Haziran ayında ayrıntıları açıklanan ve Meclis görüşmelerin sonbahara kaldığı Yargı Reformu Paketi'nin çocuk adalet sistemi özelinde neler getireceğini Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Başkan Yardımcısı Avukat Selmin Cansu Demir bianet'e değerlendirdi.
Demir, yargı reformu stratejisinde sivil toplum kuruluşları ile infaz alanında işbirliği geliştirileceğinin belirtildiğini ancak mevcut Çocuk Koruma Kanunu ve İnfaz Kanununda buna olanak sağlayan hükümlerin zaten var olduğunu ve iş birliğinin de yeterince geliştirilmediği görüşünde.
"Koruyucu tedbirler nitelikli bir şekilde uygulanamıyor"
Demir'in değerlendirmeleri şöyle:
"Bu belgede çocuk adalet sisteminin gündeme getirilmesi çok önemli elbette. Ancak Türkiye bu ilkelerin düzenlendiği Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni 30 sene önce zaten imzaladı. Bundan sonraki süreçte yapılacak kanuni değişikliklerle birlikte asıl sorunun uygulayıcılardan kaynaklandığı unutulmamalı.
"Örneğin özgürlüğünden yoksun bırakmanın son çare olması ilkesine rağmen bazı suç tipleri nedeniyle adli sürece giren çocuklar hemen tutuklanabiliyor.
"Ceza sorumluluğu araştırmaları, hem kanuna aykırı hem eksik hem de değerlendirmeye elverişsiz bir şekilde yerine getiriliyor. Uzmanların yargılamadaki önemli yeri, formalite olarak algılanabiliyor.
"Koruyucu ve destekleyici tedbirler nitelikli bir şekilde uygulanamıyor. Bu zamana kadar, çocuğu adli sürece getiren nedenlere odaklanan ve bu nedenleri ortadan kaldırmaya yönelik olan politikalara ağırlık verilmediğini görüyoruz.
Tam da bu nedenle, her geçen gün daha çok çocuk adli sisteme giriyor. Gerçekten kalıcı çözümler üretebilmek için çocukların temas ettiği tüm alanlarla ilgili kapsayıcı bütüncül politikaların hayata geçmesi gerekiyor."
"Annelere özgü bir infaz sistemi hayata geçirilmeli"
Anneleriyle birlikte cezaevinde kalan çocuklar ise sürekli gündemde olan bir konu.
Demir, annelere özgü bir infaz sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çiziyor ve şöyle devam ediyor:
"Çocuğun anne ile geliştirmesi gereken bağlanma ve güven duygusu, anneden zorla ayrılmasından doğabilecek travmalar, temel bakım süreçlerine ilişkin ihtiyaçları ve aile ile yaşama hakkını göz önüne aldığımızda, çocuğun anne yanında kalmasının önemi ortaya çıkıyor.
Ancak hapishane koşulları, çocukların bedensel, bilişsel, psikomotor, sosyal, duygusal ve dil gelişimi açısından son derece yetersiz ve uygunsuz. Bu durumda mutlaka annelere özgü bir infaz sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Temel argümanımız da çocuğun üstün menfaati ilkesi."
Mevcut yasal düzenlemeye göre, kadın mahpuslar kadın ceza infaz kurumlarında barındırılmaları gerekirken, bu kurumların olmadığı yerlerde, kadınlar erkek hapishanelerinin kendilerine ayrılan bölümlerinde tutuluyorlar.
Türkiye'de 9 kapalı, 7 açık kadın ceza infaz kurumu var.
Bu kurumlar hem coğrafi hem de sayısal olarak tüm mahpus kadınları kapsamıyor. Bu nedenle mahpus annelerin bir kısmı çocukları ile birlikte erkek hapishanelerinde kalıyor.
Demir, "Hapishane gibi zorlayıcı bir ortamda büyümenin yanı sıra, anneler ve çocuklar temel ihtiyaçlarına da bu nedenle erişemiyorlar" diyor.
"Sadece 16 çocuk kurum dışındaki okullara gönderildi"
Adalet Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı Arasında 'Ceza İnfaz Kurumları Ve Tutukevlerinde Annesinin Yanında Kalan Çocukların Gelişimlerinin Desteklenmesi' Hakkında İşbirliği Protokolü var.
Protokol, ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutukluların 3-5 yaş grubu çocuklarının bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması, gelişimi, topluma uyumu, temel değer ve davranışları kazanması için okul öncesi eğitim hizmeti verilmesi hakkında. Buna göre; hükümlü ve tutukluların 3-5 yaş grubundaki çocukları, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı anaokulları ve ana sınıflarına kaydedilebiliyor.
