Nedim Şener'in "Kırmızı Cuma" kitabında, Dink ailesinin avukatlarından Fethiye Çetin'in mahkemeye verdiği bir dilekçeye de yer veriliyor. Çetin dilekçesinde Hrant Dink'in öldürülmeden önce tehdit edilip edilmediğini araştırılmasını talep ediyor. İstanbul Terörle Mücadele Şubesi, 17 Haziran 2008 günü Dink'in avukatı Fethiye Çetin'in ifadesine başvuruyor. Çetin ifadesinde şunları anlatıyor:
"Ben Hrant Dink'in 2004 yılı Şubat ayından itibaren hukuki danışmanlığını yapmaktayım. Bu tarihten başlayarak Hrant Dink'in gerek telefonla gerekse bilgisayar ortamında e-mail ortamında, gerekse AGOS gazetesi önüne gelerek gösteri yapan gruplarca birçok kez tehdit edildiğini biliyorum. Kendisi bana bu yollarla tehdit edildiğini defalarca söyledi, bu tehditlerden sadece birini savcılığa bildirmem için bana iletti. Çünkü bu tehdit mektup yolu ile gelmişti.
Kendisine ve oğlu ile AGOS gazetesi çalışanı Serkis Seropyan'a yönelikti. Bu nedenle ailesine yönelik olduğundan ayrıca bu tehdit mektubunda tehdit eden şahsın kimliği ile acık adresi yazılı olduğundan savcılık kanalı ile resmi işlemlere yapılmasını benden talep etti. Ben de 2005 yılı içerisinde gelen ve ekte fotokopisi mevcut tehdit mektubuyla ilgili resmi müracaatımızı yaptım. Konuya ilişkin dilekçemiz İstanbul 14. Ağır Ceza mahkemesi dosyasında mevcuttur.
Diğer tehditlerle ilgili olarak ise genellikle tehdit edenlerin kimliklerinin ve adreslerinin belli olmamasından dolayı müracaatta bulunmamı istemedi. Hrant Dink'in öldürülmeden önce kendi kullanmış olduğu bilgisayarına internet yoluyla birçok kez tehdit içerikli e-mailler geldiğini ancak bunların muhafaza etmediğini, öldürüldükten sonra bilgisayar hard diskinin Emniyet tarafından incelemek üzere alındığından teknik inceleme neticesinde bu bilgilere ulaşılabileceğini düşünüyorum.
Ayrıca değişik internet sitelerinde Hrant Dink hakkında tehdit mesajlarının bulunduğunu kendisinin bildiğini ve kendisine ait cep telefonu ile gazetenin sabit telefonuna tehdit telefonları geldiğini ve bu tehditlerle ilgili herhangi bir kayıt altına almadığını ve Cumhuriyet Savcılığı'na da müracaatta bulunmadığını bana söylemişti." (EÖ)