmiş şekilde bu ülkeye getiren siz değil misiniz? Bizim ne bu ordunun ne de bu hükümetin sözüne inanmamız için hiçbir neden yoktur.”
22 yılda 335 kişi serbest bırakılmıştı
“Sizin rant için neler yapabileceğinizi kestirebilecek akıl ve deneyime sahibiz. Sözünüze de, yalan gözyaşlarınıza da karnımız tok. Neden mi? Sizin rant için neler yapabileceğinizi kestirebilecek akıl ve deneyime sahibiz de ondan.
“6 yıldır alıkonulan bu kişiler için tek bir iş yapmayın ama sonra gelin Meclis’te ve başka yerlerde, kürsülerde bağırıp çağırın. Siyaset akıl işidir, müzakere yapabilme yeteneğidir, hayatları koruma sorumluluğudur.
“İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin verilerine göre, 1990 ile 2012 yılları arasında 110 farklı eylemde 67'si polis, 32'si korucu, 145'i devlet memuru, 15'si siyasetçi, 38'i turist, 2'si gazeteci ve 36'sı sivil toplam 335 kişi alıkonuldu. Bu kişilerin tamamı Meclis, uluslararası insan hakları kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının araya girmesiyle serbest bırakıldı.”
TIKLAYIN - İHD: Soylu’nun ithamları yanlış ve asılsız
(AS)