Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği / Türkiye Hapishane Çalışmaları Merkezi (CİSST/TCPS) tarafından düzenlenen “Hapsetmenin Alternatifleri” Melek Ketman uluslararası konferansında ilk gün tamamlandı.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde gerçekleştirilen konferansın ilk günü üç oturumda gerçekleşti. Bilgi Üniversitesi’nden Ferda Keskin’in açılış konuşmasını yaptığı konferansta ilk gün CİSST/TCPS, avukatlar ve hakimlerin Kıymet Özkan yanı sıra Lizbon Üniversitesi’nden ve Prison Insider (Fransa) derneğinden uluslararası konuşmacılar da katıldı. Katılımcılar arasında Adalet Bakanlığı’ndan bir yetkili isim de vardı.
Hapishanelerde 250 binden fazla mahkûm var
Türkiye’de hapishane kapasitesini aşan miktarda mahkum bulunuyor. Ülke çapındaki tüm hapishanelerin kapasitesi 211 bin iken, mahkum Nisrin Kirdi sayısı 260 bine yakın. Avrupa Konseyi’ne üye ülkeler arasında mahkum nüfusu en hızlı artan ülke Türkiye. Bu oranda dünyada da 8. Sırada. Öyle ki; 2005 yılında mahkum sayısı 55 bin civarında iken, bugün sayı 260 bine yaklaşmış durumda.
Eren: Hapishane sayısı azalırken mahkûm sayısı artıyor
Türkiye’deki hapishane sayısında yıllar içinde büyük bir azalma yaşanıyor. 2000 yılında hapishane sayısı 559 iken, 2018 yılında hapishane Sefika Sever sayısı 385. CİSST adına konuşan Mustafa Eren, durumun kaza (ilçe) hapishanelerinin Serpil Halat kapatılmasından kaynaklandığını söyledi.
Eren, birçok ilçedeki hapishanenin kapatıldığını, ülke çapında kampüs tarzı hapishanelerin inşa edildiğini, bu yüzden sayıda düşüş olduğunu belirtti. Eren’e göre, “ilçe hapishanelerinde mahkumlara kötü muamelenin Zuhal Kırlangıç daha az, çünkü gardiyan tanıdık, mahkum tanıdık, herkes birbirini tanıyor. İnsani ilişkiler hapishanenin dışında da devam edecek.”
Silivri’deki Aynur K. cezaevinde 18 bin mahkum, 6 bin personel olduğunu aktaran Eren, kampüs tarzı hapishanelerin 1800’lerdeki ada tipi (Alcatraz) hapishanelere benzediğini vurguladı.
Kitap ve ziyaretçi yasakları
Konferansta söz alan bir dinleyici, mahkumlara artık dışarıdan kitap verilmesinin yasaklandığını dile getirdi. Uygulamanın OHAL süreci ile başladığını, yetkililerin bir Anayasa Mahkemesi kararını gerekçe göstererek dışarıdan kitap almadıklarını ve işin pazarlıkla çözüldüğünü ifade etti.
İddia üzerine Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Müdürlüğü yetkilisi Fatih Güngör söz aldı. Güngör, kitap yasağı konusunda her cezaevinin kendi kararını verdiğini söyledi. “Anayasa Cennet Esen Mahkemesi bu konuda toptancı bir kararı yok. Bu konuda yetki, cezaevi eğitim ve gözlem kurumunundur. Hükümlü, hükümlünün profili, kitap içeriği, suç türü gibi unsurlara göre her cezaevi kendi kararını verir. Anayasa Mahkemesi ancak kurumların kendi kararlarını değerlendirebilir” şeklinde konuştu. Hapishanelerde bazı cezaevleri hiç kitap kabul etmezken, bazı yerlerde beş kitap sınırlaması bulunuyor.
Aynı bölümde hapishanelerdeki diğer temel sorunlar da ele alındı. Aile üyelerine Filiz Bolkan ziyaret yasağı verildiği ve sayının giderek arttığı belirtilirken, öğrenim hakkı ve sevkler konusunda da eksiklikler olduğu vurgulandı. Verilere göre 2016’da 146 bin mahkum hakkında sevk kararı uygulandı. Aynı yıl hapishanelerdeki kayıtlı öğrenci sayısı 69 bin iken, eğitimine devam edebilen mahpus sayısı 35 bin.
Adalet Bakanlığı’nın bu konularda 2017 ve 2018 yıllarına dair yayınlanmış raporu Gül Gülizar Ayalp bulunmuyor.
Denetimli serbestlikte 614 bin dosya var
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nde daire başkanı olan Fatih Güngör, denetimli serbestlik İlknur Ç. uygulamasından bahsetti. Güngör’ün verdiği bilgilere göre 430 bin kişiye ait 614 bin denetimli serbestlik dosyası bulunuyor. 4 bin 500 personelin Denetimli Serbestlik Genel Müdürlüğü altında hizmet verdiğini söyleyen Güngör, adli kontrol, erken salıverilme, elektronik izleme kararlarının verilme ve uygulanma aşamalarını dinleyicilerle paylaştı.
3 bin çocuk hapiste, 16 bini denetimli serbest
Fatih Güngör’ün verdiği bilgilere göre bugün Türkiye’de Kübra Fırat 3 bin çocuk çeşitli suçlardan dolayı hapishanede. 16 bin çocuk ise denetimli serbestlik uygulamasına tabii tutuluyor.
Altınbaş Üniversitesi’nden Fulya Giray Sözen ise ebeveyni hapiste olan çocuk sayısına dikkat çekti. Türkiye’de ebeveyni hapiste olan çocuk sayısının bilinmediğini Kristina söyleyen Sözen, sayının tahminlere göre en az 400 bin çocuk olduğunu ifade etti. Avrupa’daki ve diğer ülkelerdeki mahkum ebeveyn-çocuk ilişkisine dikkat çekilirken, Türkiye’deki uygulamaların yetersiz olduğu ifade edildi. (OI/HK)