Deprem nedeniyle verilen aranın ardından yeniden çalışmaya başlayan TBMM'de, Salı günü gündemde de gündem dışı konuşmalarda da konu 6 Şubat depremleriydi.
Üç milletvekiline tanınan gündem dışı konuşma hakkını kullanan HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, iktidar bloku partileri AKP ve MHP'yi, Erdoğan hükümetinin deprem sonrası arama kurtarma ve yardım görevlerini yerine getirmekteki başarısızlıkları nedeniyle suçladı ve görev başındakileri istifaya çağırdı: "Bu iktidar derhal istifa etmedilidir, bir dakika bile burada kalamazsınız."
CHP, HDP ve İYİ Parti grupları adına verilen "genel görüşme" önergelerininse AKP, MHP oylarıyla reddedilmesine karşın muhalefet milletvekillerinin her önerge üzerine yaptıkları konuşmalar, iktidar blokuna yönelik ağır suçlamaları Türkiye ve siyaset gündemine taşıdı.
Hatimoğulları: "İki gün, üç gün boyunca
devlet yoktu, hiçbiriniz yoktunuz"
HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları kendisi adına yaptığı gündem dışı konuşmaya "Depremin olduğu ilk saatlerde yola koyulanlardanım çünkü benim ailemin yaşadığı mahallede şu an 5 ev ayakta ve tamamı yıkılmış durumda; şu an ne bir komşumuz kaldı ne bir yakınımız kaldı doğru dürüst ve bugünden itibaren AKP ya da MHP sıralarından çıkıp 'Burada depremin yaralarını sardık' demeye hiç kimse sakın ve sakın bu cüreti burada göstermesin" diyerek başladı
Hatimoğulları, deprem bölgesine giderken yolda Millî Savunma Bakanı'nın "Askerimizle enkaz kaldırma çalışmalarındayız." dediğini aktararak "bir asker yoktu" dedi. "Yurttaş çatlamış yollarda mandalina sandıklarıyla trafik polisliği yaptı âdeta. Enkazdaki insanların içeriden seslerini duyuyorduk 'Kurtarın bizi' diyen sesleri. Dışarıdaki ailelerin çığlığına ortak olduk 'Geliyoruz. Biraz dayanın' diye. Önlüklü AFAD'cılar geldi, elinde bir kürek, bir kazma yoktu, küreği benden istediler; kepçeyi, Samandağı Cumhuriyet Mahallesi'nde ben buldum, küreği ben verdim onlara; ağlayan AFAD'çıya tanık oldum 'Elimiz kolumuz böyle gönderildik, yurt dışından gelecek ekiplerin ekipmanını kullanacağız" demişler onlara oysa yurt dışından gelen ekiplerin Adana Havalimanı'nda nasıl bekletildiğine de ben tanığım" diyerek gözlemlerini aktardı.
"Yüzü olan Kızılay'ın yüzüne tükürür"
Kızılay ile ilgili tartışmalara da değinen Hatimoğulları, "Burada çıkıp kimse hikâye anlatmasın, Utanç verici bir şey ya, yüzü olan Kızılay'ın yüzüne tükürür. Kızılay çadır sattı, kan sattı, konserve sattı. Biz ise yana yana çadır aradık. Su aradık, yemek aradık akrabalarımıza, ailelerimize, komşularımıza vermek için. Gidin, bakın, bugün Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı açıklama üstüne açıklama yapıyorlar; gidin herhangi bir deprem bölgesine; normal yurttaşla, önceden planladığınızla değil, gerçek yurttaşla gidin konuşun 'Defolun gidin' diyecekler size. 'Gelmeyin' diyecekler, 'Yoktunuz' diyecekler size. Demeye de devam edecekler, çünkü üç hafta geride bıraktık devlet hâlâ yok" dedi.
"5'li çeteyle, çadır satanlarla değil,
kamusal anlayışla çözüm üretmemiz lazım"
Hatimoğulları konuşmasını Bu iktidar derhâl istifa etmelidir, bir dakika bile burada kalamazsınız" diyerek tamamladı.
"Bu iktidar derhâl istifa etmelidir ve bundan sonraki süreçte bu parlamentonun en temel görevi: Depremzedelerin yaralarını nasıl saracağız? Depremzede, evi yıkılmış, ertesi gün ne olacağını bilmiyor, nasıl bir sabaha uyanacağını bilmiyor. Burada, biz, hep birlikte, meslek odaları, kitle örgütleri depremzedelerle birlikte yeniden kentlerimizi nasıl inşa edebileceğimizi konuşmak zorundayız. 5'li çeteyle, tüccarlarla değil, çadır satanlarla değil, gerçekten kamusal anlayışla bizim buna çözüm üretmemiz lazım. Bugün depremzede bunları bekliyor; evim yıkıldı, ne olacak? Yerine kim, ne inşa edecek? Ne karşılığında bu evler bize verilecek? Göç mü ettirileceğiz? Bütün bu soruların yanıtlanması gerekiyor, yanıtlaması gereken de bu parlamentodur."
Gündem dışı konuşmaların ardından şahısları adına söz alan 20 milletvekili ve gruplar adına grup başkan vekillerinin konuşmaları ve grup önerilerinin tartışılması sırasında da hükümetin ve Erdoğan yönetiminin deprem sürecindeki tutumları muhalefet sözcülerinin ağır eleştirileriyle karşılaştı.