Ancak Demir, Adalet Bakanlığı'nın 2016'daki raporunu hatırlatarak sunucun çocuk hakları açısından pek de olumlu olmadığını aktarıyor:
"Rapora göre sadece 16 çocuk kurum dışındaki okullara gönderilmiş. 78 çocuk da kurum içinde kreş, ana okulu, bakım evinden yararlandırılmış.
"Geriye kalan yüzlerce çocuk ise sadece hapishane ve koğuş ortamında kalmış ne yazık ki. Çünkü kadınların tutulduğu her hapishanede kreş yok, kurum dışındaki kreşlere ise Bakanlıkça taşınmayabiliyor, anneler güvenlik nedeniyle çocukları kendilerinden ayrı bir yere gönderme konusunda kaygı yaşayabiliyor ya da çocuklar etiketlenmeye ve dışlanmaya maruz kalabiliyor bu durumlar da çocukların eğitim ve gelişim haklarının önünde engel teşkil ediyor."
"Çocuklar için kapalı görüş uygulaması kaldırılmalı"
Hapsetmeye alternatif tedbirler, hapis cezasının infazının ertelenmesi, koşullu salıverilme, denetimli serbestlik ve hapis cezasının konutta çektirilmesi koşulları anne mahpuslar bakımından genişletilmesi gerektiğinin altını çizen Demir, bununla birlikte mahpus anneler için çocuklarının üstün menfaatini ve ihtiyaçlarını dikkate alan özel kurumların inşa edilmesinin önemini vurguluyor:
"Ancak bu süreç tamamlanana kadar mevcut kurumlar içinde, çocukların anneleri ile özel zaman geçirebileceği üniteler temin edilmeli, çocukların dışarıdaki kreşlerde etiketlenmeden eğitim görmeleri sağlanmalı. Kapalı görüş uygulaması ise kaldırılmalı, çocuklar ile diğer aile bireylerinin görüş hakkının yeniden düzenlenmesi, sıklaştırılması ve çocuklara özgü görüş alanlarının yapılması gerekiyor.
"Hapishanelerde, çocukların yaşlarına uygun gıdalar ile gelişimini destekleyecek her türlü oyuncağa erişimi de sağlanmalı; ruhsal ve bedensel sağlıklarının temini için meslek elemanları bulunmalı. Tüm bunlarla birlikte, personelin, idarecilerin ve mahpus annelerin eğitimler ile mutlaka desteklenmesi gerekiyor. Bir hedef olarak mahpus annelere özgü bir infaz sistemi inşa etmek çok önemli ancak çocukların bu kurumlarda büyüdüğü unutulmamalı, acilen ve hızlıca yapılması gerekenler için hemen önlem alınmalı."
"Bir kadını hapishaneye götüren süreç..."
Elektronik kelepçenin ya da ev hapsi alternatifini ise mevcut hapishanelere göre çocuğun gelişimi açısından daha olumlu buluyor Demir. Ancak burada da o mahpus annenin ve çocuğun toplumsal bir dışlanmaya ve etiketlenmeye maruz kalmaması için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini söylüyor:
"Bir kadının suça ve hapishaneye götüren süreç de bu süreçlerden sonra kadınların yaşadıkları da erkeklerin deneyimlerinden farklı. Bu nedenle kadınların ihtiyaçlarını, adli sürece neden girdiklerini bilimsel olarak ele almalı, çözüm politikalarını da bu esasları dikkate alarak geliştirmeliyiz. Toptancı bir infaz anlayışı kadınlar için de çocuklar için de çözüm olamaz."
Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı hakkındaHak temelli çalışan, sivil toplumun savunuculuk kısmına önem veren bir çocuk hakları örgütü. Çocuk adalet sisteminin evrensel prensiplere uygun hale getirilmesi, çocukların özgürlüğünden yoksun bırakılmalarının son çare olması ve mahpus çocukların haklarına erişebilmeleri için çalışmalar yapıyor. Şimdilerde, hapsedilme deneyimi yaşayan çocukların tahliye sonrasında eğitimlerine devam edilebilmeleri, istihdam olanaklarına sahip olabilmeleri ve toplumdaki ön yargıların kırılması için de çalışmalar yürütüyor. Ayrıca Kadıköy'de bulunan Vakıf binasında 20 yıldır risk altındaki çocuklar için Gençlik Merkezi adında bir önleme programı yürütüyor. |
(AÖ)