* Fotoğraf: Pixabay
Yeni yayınlanan bir araştırmaya göre dünya genelinde açılan iklim davalarında hukukçular son yıllarda iklim değişikliğine dair en güncel verileri kullanmadığı için daha az tazminat kazanabildi.
Araştırmacılar bilimdeki yeni bulguların belli iklim olaylarını karbon salımındaki artışla ilişkilendirdiğini ve bu yüzden gelecekteki davaların seyrinin farklı olabileceğini belirtti.
TIKLAYIN - Hukuktan Geçen İklim Adaleti Mücadelesi
1500 dava açıldı
Bugüne kadar dünya çapında iklimle ilişkili 1500 dava açıldı. Bunlardan bazılarında davacılar tazminat kazanmayı başardı. Mayıs sonunda Hollanda’da Shell’in kaybettiği dava bunlardan biriydi.
Mahkeme Shell’in 2030’a kadar karbondioksit salımını 2019’a kıyasla yüzde 45 azaltması gerektiğine hükmetti. Kararda Shell’in yalnızca kendi CO2 salımından değil, tedarikçilerinin CO2 salımından da sorumlu olduğu yer aldı.
73 dava incelendi
Bu tür davaların yanı sıra insanların eylemleri sonucu gerçekleşen iklim değişikliği nedeniyle uğradıkları zarara dair tazminat alanlar da var.
BBC News Türkçe’nin haberine göre, 14 farklı yargı sisteminde açılan 73 davayı inceleyen araştırmada, hukukçuların 20 yıldır iklim değişikliği, aşırı hava olayları ve insanların enerji üretimi ile ulaşım gibi eylemlerinden kaynaklanan karbon salımı arasındaki ilişkiyi kanıtlamaya çalıştığı fakat bunu yaparken güncel veriler ve bilimsel araştırmalardan faydalanmayı başaramadığı aktarıldı.
Atıf bilimi gelişti
Bilim insanları son yıllarda atıf bilimi denen ve belli insan faaliyetleriyle iklim olayları arasında ilişki kuran bilim alanının hızla geliştiğini vurguladı.
Bu alanda yapılan araştırmalar ile Avrupa’da 2019’da yaşanan sıcak hava dalgası, belirli insan faaliyetleri ile ilişkilendirilmişti.
Uzmanlar 2012’de Karayipler‘den New York‘a kadar geniş bir bölgede 62 milyar dolarlık bir yıkıma yol açan Sandy kasırgasının yüzde 13’ünden iklim değişikliğinin sorumlu olduğunu ortaya koymuştu.
Güncel veriler başarı şansını artıracak
Nature’da yayınlanan makalenin yazarları, davalarda avukatların bu tür belgeleri mahkemeye sunması durumunda başarı şanslarının artacağı görüşünde.
Araştırmanın başyazarı, Oxford Üniversitesi‘nden doktora öğrencisi Rupert Stuart-Smith “Bu kanıtlar kullanılırsa başarı ihtimali artar, tazminat alındığını gören daha fazla grup da dava açma yoluna gider” ifadelerini kullandı.
“Daha sık mahkemeye çıkmaya hazırlanmalılar”
BBC’ye konuşan çevre hukuku grubu ClientEarth‘ten Sophie Marjanac “Bu alandaki araştırmalar gelişirken fosil yakıt şirketlerinin yönetimlerindeki kişiler daha sık mahkemeye çıkmaya hazırlanmalı” dedi ve ekledi:
“Bu eğilim devam ettikçe mahkemelerin de atıf bilimcilerinin işlerini takip etmesi ve kararlarının bilimle uyumlu olduğundan emin olması gerekir.”
Perulu çiftçinin davası
Perulu çiftçi Saul Luciano Lliuya‘nın Alman enerji devi RWE’ye açtığı dava 2014’ten beri devam ediyor. Lliuya, ülkenin batısındaki Huaraz’da bulunan evinin bir dağ buzulunun erimesiyle sel tehdidiyle karşı karşıya kaldığını söylüyor.
Lliuya su akıntısının yönünü değiştirebilmek için binlerce dolar harcadığını fakat bunun bir işe yaramadığını söylüyor. RWE’nin küresel ısınmanın yüzde 0,5’inden sorumlu olduğunu öne süren Lliuya, bu nedenle 17 bin dolar tazminat istiyor.
Pek çok uzman davada elinin zayıf olduğunu düşünse de 2017’de bir Alman mahkemesi Lliuya’nın argümanının dayanaksız olmadığına karar kıldı.
Sigara şirketleriyle benzer
Oxford Üniversitesi’nden Stuart-Smith “Bu dava öncüllerinden çok daha ileri bir aşamaya ulaşmaya başardı ve şimdi mahkeme gerçekten iklim değişikliğinin bunun sorumlusu olup olmadığını soruyor. Davacılar bu sorunun yanıtını kanıtlarla mahkemeye sunabilir” diyor.
Araştırmacılar bu ilişkiyi sigara içmek ve akciğer kanseri arasındaki ilişkiye benzetiyor. Mahkemeler sigara şirketlerine karşı açılan davalarda bir süre sonra mevcut kanıtları kabul etmeye başladı ve şirketler devasa tazminatlar ödemek zorunda kaldı.
(TP)