Festival'in ikinci bölümü ise Kadın ve İdeoloji. Bir ülke: Almanya. İdeolojinin kadın bakış açısıyla sinemaya yansımasına Almanya özelinde tanık olacağız. 1930'lardan günümüze üç dönemde Almanya'dan dünyaya çok önemli yönetmenlerin gözlerinden bakma fırsatı bulacağız.1930'lardan Hitler'in yönetmeni olarak bilinen Leni Riefenstahl'la tanışacağız. Riefenstahl, bugünlerde 100. yaşını 48 yıl ardından gerçekleştirdiği bir belgeseliyle kutlamaya hazırlanıyor. Bir asırlık hayatı boyunca yaptıkları, yaşadıkları, sebep oldukları ve maruz kaldıkları ile Riefenstahl 20. yüzyılın en sıradışı kadını ünvanını hak ediyor. Bir sinema dahisi mi? Hitlerin propagandacısı mı? Göreceğiz.
1970'ler Almanya'nın savaştan sonra yaşadığı çok başka bir dönem. Bu dönemde doğup gelişen yeni Alman sinemasının en önemli yönetmenlerinde biri Margarethe von Trotta 5 filmiyle festivalde. Almanya'nın bugününden ise ise 4 farklı yönetmenden 4 film var. Bu 4 film Almanya'da kadın yönetmenlerin bugün nelere kafa yorduklarını özetler nitelikte.
Festival'in Feminist Sinema Tarihi bölümünde ise 1882-1942 yılları arasında yaşamış olan Fransız avangart sinemasının önemli yönetmenlerinden biri Germaine Dulac var.. Sinema tarihindeki ilk feminist film ve ilk gerçeküstücü filmi gerçekleştiren Dulac 6 filmiyle Türkiye izleyicisiyle ilk defa buluşacak.
Toplu Gösteri bölümüne Meksikalı bir yönetmen, Busi Cortes yer alacak. 2 uzun 5 kısa filmiylefestivale konuk olan Cortes, filmlerinin öncesinde söyleşiler gerçekleştirecek.
Her Biri Ayrı Renk bölümünde 2000-2001 yaşımı 12 film yer alacak. Kısa Olmazsa Olmaz bölümünde 4 ayrı başlık altında 54 film izleyebileceğiz. Kısa Film Öyküsü Yarışması'na 42 öykü ulaştı. Bunlardan 16 öykünün yazarı Işıl Özgentürk'ün yönetmenliğini yaptığı 3 günlük "Senaryo Yazarlığı" atölye çalışmasına katılmaya hak kazandılar.
Panel'de Televizyon Dizilerinde Değişen Kadın Rolleri tartışılacak. Bu yeni karakterler hangi ihtiyaçla hayatımıza girdi? TV'de ki bu değişim/gelişim gerçek hayatta neleri etkiledi? Kimler yazıyor bu dizileri? Kimler yönetiyor? Oynayanlar ne hissediyor, etkileniyorlar mı? Bu dizileri kim, ne için seyrediyor? İşte tüm bu sorulara söyleşide cevap bulunacak.Yeditepe İstanbul, Şehnaz Tango, Şaşıfelek Çıkmazı, Üzgünüm Leyla, İkinci Bahar, Çatısız Kadınlar... Senaristleri, yönetmenleri, oyuncuları,orada olacaklar.
Leni Riefenstahl ve Margarethe von Trotta
Festivalin en ilginç bölümü kuşkusuz, Kadın ve İdioloji bölümü... Dansçı, oyuncu, sinema yönetmeni, fotoğraçı, dansçı Leni Riefenstahl, dünyanın bugüne kadar belki de üzerinde en çok tartışılan yönetmeni. Bir dönem yaptığı belgesellerle göklere çıkarıldı, sonra yine aynı belgeseller yüzünden savaş suçlusu olarak yargılandı. Nazi ve propagandacı olmakla suçlandı, faşist estetiğin tanımı Leni Riefenstahl üzerinden yeniden yapıldı. Üç belgeselini ve bir filmini ilk olarak izleme fırsatını bulacağız. Hayranlık duyduğu Führer'le Baltık denizi kıyısında ayarlanan bir buluşmada tanışan ve Hitler'in kendisine açtığı kapıdan içeri girmekte tereddüt etmeyen Riefenstahl, bu andan itibaren başlayan işbirliğini, Nuremberg üçlemesi olarak bilinen filmlerin çekilmesi ile devam ettirdi. Bu filmler İnancın Zaferi, İradenin Zaferi ve Özgürlük Günü: Ordumuz adlarını taşıyan Nasyonal Sosyalist Parti'nin propaganda filmleri oldular. Riefenstahl savaşın bittikten sonra bir kez daha bir savaş filmi çekmemeye karar verdi. Dünyanın her yerinden kendisine gelen tüm savaş filmi tekliflerini reddetti. Olympia'dan sonra artık sadece sanatsal perspektifler sunabilecek maddi imkanları vardı. Hitler'le birlik olmadığını, onu doğru bulmadığını halka göstermek için yeniden doğaya döndü. Ova bir halk hikayesiydi. Kutsal dağ yaşamı, vadideki karanlık gecelerde yansıyordu ve filmin başrolünde Riefenstahl'ın kendisi vardı.
MargaretheVon Trotta ise, filmleriyle dünyanın en önemli feminist yönetmenlerinden biri oldu. Şu anda altmış yaşında ve kendine verilen bu sanı pekiştiren filmler çekmeyi hâlâ sürdürüyor. Bekleyiş filmiyle de tanıdığımız Yeni Alman Sineması'nın bu çok önemli kadın yönetmeni Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru da dahil olmak üzere beş filmiyle festivalde. Tanışmak ya da hasret gidermek isteyenlere...