İki ibadethane yetmeyince
1937de Keneset (Apollon) ve Zülfaris Sinagogları, Galata ve Beyoğlunun hızla artan Yahudi nüfusunun dini ihtiyaçlarına cevap veremez olmuştu. Özellikle Pesah, Roş, Aşana ve Kipur gibi büyük bayram günlerinde, muhtelif salonlar kiralanıyor ve o günlere özel izin alınarak geçici ibadethane olarak kullanılıyordu.
1937 (5697) Roş Aşana Bayramında, Galata Beyoğlu Cemaati Başkanı Marsel Frankonun gerekli izinleri zamanında almayı ihmal etmesi üzerine geçici ibadet salonlarının boşaltılması, yeni ve geniş bir sinagogun inşası zorunluluğunu gündeme getirdi.
En uygun yer olarak da, Refik Saydam Caddesinde Kazablanka Gazinosunun yanındaki ve Bağdatlı hayırsever Elia Kadoorienin satın alarak cemaate bağışladığı arsa öngörüldü.
Müzakereler ve girişimler devam ederken, artan gereksinimi ve baskıyı kısmen hafifletebilmek için Cemaat Başkanı Marsel Franko, Galata yöresindeki mevcut iki Yahudi ilkokulunu birleştirip Büyük Hendek Caddesi üzerindeki kız ilkokulunun sinagog olarak tadilini kararlaştırdı.
Tamirat dolayısıyla, okulun öğrenimini geçici olarak tatil ettiğini Milli Eğitim Müdürlüğüne de bildiren Franko, gerekli değişiklikleri tamamlayarak, sinagogu 26 Eylül 1938 (5699) tarihli Roş Aşana Bayramına yetiştirdi.
Yetkili makamların haklı ihtar ve tekdiri
Herkes Frankoyu kutlar ve takdir ederken, Milli Eğitim Müdürlüğü, okulun izinsiz olarak Sinagoga dönüştürüldüğü gerekçesiyle, Milli Eğitim Bakanlığına başvuruda bulundu.
Yetkili makamların haklı ihtar ve tekdiri ile karşılaşan cemaat yönetimine binayı okul olarak eski haline dönüştürmeleri için İstanbul Valisinin girişimi ile iki yıllık bir süre tanındı.
Cemaat yetkili kurullarının ve diğer görev arkadaşlarının kararı olmadan, tek başına tasarrufta bulunan Marsel Franko da istifa etmek zorunda kaldı.
Garpıroptan ehal; kahvehaneden sandalye
Ana bina, Lakerdacı sokaktaki girişten tekrar eğitime açılırken, sadece tören salonu Ehal olarak kullanılan bir gardırop ve Şişhane'deki Sarı Madam kahvesinden kiralanan iskemlelerle zaman zaman ibadete tahsis edilmeye başlandı.
Evlenme Kütüklerinden tespit edebildiğimiz bilgilere göre, 14 Mart 1948 (3 Veadar 5708) günü Avraam oğlu Yaakov Kohen Morel ile Yuda kızı Klara Alaluf burada evlenmişlerdir.
Dönemin Türk-Yahudi basınının, söz konusu salona artık bir isim verilmesi ısrarı karşısında Cemaat yönetimi 1948 yılı Pesah bayramının ilk günü, 24 Nisan 1948 (15 Nisan 5708), yeni kurulacak Sinagog'un isminin Neve Şalom olarak kararlaştırdığını ve bu adın şimdilik bu salon için kullanılabileceğini açıkladı.
Galata Cemaati Temmuz 1949'da salonun tamiri için bir ön karar alarak, bir inşaat komisyonu teşkil etti ve inşaat iznini aldı.
Proje ve inşaat süreci
İlk olarak dönemin ünlü İtalyan mimarı Denari'yi Beyoğlu'nda kendi adını taşıyan binadaki görkemli bürosunda ziyaret eden heyet üyeleri kendisinden bir proje talep ettiler. Denari, bir hafta gibi kısa bir sürede bir ön çalışma hazırlayarak komisyona sundu.
Bu sıralarda, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden mezun olmuş iki Yahudi genci, Elio Ventura ve Bernard Motola, böylesine anlamlı bir yapının ancak hissedilerek meydana getirilebileceğini, kendilerine de bir fırsat verilmesi gerektiğini savundular. Yaşar Çikvaşvili işin Denari'ye verilerek bir an önce tamamlanmasını istiyordu. Ancak ısrarlar karşısında heyet bu iki gençten de bir proje teklifi almayı kabullendi.
Altı aylık titiz bir çalışma sonucu hazırladıkları projeyi, o güne kadar pek alışılmamış bir yöntemle, bir kokteyl düzenleyerek 18 adet büyük pano halinde yöneticilere sunan Ventura ve Motola, Yönetim Kurulunun derhal o anda verdiği bir kararla bu inşaatla görevlendirildiler.
