* Fotoğraf: HDP
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
HDP hakkında açılan kapatma davası ve pandemi süreci ile bu süreçte mağdur edilenlere dair açıklamalar yapan Oluç, şunları söyledi:
“Tek başardıkları şey, Türkiye haritasını kızartmak”
“Bu kıpkırmızı haritayı kim bu hale getirdi? 37 bin küsur vaka en son açıklandı, 150’den fazla ölüm ve kıpkırmızı bir harita. Aradan bir yıldan fazla geçmiş, iktidarın pandemi yönetiminin sonucu bu.
“Asla zamanında harekete geçmeyen; eksik ve yanlış önlemler alan; sağlık, emek ve meslek örgütlerini sürece katmamak için direnen iradesiz bir Sağlık Bakanlığı yönetimiyle işte kıpkırmızı harita ortaya çıktı.
“İlerlemeyen bir aşılama programı ile, doğru dürüst aşı yapılamayan bir ülkede işte bu kıpkırmızı tablo ortaya çıktı. Lebaleb kongrelerle bu tablo ortaya çıktı. İşyerlerinde önlem alınmadan çalıştırılan, sıkışık halde işe gitmeye zorlanan emekçilerle bu tablo ortaya çıktı.
“Bu durumda AKP iktidarı hangi gerekçeyle kapanma ya da kapanmama kararı alırsa alsın, bir tek gerçek var, pandemi süreci doğru yönetilmemiştir. tır. Korkarız ki yakında sarı iller de kırmızı olacaktır.
“Kısa çalışma ödeneğini kesinlikle sonlandırmayın”
“Peki bu haritanın mağdurları kimler oldu? Mağdurlar esnaf, emekçi, öğrenci, çiftçi, esas itibariyle dar gelirli yurttaşlarımız oldu.
“Bugün 31 Mart ve Cumhurbaşkanlığı ilan etti, 31 Mart’ta kısa çalışma ödeneğini sonlandıracağız dedi. Tekrar söylüyoruz, yanlış yapıyorsunuz. Kısa çalışma ödeneğini kesinlikle sonlandırmayın. Zaten İşsizlik Fonu’ndan karşıladığınız bu desteği hangi gerekçe ile sonlandırıyorsunuz? Pandemi sona mı ermiş? Bu harita mavi mi olmuş? Esnaf tam kapasite ile çalışıyor da, bizim haberimiz mi yok?
“Pandemi bitene kadar kısa çalışma ödeneği sonlandırılmamalı, hatta asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır. 3.5 milyon civarında yurttaşımız bugüne kadar kısa çalışma ödeneğinden faydalandı. Siz eğer sonlandırırsanız, bu yurttaşlar, aileleri ile beraber 10 milyondan fazla insan mağdur duruma gelecektir.”
“50 günde 2 milyona yakın icra dosyası açılmış”
“Memurun, işçinin, esnafın, işsizin borçları birikti. Peki bu iktidar ne yapıyor bu borçlar konusunda? Yaptığı belli. Toplumun büyük çoğunluğu borçlu iken, toplumun küçük bir azınlığının borçlarını ertelemek ile uğraşıyor.
“Resmi rakamlara göre bankalara borçları olan yurttaşların sayısı 34 milyona ulaştı. Son 50 günde 2 milyona yakın icra dosyası açılmış vaziyette. İşte pandemi sürecindeki yanlış ekonomi politikalarının ve pandemi sürecinde yurttaşı, esnafı, emekçiyi gözeten değil, şirketleri, firmaları, yandaşları gözeten ekonomi politikalarının sonucu budur. Yurttaşların borcu ne olacak? sorusuna bu iktidarın cevabı yok.
“Bu iktidar bir saadet zinciri oluşturdu”
“Bu iktidar 3 Y ile iktidara geldi. Yolsuzluğa, yoksulluğa, yasaklara karşıyız dedi. Kürşat Ayvatoğlu sembolik bir isim. Kürşat, bu iktidarın yarattığı düzenin adıdır. Kürşat, peşkeş çekilen kamu ihalelerinin sonucudur. Aslında 5’li çete denilen holdinglere peşkeş çekilen yatırımların adıdır.
“Bu iktidar bir saadet zinciri oluşturdu. Bu saadet zincirine dahil olanların ismi Kürşatgillerdir. Bu saadet zincirinin dışında kalan milyonlarca işçi, kadın, genç, esnaf, onların payına yoksulluk, ödeyemedikleri doğalgaz ve elektrik faturaları, kredi kartı borcu ve kapatılan kepenkler kaldı.”
"Vefat etmiş arkadaşlarımıza siyasi yasak isteniyor" |
Saruhan Oluç, HDP’ye açılan kapatma davasını da şöyle değerlendirdi: “Anayasa Mahkemesi önünde şu anda görüşülmeye devam edilen kapatma davasında, o kadar boş ve hukuksuz bir şekilde, tamamen siyasi saikle hazırlanmış bir iddianame ki, böylesi pek görülmedi. “Çoğu henüz soruşturma aşamasındaki iddialar bu iddianamenin içine alınmış. Bu soruşturmaların çoğunda dava açılmamış, kişi vekilse, ilgili vekil hakkında fezleke bile hazırlanmamış. Çoğu soruşturma aşamasında olan iddiaların sıralandığı 600 küsur sayfalık iddianamenin 550 sayfası neredeyse, hakkında yasak istenen kişiler hakkındaki soruşturmaların listesi. Soruşturmalar iddianamesi yani. “Bakın vahim bir şey daha. Henüz duruşmaları başlamamış olan 6-8 Ekim Kobani İddianamesi de bu iddianame içine alınmış. Henüz hiçbir duruşması yapılmamış, ama sanki karar verilmiş gibi, bu iddianame de kapatma davası içine alınmış. Peki AYM, buna göre bir karar verdiğinde, 6-8 Ekim Kobani davası mahkeme heyeti ne yapacak? “Beraatla veya takipsizlikle sonuçlanmış davalar ve soruşturmalar da iddianameye alınmış. Hatta vefat etmiş arkadaşlarımıza siyasi yasak isteniyor. “Bu iddianamenin bir özelliği daha var, İmralı Notları kitabı da dahil edilmiş. 2013-2015 yılları arasında İmralı’da Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin tutanaklarından oluşan kitap bu iddianameye alınmış. “Peki o tutanaklar nasıl ortaya çıktı? O görüşmeler nasıl yapıldı? Kim izin verdi? Bu sorunun cevabını hep birlikte arayalım. Geçen gün Ahmet Türk esprili bir şekilde söyledi, ‘Biz İmralı'ya yüzerek mi gittik?’ diye. O görüşmelerin yapılmasını sağlayan iktidar ve devlet kurumları neden bu iddianamede göz ardı edildi? O izni verenler kimlerdi? O görüşmeleri yaptıranlar, o tutanakların tutulmasını sağlayanlar kimlerdi? “Bu iddianame İmralı Notlarını içine alarak, sadece HDP ile hesaplaşmıyor, çözüm süreci ve barış arayışı ile hesaplaşıyor. Çözüm sürecinin intikamını almaya çalışıyor. Ama çözüm sürecinde sadece bir taraf yoktu. İktidarın heyetleri ve devletin heyetleri vardı. Onların da demek ki yargılanması gerekiyor. Bu iddianamenin varmak istediği nokta belki de odur. “Mesele sadece bir kapatma davası meselesi değildir. Mesele Türkiye’nin geleceği meselesidir. Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü meselesidir.” |
(AS)