Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin İstanbul İl Örgütünde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Partisinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısındaki değerlendirmeleri paylaşan Günay, Türkiye siyasetinde yaşanan gelişmelere ilişkin partinin görüşlerini sundu.
“Sonuç olarak, bir avuç azınlık dışında herkes tehdit altındadır” diyen Günay, HDP olarak en geniş anti-faşist bloku oluşturma mücadelesini başlattıklarını açıkladı.
Günay’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Kürt halkına karşı ırkçılık
“Hepinizin yakından takip ettiği son dönemlerde Kürt halkına, diline, kültürüne, değerlerine, varlığına karşı gittikçe azgınlaşan ve sistematik hale gelen bir ırkçılıkla muhatap oluyoruz. Sakarya’da mevsimlik tarım işçilerine yapılan saldırının ardından Afyon’da Kürt inşaat işçisi ırkçı saldırı sonucu katledildi. Aynı anlayış Van’da Kürt dilini yasaklayarak Kürtçe tabelaları söktü. Kürt'ün diline tahammül edemeyen de varlığına saldıran da aynı zihniyetin ürünüdür.
"AKP-MHP bloku kötülükleri üreten temel kaynak"
“Bu ırkçı saldırıları yapanları iyi tanıyoruz, bunlar birkaç saldırgandan ibaret değildir. Eğer bu saldırıların arkasında kimin olduğu merak ediliyorsa, insanlık suçu olan ırkçılığı koruyan Valilik açıklamalarına, iktidar sözcülerinin söylemlerine, milliyetçi gazete manşetlerine, tekçiliği savunan yasalara, adaleti tanımayan ve saldırganları aklayan yargıya bakmakta yarar var.
TIKLAYIN - Baro raporu: "Cezasızlık saldırıları artırıyor"
“Bireylerin değil toplumun zehirlenmesini arzulayan bir sistemi var eden devlet ve devletin şimdiki yürütücüleri AKP-MHP bloku bahsettiğimiz kötülükleri üreten temel kaynaklardandır.
"Irkçılık esas olarak kadınları hedef alıyor"
“Zorunlu göç, işsizlik, baskı ve inkâr politikaları, koruculuk ve olağanüstü hal uygulamalarıyla palazlanan bu ırkçılık esas olarak kadınları hedef alıyor. 38’de Dersim Tertelesi'nde Kürt kadınlarını ve kız çocuklarını kaçıran, cinsel saldırıda bulunan zihniyet bugün Kürdistan’da genç kadınlara tecavüz cüreti gösteriyor.
“Her alanda direnişten zerre ödün vermeyen örgütlü kadın mücadelesi bu zehirli zihinlerin asla var olmasına müsaade etmeyecektir.
“Bütün ilişkileri askeri ilişkilere dönüştü”
“Bu örgütlü kötülüğün ve ırkçılığın bir diğer önemli sonucu ise ne yazık ki yıkımlara, toplu ölümlere ve kıyımlara yol açan savaştır. AKP-MHP savaş bloku özellikle 2015 sonrası milliyetçi politikalar ile Kürt halkını düşman ilan etti.
“Bu ırkçı politikalar ile kendisini var etmeye çalıştı. Şimdi herkesle savaş diliyle konuşuyorlar, bütün diplomatik ve uluslararası ilişkileri askeri ilişkilere dönüştü.
“Gövde gösterisi için askeri tatbikat yapılıyor”
“Türkiye son birkaç aydır dış politikasını ağırlıklı olarak askeri hamleler üzerinden yürütüyor. Savaş gemileri bir yerlerden başka yerlere gönderiliyor, NAVTEX ilanları yapılıyor. Gövde gösterisi olsun diye milyonlarca liralık maliyetleri olan askeri tatbikatlar gerçekleştiriliyor.
“Suriye'de ve özellikle İdlip'te yeni bir savaş kapıdayken Ege ve Akdeniz hattında yeni bir cephe açmaya çalışılıyor. Kısacası, Erdoğan'ın ve kabinesinin attığı her adım, bu ülkeye ağır bir fatura olarak dönüyor.
“Türkiye AKP politikaları sonucu yalnızlaştı”
“Türkiye AKP politikaları sonucu yalnızlaştı. AKP sayesinde AB ve ABD tarafından ciddi yaptırımlarla karşı karşıya. İktidarın savaş ve düşmanlık politikalarının bu ülkeye ve bölge haklarına hiçbir faydası yok, aksine çözümsüzlüğü ve yıkımı derinleştiriyor.
“Dün Cumhurbaşkanı, bazı sorular sorarak güya kendi politikasını meşrulaştırmaya çalışıyor. ‘Türkiye Suriye’den çekilirse, Suriye bir anda huzura, özgürlüğe mi kavuşur? Libya’da darbeciler köşelerine mi çekilir’ şeklinde bazı sorular yöneltmiş ve bunlara ‘evet diyecek kimsenin olmadığını’ iddia etmiş.