Haziran 1991'de kendisiyle görüştüğümüzde Elio Ventura hala o günlerin heyecanı ile parlayan gözlerini uzaklara dikerek; İnşaatı almak için çetin bir mücadele gerekmişti, fakat bizim için asıl uğraş ancak başlıyordu. Hem Cemaatimizin ihtiyacı ve beklentisi bir mabedi inşa etmek, hem de zamana ve tekniğe karşı savaş vermek gerekiyordu" diye anlatıyordu hislerini:
"Her şeyi en ufak detaylarına kadar biz çiziyor, inşaatın başından belki sadece biraz uyumak için ayrılıyorduk. İlk önemli ve nazik sorun kupol (kubbe) oldu. Hem görkemli ve hafif, hem de yaklaşık 8 tonluk bir avizeyi taşıyabilecek kadar dayanıklı olmalı idi. Kupol hesabını ünlü Badin'e yaptırttık. Resimlerini çizdik, Yazıcı sokakta ünlü kartonpiyerci Garbi Usta'ya döktürdük. Bazı idarecilerin muhalefetlerine rağmen kupol pencerelerini, hava vantilasyonunu sağlayabilmek için bir açık bir kapalı düzende ön gördük. Sinagogun endirekt ışıklandırılmasını teminen tüm florasanları gizleyen bir dekor düzeni getirdik. Vitraylar Güzel Sanatlar Akademisinde çizildi, özel camları İngiltere'den ithal edildi. Fer forje kapısının bile resmini 1/1 ölçekle bizler çizdik. Kadınlar mahfelinin ve diğer ahşap bölümlerin tüm detaylarını yerli tahtadan imal ettirdik. Tüm mermer bölümler tamamen oniksten hazırlandı"
Etoile du Levant gazetesi 8 Eylül 1950 sayısında "Ce que sera dans trois mois le Temple Neve Chalom" yazısında inşaatın gidişi hakkında bilgi veriyor ve "İstanbul yahudilerinin bir kaç ay sonra kentin en güzel ve en büyük Sinagog'una kavuşacaklarını" müjdeliyordu.
"Uykusuz ve stres içinde geçen günlerimizde en büyük destekçimiz Mihail Çikvaşvili'nin cesareti ve fakat Albert Benardete'nin teşviki idi. Kendisi olmasa o işi nasıl bitirebilirdik!" diyor Ventura.
Aralık 1950'de parasızlık yüzünden bir an durma noktasına gelen inşaat komisyon üyelerinin iki yıllığına borç verdikleri ek 50 bin TL ile devam ettirildi.
Açılış 25 Mart 1951de
O gün için büyük miktar sayılan 300 bin Türk Lirasına mal olan Neve Şalom Sinagogu'nun açılışı için 25 Mart 1951 (17 Veadar 5711) Pazar sabahı görkemli bir tören düzenledi.
Cemaatin dini lideri ve müstakbel Hahambaşı Rafael Saban, Moşe Benhabib, Beth Din mensupları, Dr. S. Abrevaya ve diğer cemaat yöneticileri, tüm diğer İstanbul Sinagogları'nın hahamları, cemaat kurum yöneticileri, Türk Yahudi basını mensupları ve kalabalık bir dindaş topluluğunun hazır bulunduğu törene saat 10:30'da Hazan İzak Maçoro'nun okuduğu Baruh Aba duası ile başlandı.
İlk olarak söz alan Rafael Saban, sinagogun "Sadece dua edilen bir yer değil, fakat zengin ile fakirin, yaşlı ile gencin, cahil ile bilgenin samimi bir eşitlik ve kardeşlik havası içinde toplanıp birbirine karıştığı bir yer olmasını" diledi.
30 yıllık rüyanın gerçekleşmesi
Beyaz cübbeleri içinde sekiz Hahamın getirdiği Sefer Tora'ların Ehal'e yerleştirilmesinin heyecanından sonra söz alan Galata Beyoğlu Kasımpaşa Şişli Cemaati Başkanı Moiz Hayim bu inşaatın tamamlanması için gayret gösteren tüm gençlere teşekkür etti, Sinagog'un şimdilik sadece Cumartesi günleri açık tutulacağını ve zaman zaman haftalık vaazlar ve Maftirim konserleri düzenleneceğini belirterek Neve Şalom Sinagog'unu üç yıllık hizmetinin bir nişanesi olarak Rafael Saban'a emanet etti.