İYİ Partili Erhan Usta:
Tarih size hakkını helal etmeyecektir
Grup Başkan Vekilleri adına yapılan konuşmalarda ilk sözü alan Usta, Erdoğan'ın Adıyaman'da ortaya attığı "helallik" isteğini sertçe geri çevirdi.
"Hem yirmi yıllık iktidarınız boyunca binaların depreme dayanıklılığını kontrol etmediniz hem de helallik istiyorsunuz; hem yeni yapılan binalarda gerekli tedbirleri almadınız hem de helallik istiyorsunuz; hem çıkardığınız imar affıyla çürük binaları görmezden geldiniz hem de helallik istiyorsunuz; hem yıllardır deprem acil planı hazırlayamadınız hem de helallik istiyorsunuz; hem bilim adamlarını dinlemek yerine rant peşinde koşan müteahhitlere yol veriyorsunuz hem de helallik istiyorsunuz; hem enkaz altında "Yardım!" diye inleyenlere yetişemediğinizi itiraf ediyorsunuz hem de helallik istiyorsunuz.
"Tarih sizi böylesi bir anda bile çadır ticareti yapan bir hükûmet olarak hatırlayacak ve hakkını helal etmeyecektir."
HDP'li Meral Danış Beştaş:
İnsanları öldürdünüz. İstifa edin. Hesap vereceksiniz
HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ise iktidarın deprem karşısındaki tutumunun "iş bilmezlik değil, kötü niyet ve kasıt"ttan kaynaklandığını söyledi.
Beştaş, "İktidar[ın] yardım için tüm kurumları seferber etmek yerine, enkaz altındaki insanları kurtarmak yerine Twitter'ı engelledi[ğini], yasakladı[ğını]; onların üzerine, kurtarılmayı bekleyen insanların üzerine toprak attı[ğını]" dile getirdi.
"Toprak attınız, öldürdünüz, kaybedilen her saniyenin hesabını vereceksiniz. Sahaya inen iktidarın o yıkımda gördüğü tek şey enkaz kaldırma ve inşaat ihaleleriydi; o büyük yıkımı kutularınıza dolduracağınız paralar olarak gördünüz, bu yüzden hesap vereceksiniz" dedi.
Beştaş, Kızılay-Ahbap ilişkilerine de değindi: "Evet, Kızılayın halk soğuktan donarken ellerindeki çadırları ve gıdaları Ahbap'a sattığını öğrendik, bütün dünya dehşetle bunu aslında izliyor; halkın bağış yaptığı paraları başka bağış yapılan bir kurum aracılığıyla kendi bir cebinizden alıp halktan çalmayı tercih ettiniz" dedi.
Evet, Kızılay çadır satıyormuş, yurttaşlara vermesi gereken yiyecekleri de satmış, verdiğimiz kanları da satmış, kan satan bir Kızılay var karşımızda; asrın felaketinin başına dükkân açmış, ticaret yapmış ya. Kızılay bir insanlık suçu işlemiştir; vatan, millet, ticaret işte Kızılayın yaptığı, AKP iktidarının yaptığı budur. Hesap vereceksiniz, istifa edin, istifa edin!"
CHP'li Engin Özkoç: "Allah sizi affeder mi
bilmiyorum, ama halk sizi affetmiyor"
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç da deprem sürecindeki siyasi ve idari kargaşayı değerlendirdi.
Özkoç "Devlet örgütlü olamadı ama millet örgütlendi ve birbirine yardım etti. Gençler koli taşıdı. Evinden çıkmayan yaşlı insanlarımız bölgeye aktı, bere örüp gönderdi. Çocuklarımız oyuncaklarını kardeşlerine ayırdı. Doktorlar, eczacılar, psikologlar, gönüllüler bölgeye akın ettiler," diyerek toplumsal dayanışmayı vurguladı.
"Mehmetçik neden yanımızda değil?" "Kızılay çadırları nerede?" dedikleri için hakarete, tehdide ve her mecrada yasaklamaya maruz kaldıklarını aktardı ve "Şimdi, bu milletten helallik istiyorsunuz göz göre göre gelen darbe girişiminden sonra helallik istediğiniz gibi, Covid'de göz göre göre yaşamını yitiren insanlarımızın ardından helallik istediğiniz gibi. Şimdi de kaybettiğimiz yaklaşık 50 bin canımızın ardından "Halkımız hakkını helal etsin." diyorsunuz," diyerelk iktidarın uzun "helallik" listesini sıraladı ve sordu: "Neden helal etsin? Hangi tedbirleri aldınız da yapamadığınız ufak kusurlar için halkımız size hakkını helal etsin."
Özkoç sözlerini "Siyasi liderin siyasi sorumluluğu vardır, bunun karşılığı halkına hesap vermektir." diye tamamladı.
"Kızılayda rezalet, kurumların çöküşü, sizin de itiraf ettiğiniz gibi en hayati kırk sekiz saatte pasif kalmak, askeri zamanında ve etkin gücüyle sahaya sürmemek, ne afet öncesi ne afet sonrasına gerekli hazırlığı yapmış olmamak; helalleşme konusu değil bunlar, bu bir siyasi sorumluluktur ve siyasi sorumluluk halka ve yasalara hesap vermektir."
(AEK)