Moderatörlüğünü Çocuklar için Adalet Çağrıcılarından oyuncu Mehmet Atak'ın yaptığı panele Habertürk'ten Balçiçek Pamir, Cumhuriyet gazetesinden Işıl Özgentürk, Milliyet Gazetesinden Mehveş Evin, Yeni Şafak'tan Ayşe Böhürler, Hürriyetten Ezgi Başaran, Taraf'tan Leyla İpekçi katıldı.
Pamir, "Beni asıl dehşete düşüren çocukların oradaki koşullarından dolayı ümitlerini kesmiş olmaları. Bu çocuklar, ailelerine 'Beni unut, boş ver, artık benden bir şey bekleme' diyorlar. Bu beni çok vuruyor" diye konuştu.
Siyasileri "ikiyüzlü" diye nitelendiren Pamir, "Eğer o çocuklara söyledikleri gibi sahip çıkmak istiyorlarsa hukuki süreç çoktan halledilirdi. Aslında hepsi bizim çocuklarımız. Daha bu algının farkında değiliz" dedi.
Çocukların "PKK'nın bir uzantısı olarak görülme problemiyle karşı karşıya kaldıklarını" ifade eden Başaran "Bunun bir çocuk meselesi olduğu, çocuk olduklarını kabul etmek gerekiyor. Türkiye'de bir duygu kataraktı bir vicdan eksikliği yaşandığını düşünüyorum" dedi.
Özgentürk de, Hakkâri'deki Sümbül dağının tepesindeki dolunaya değecek bir uçurtma yapmak isteyen Hakkârili bir çocuğun hikâyesini anlattı:
"Bu çocuğun hayali o dolunayla uçurtmayı buluşturmak. Kazandığı tüm paraları uçurtmanın ipi için harcıyor. O çocuklar o dağların ötesine geçip iş bulmak istiyor. Ne kadar ironiktir ki yüzlerini kapatarak taş atan çocuklar iki dakika sonra bir futbol topunun peşinde polis amcalarının peşinde top oynamaktır. Kendilerini mağdur aynı zamanda bir kahraman görme duygusundan hemen sıyrılmaları gerekir."
"Kaybedecek bir işi, okuduğu zaman bile kazanabileceği bir üniversite olmadığını bilen bir genç insanın nasıl mutlu olabilmesini sağlayabiliriz. Oradaki çocuk tabi ki PKK'ya gidecek. Çünkü PKK, aileye yardım ediyor. Bu kadar basit. Gençlere yönelik projeler üretilmeli."
Böhürler de, Doğu ve güneydoğu bölgelerinde yaşayan çocukların "PKK ve devletin uygulandığı şiddet arasına sıkıştırıldığını" belirterek, "Bu çocukların TMK ve çeşitli gerekçelerle devletin ezmesine izin verilmemeli, adil yargılanmalarına olanak sağlanmalı" dedi. Böhürler, çocuklar üzerinden "mağdurluğu bir kahramanlık haline getirmemek gerektiğini" ifade etti.
İpekçi de 'taş atan çocukları', "3. kuşak" şeklinde nitelendirerek, taş atmanın bu kuşak için bir "varoluş imkanı" sağladığı vurgusunu yaptı.
"Bu çocukların anne ve babaları JİTEM'den, bölgedeki şiddetten, koruculardan çok fazla etkilendi. 1990'lar boyunca biz bunları görmedik medya olarak. Televizyonların sayısı arttı ama bizim de aynı oranda körleştirildiğimiz yıllar oldu."
Evin de taş atan çocuklarla ilgili haberlerin kullanılmasında kimi zaman gazetecilerin sıkıntı yaşadıklarını belirtti. "Gazeteciler daha çok 'Orada güzel şeyler de oluyor' diye bir haberi kullanmaya aç."(BT)