TIKLAYIN - AP’den Türkiye kararı: Ya diyalog, ya yaptırım
“Evet siz bu ülkelerden çıkarsanız bu ülkelere huzur ve özgürlük gelecek. Fransa’yı, ABD’yi uluslararası güçleri gerekçe yapmayın, hepiniz o ülkelerdeki yıkımların sebebisiniz; hepiniz kol kola girerek bu ülkelerden çıkın, halklar arası çatışmayı körüklemeyin, ateşe benzin dökmeyin.
“İhtiyaca göre düşman seçiyorlar”
“Elbette bunu yapmayacaklar, çünkü bu iktidarın gıdası, havası, suyu düşmanlık ve savaştır. İktidar ihtiyacına göre düşman belirliyor. Hekimler, vekiller, avukatlar, kadınlar, Fransa, Yunanistan, Avrupa Birliği…
“İhtiyaca, konjonktüre, sıkışıklığın seviyesine, içeriğine göre ‘yedi düvel düşman albümü’nden seçim yapıyor.
Muhalefete: “Milli menfaati duyunca gaza gelmeyin”
“Koltuklarına yapışmış, ülkenin bütün kaynaklarını peşkeş çekmiş iktidar ve ortaklarının, iktidarda kalmak için bu palavraların arkasına sığınmasını, herkesi düşman ilan etmesini bir yere kadar anlayabiliyoruz. Ama bu palavralar her ortaya atıldığında ‘milli menfaat’ gazına gelip bu kötülüğün yanına dizilen muhalifleri anlamamız mümkün değil.
“Muhalefete çağrımız ‘milli menfaat’ lafını her duyduğunuzda gaza gelmeyin. Aynı hatayı milyon kez yapmayın, aynı oyuna milyon kez gelmeyin. Sanmayın ki toplum bu palavralara inanıyor.
“Artık barışı konuşmalıyız”
“Bakın, ülkenin kaynakları da bitti, halkın gözyaşları da. Artık barışı konuşmalıyız. Barışa katkısı, geçmiş deneyimlerle sabit olan en önemli aktör Sayın Öcalan’dır. Barışın ihtimali belirdiğinde tüm toplumsal sorunların nasıl kolay konuşulur olduğunu, birbirimizi nasıl daha rahat anlayabildiğimizi Sayın Öcalan’ın da içinde olduğu süreçte deneyimledik.
“Barışın sağlanamadığı her gün ise bu ülkenin sorunları çığ gibi büyüdü, buna da hep beraber tanıklık ettik. Tam da bu yüzden Öcalan’ın barışa katkı sunmasının önündeki engellerin kaldırılması, İmralı’daki tecridin sonlanması belki de Kürtlerden çok Türklerin talebi olmalıdır. Çözüm isteyen herkesin talebi olmalıdır.
Avukatlara gözaltı
“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 11 Eylül’de cemaat soruşması nedeniyle Ankara merkezli 7 ilde, 48 avukat, 7 stajyer avukat, 3 ihraç edilmiş hakimin de aralarında bulunduğu 60 kişi hakkında gözaltı kararı çıkardı. 60 kişiden 47’sinin gözaltına alındığı açıklandı.
“Avukatların mesleklerini icra ettikleri, yargının esası olan savunma hakkını icra ettikleri için gözaltına alınmalarını, soruşturmaya tabi tutulmalarını HDP olarak doğru bulmuyor ve kabul etmiyoruz.
FETÖ soruşturmaları
“FETÖ soruşturmaları iktidardakilerin birbirlerine karşı kullandıkları bir araç haline gelmiştir. Ülkedeki kritik soruşturmaları yürüten savcıların, saraylardaki fotoğrafları, lüks tatilleri yargının içerisinde bulunduğu içler acısı durumu ifşa ediyor.
Soylu’nun AYM tehdidi
“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, herkese karşı öylesine ölçüsüzleşmiş ki, en son tarafsız ve bağımsız olması gereken AYM’yi, AYM başkanını tehdit etti. Ülkedeki insanların güvenliğinden sorumlu kişi, ülkede güvenliğin olmadığını itiraf ediyor.
TIKLAYIN - Soylu’dan AYM Başkanına: İşe bisikletle git
“Aynı zamanda herkesi yarattıkları bu çürümüşlüğün parçası olmaya zorluyorlar. Tehdit edilen sadece AYM başkanı değil ki. Hemen her gün bir kesime parmak sallıyorlar. Çünkü tek bildikleri tehdit dili, siyasetten anladıkları güç gösterisidir, çünkü fikirleri yok, çünkü haksızlar, çünkü tehdit etmeden bu ülkeyi bir saat yönetemeyeceklerinin farkındalar.