Neve Şalom'u "30 yıllık bir rüyanın gerçekleşmesi" olarak ifade eden danışman İzak Saban ise inşaatın bittiğini, ancak Sinagog'un henüz oturulacak sıralar dahil bir çok eksiği bulunduğunu belirtti. Teva'ya fırlayan İstanbul Milletvekili İsak Altabev, "imkanı olan her Yahudinin bu Sinagog'un tamamlanmasına ve cemaate layık bir düzeye gelmesine katkıda bulunması gerektiğini" ateşli ve heyecanlı sözlerle ifade ederek kendi ve eşi adına iki banko bağışladı.
On dakikadan kısa bir süre içinde 280 sıra bağışlanmıştı bile. Tören İsak Maçoro'nun okuduğu ilahilerle sona erdi.
Neve Şalom o günlerde Büyük Hendek Caddesi'ne cephesi olmayan, dar bir geçitten girilip çıkılabilen bir konumda idi. Öndeki binanın yıkılması ve cephenin açılabilmesi izni bir kaç yıl sonra alınabildi.
İnşaat 1960ta tamamlandı
Sinagog önünde bulunan ve 2 Şubat 1952de 40 bin Türk Lirasına satın alınan Avukat Reşat Atabinen'e ait 69 kapı nolu 57 metrekare alanlı 4 katlı bina, 1960da alınan izinle yıkılarak ön cephe inşaatı tamamlandı. Ses düzeni Mart 1953'te bitirilen Sinagog'un yeni cephe kapıları da 1960'ta tamamlanabildi.
İddia edilir ki, bugünkü Neve Şalom'un yerinde 15. yüzyılda İspanya'dan göç eden Sefaradların kurduğu Aragon Sinagogu bulunuyordu.
1986da 22 Yahudinin ölümü
Her yıl düğün ve Bar-Mitzva gibi neşeli, cenazeler gibi kederli törenlerin; birçok anlamlı kutlamanın birbirini izlediği Neve Şalom Sinagogu'nun, 40 yıllık tarihinin en önemli olayları arasında, 2 Mart 1953de Hahambaşı Rafael Saban ve 7 Aralık 1961de günü Hahambaşı David Aseo'nun is'ad törenleri ile 6 Eylül 1986 Cumartesi sabahı dini vecibelerini yerine getirmekte olan 22 Yahudinin ölümü ile sonuçlanan yabancı uyruklu terörist saldırısını belirtmek gerekir.
6 Eylül 1986 (2 İllul 5746) Cumartesi sabahı tam 9:17'de Neve Şalom Sinagogu'nu basan yabancı uyruklu teröristler dua etmekte olan cemaate bombalar ve makineli tüfeklerle saldırarak ateş açtılar. Ancak 2-3 dakika süren bu menfur saldırıda, ibadet etmekte olan 22 Yahudi hayatını kaybetti ve ikisi ağır yaralandı. Sadece bir tek kişi, Gabriel Şaul, mucize eseri kurtulabildi. İnsanlık dışı bu katliamı gerçekleştiren teröristler de ellerinde patlayan bombalarla parçalandılar.
Sinagog tamirde olduğu süre içinde dini törenler Şişli Sinagog'unda icra edildi. Saldırının ertesi günü için planlanan ve Şişli Sinagoguna alınan Mario Levy ile Süzet Beraha'nın düğününden tam 9 ay sonra, 7 Haziran 1987'de İzak Marcelli ile Perli Ojalvo'nun düğünü Neve Şalom'da yapıldı.
Neve Şalom Sinagogu 1 Mart 1992 Pazar günü öğleden sonra da iki teröristin bombalı saldırısına hedef oldu ise de önceden alınan önlemler sayesinde bir hasar meydana gelmediği gibi, suçlular da yakalandı.
Bu olaydan sadece üç gün önce Neve Şalom çok anlamlı bir törene sahne oldu. 500 yıl önce bağnaz yönetimlerce yurtlarından kovulan Sefarad Yahudilerinin torunları tarafından, Türk topraklarına kabul edilerek kendilerine kucak açılışının 500. yıldönümünde Türk ulusuna şükran duygularını ifade eden bir Şükran Duası okundu.
Devlet ve yerel yönetim temsilcileri ile yabancı misyon şeflerinin yanı sıra İstanbul Müftüsü Selahattin Kaya, Rum Ortodoks Patriği, Ermeni Katolik Patriği, Vatikan temsilcilerinin de yer aldığı ve kalabalık bir cemaat topluluğunun doldurduğu Sinagog'da bu satırların yazarı, yaptığı konuşmasında şöyle diyordu:
"Tüm dünyanın özlediği evrensel ve kalıcı barış Türk ulusunun sevgi ve barış anlayışının yer yüzünde yaygınlaştırılması ile sağlanabilir. Hedefimiz geleneksel Türk insancıllığını tüm dünyaya duyurmaktır." (BB)