Fotoğraf: HDP
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomi ve Tarım Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Turan, kurdaki artış ve ekonomideki son gelişmelere ilişkin partinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
TIKLAYIN - Dolar durdurulamıyor: 23,15’le tüm zamanların rekoru
Rıdvan Turan, son ekonomik gelişmeler hakkında partilerinin görüşlerini paylaşacağını söyledi.
Dolar kuru yüzde 5’in üzerinde arttı
“Seçimlerin üzerinden henüz bir ay bile geçmeden ülke daha önce olduğundan çok daha büyük bir iktisadi bunalımın pençesinde. Bugün yüzde 5’in üzerinde artan kurun bize gösterdiği şey aslında iktidarın başından beri halının altına süpürdüğü şeylerin seçimden sonra, popülist iddialar sonrasında tek tek nasıl ortaya çıktığıdır.
Eldeki bütün döviz rezervini yakma pahasına kuru baskılama çabalarının yavaş yavaş son bulduğunu, kurun ciddi bir şekilde yükselişe geçtiğini birlikte görüyoruz.
Gelir dağılım eşitsizliği
Bu açıdan seçim öncesinde sözünü ettiğimiz, iktidarın devamı durumunda ekonominin çok daha kötü hale geleceği ve gelir dağılımı eşitsizliğinin giderek boyutlanacağı öngörümüz tam anlamıyla çıkmış durumda. Hem de henüz bir ay bile geçmeden.
Türkiye’nin içinde olduğu ekonomik kriz bir çöküşe dönüşmüşken, iktidar bu defa “Süpermen” arayışları içerisine girdi. Mehmet Şimşek’in ekonominin başına getirilmesiyle birlikte zannediyor ki Türkiye’nin temel yapısal problemleri çözülecek ve ekonomi rayına oturacak.
Sanki krizin sebebi kendileri değil de başkalarıymış gibi dışarıdan ekonomiye bir başka isim atamak suretiyle var sayılıyor ki ülkedeki iktisadi dengeler düzene girecek.
Ekonomi nasıl düzelir?
Türkiye ekonomisi Süpermenlerle düzelmesi mümkün olmayan bir ekonomidir. Türkiye ekonomisi ancak alternatif bir ekonomi politikasıyla, alternatif bir üretim ve paylaşım politikası ile düzene girecektir.
Sıcak parayı ülkeye çekip sorunları çözmenin dışında bir çözümlerinin olacağı kanısında değiliz. İhracatı artırmak ve dış ticaret ve cari açığı azaltmak yollu politikaların, dışarıdan kaynak sağlanmasına dönük politikaların günün sonunda Türkiye’nin çok daha fazla borçlanmasına sebep olacağını, gelir dağılımı adaletsizliğini daha da artıracağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok.
Paylaşımda ve ekonomide demokrasi
Ekonomik kriz iktidarın değişmesi değil var olan otoriterizmin daha da boyutlanması konusundaki eğilimleri derinleştirir. Aslında Türkiye’de olan da geniş kesimlerin krize rağmen otoriterizmi tercih ediyor olmalarından dolayı yaşanan siyasi durumdur.
Biz HDP olarak elbette bugün de PM toplantımızla ve daha sonra yapacağımız çeşitli toplantılarla özeleştirimizi yapmaya devam edeceğiz. Ancak bundan önce şunu özellikle ifade etmek gerekiyor ki Türkiye ekonomisinin çözüme kavuşması için olması gereken paylaşımda ve ekonomide demokrasinin olmasıdır.
Açlığın bu kadar boyutlandığı, tencerenin bir türlü kaynamadığı ve işsizliğin giderek arttığı ülkemizde, iktidarın bu yaklaşımlarının mevcut durumu daha da fazla artıracağını hep birlikte görüyoruz ve biliyoruz.
Asgari ücret pazarlığı
HDP krizin başından beri Türkiye ekonomisinin en temel meselesinin özellikle enflasyonla mücadele olduğunu söyledi. Şimdi iktidar diyor ki enflasyon düşüş eğiliminde.
Özellikle doğalgazın bir maliyet kalemi olarak sıfırlanmış olmasıyla enflasyon bir Ali Cengiz oyunuyla düşük gösterilecek. Bu büyük olasılıkla asgari ücret pazarlıklarında da etkisini gösterecek, asgari ücret açlık sınırının üzerine bir türlü geçemeyecek.
Üretimin demokratik planlanması
Sermayeye geniş destekler ve servet transferi yönteminin bir kenara bırakılması ve özellikle yoksulların, işçilerin, emekçilerin gelir durumunu düzeltmek için enflasyona yönelik ciddi tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Bu da ekonomide demokrasiden geçer. Bu da aynı zamanda üretimin demokratik şekilde planlanmasından geçer. Özellikle kırsal bölgelerde tarımla iştigal eden vatandaşın ekonomik durumunun iyileştirilmesinden geçer.
İşçilerin sendikalarda örgütlenmesinden, örgütlenme önündeki engellerin ortadan kaldırılmasından geçer. Türkiye daha iyi üreten, katma değerli mal üreten ve elde ettiği geliri de kendi içerisinde adaletli bir biçimde paylaşacak bir ekonomik perspektife sahip olmadığı sürece Süpermenlerin Türkiye ekonomisini düzeltebilmesi, içinde olduğu krizden çıkarabilmesi mümkün değildir.
Savaşa değil yoksullara bütçe
Savaşa, sermayeye İHA’ya, SİHA’ya aktarılan kaynakların yoksullara aktarılmasıyla birlikte ekonominin düzeleceğini, ülkemizde herkesin çok daha mutlu olacağını hep beraber görüyor ve teyit ediyoruz.
Siyasette olduğu gibi ekonomide de bir gölge kabine gibi kabineyi ve ekonomi yönetimini bundan sonra da denetlemeye, takip etmeye ve ülke kamuoyuyla yapıcı önerilerimizi paylaşmaya devam edeceğiz. (AS)