Bahçeli’nin TTB’yi tehdidi
“Dün iktidar ortağı Bahçeli’nin Türk Tabipleri Birliği'ni hedef alan söylemi de aynı mantığın ürünüdür. Bahçeli, pandemi sürecinde canını dişine takmış, salgınla mücadele eden, büyük bedeller ödeyen hekimler örgütünü hedef alarak ‘hemen kapatılmasını’ emrediyor. Kapattıkları her kurum, çöreklendikleri her siyasal alan onlar için rant alanıdır.
TIKLAYIN - Bahçeli: TTB kapatılsın
“TBB yasasında değişiklik yaptılar, yandaş barolara kapı araladılar şimdi gözlerini TTB’ye dikmiş durumdalar. Öncelikle TTB’yi tehdit eden bu zihniyet haddini bilmelidir. Siz kim oluyorsunuz da pandemi ile mücadelede birçok üyesini kaybetmiş bir meslek örgütünü böyle sokak kabadayısı ağzıyla tehdit ediyorsunuz. O insanlar canı pahasına salgınla mücadele ederken siz salgınla işbirliği halindesiniz.
Uzaktan eğitim meselesi
“Milli Eğitim Bakanlığı, yeni eğitim öğretim yılını 31 Ağustos'ta uzaktan, 21 Eylül’de aşamalı ve seyreltilmiş eğitim modeliyle yüz yüze yapacağını açıklamıştı. Ancak hala birçok öğrenci internete, tablete, bilgisayara hatta telefona erişim sorunu yaşıyor. Birden fazla öğrenci olan ailelerde çocuklar derse katılabilmek için birbirlerinin dersinin bitmesini bekliyor.
“Özellikle köylerde internetin çekmemesi ciddi problem oluşturuyor. Derslerin takip edildiği EBA TV, tüplü televizyonlarla uyumlu değil. Resmi verilere göre de öğrencilerin yüzde 51,1’i EBA sistemine giriş dahi yapamıyor.
TIKLAYIN - "Öğrencilerin sadece yüzde 5’i uzaktan eğitime ulaşıyor"
“Özellikle anadilinde eğitim göremedikleri için eğitimde her zaman dezavantajlı durumda olan Kürt çocukları, çevrimiçi eğitim için gerekli fiziki şartlara sahip olmayan yoksul ailelerin çocukları en büyük mağduriyeti yaşıyor. Uzaktan eğitim bir yandan da öğretmen, veli ya da öğrenci, herkesi farklı şekilde etkilemeye devam ediyor.
Ekonomi
“Ekonomide de durum içler acısıdır. DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikasının yayımladığı açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarına göre 34 milyon yurttaşımız açlık tehdidi altındadır. İşte bu rakamların devasallığı tek başına ekonomi politikalarındaki acziyet ve yönetememe halini göstermektedir. Gerçek işsiz sayısının bugün 17 milyon civarındadır.
TIKLAYIN - Gençler mutsuz, yüzde 64 başka ülke vatandaşlığı istiyor
“Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s 11 Eylül’de Türkiye’nin notunu B2 seviyesine düşürdü. Moody’se göre dış borç ve azalan döviz rezervinin yarattığı kırılganlıklar, kurumların şeffaf ve düzenleyici politikalar üretememesi ve giderek artacak olan cari açık ve bütçe açığı Türkiye ekonomisinin krizde olduğunun göstergesi.
“Ekonomiye karton düşman kılıfı”
“Tarihin en düşük notunun verildiği bu hafta içerisinde açık bir şekilde Türkiye’nin borçlarını ödeyemeyecek duruma geldiği ve yatırım yapılamaz bir ülke konumuna gerilediği gerçeğini zihninizde yarattığınız hayali düşman hamlesi olarak görmekten vazgeçmenizi öneriyoruz.
“Yönetemediğiniz ekonomiye karton düşman aracılığı ile kılıf bulmaya çalışmak kabul edilemez. 34 milyon yoksul ve 17 milyon işsiz yurttaşı gösteren bu karanlık tablonun mimarı AKP-MHP ittifakıdır.
“Anti-faşist blok mücadelesini başlatıyoruz”
“Sonuç olarak, bir avuç azınlık dışında herkes tehdit altındadır. Herkes bütün bu saldırıların muhatabıdır. Saldırı da giderek azgınlaşmakta ve genişlemektedir. Bunun önüne geçmenin tek yolu, ortak mücadeledir, birlikte hareket etmektir, anti-faşist bir mücadele bloğu yaratmaktır. Bütün gelişmeler ve yaşananlar bunu bir görev olarak önümüze koymuştur.
“Bugünden tezi yok biz HDP olarak en geniş anti-faşist bloku oluşturma mücadelesini başlatıyoruz. Bütün halkımızı bu gidişattan rahatsız olan herkesi de anti-faşist mücadele bloku içerisinde yer almaya, demokratik bir ülke yaratma girişimine omuz vermeye çağırıyoruz. Kazanan mutlaka biz olacağız, halklarımız olacak, ezilenler ve emekçiler olacaktır.” (TP)