*Fotoğraf: Tevfik Yılmaz ve evi / Hülya Çetinkaya
Tevfik Yılmaz ve ailesinin Sinop’un Ayancık ilçesinde yaşadığı ev, 29 Ekim 2005’te şiddetli bir yağmurun ardından gerçekleşen heyelan sonucunda yaklaşık 100 metre yer değiştirdi.
Olay sonucunda kimse fiziksel olarak zarar görmedi fakat Yılmaz’ın evi, hayvanları ve bahçesindeki meyveler bu değişiklikle komşu arsanın sınırları içine girmiş oldu. Olaydan sonra Yılmaz’ın arsası heyelan mıntıkası ilan edilince, arazisine yeniden bir ev inşa etmesi mümkün olmadı.
Arsa sahibinin izin vermesiyle Tevfik Yılmaz ve ailesi bugün hâlâ 100 metre aşağıya kayan evlerinde yaşayabiliyorlar fakat yarın ne olacağı belirsiz. Yılmaz, süreci ve yaşadıklarını bianet’e anlattı.
*Evin kaydığı alan (Alttan okla gösteriliyor)
Yılmaz’a göre, heyelanın gerçekleşmesinin sebebi yalnızca yağmur değil. Ona göre, bu durumda eski Ayancık Belediye Başkanı Mustafa Sarısoy döneminde, belediyenin çalışmaları sonucu patlayan su borularının zamanında onarılmamasının da etkili:
"Evin kaymasından üç buçuk yıl önce belediyenin yukarıda suyu patladı. Sarısoy zamanında yaptıramadık bunu bir türlü. Sonra evimin arkasında topraktan sular fışkırmaya başladı. ‘Buralarda dere var, olur böyle şeyler’ dediler. ‘Patlak yeri biliyorum, bana kepçe verin, düzelteyim’ dedim, onu da vermediler. Bir buçuk yıl uğraştık. Sonra kendimiz eşip bulduk patlak boruyu."
Yılmaz’a göre ikinci sebep de 2003'te Ayancık’ta yaşanan 4.3 büyüklüğündeki deprem. Yılmaz depremden sonra evinin bulunduğu çevrede büyük yarıklar meydana geldiğini söylüyor. Bu konuda yerel yönetimlere başvursa da yine olumlu bir sonuç alamıyor:
"Yapılan tek çalışma yarıkların içinin toprakla doldurulmasıydı. O sırada bu alan çatladı. Belediyeye, kaymakama, valiye bayındırlığa, afet bölge müdürlüğüne gittik, şikayette bulunduk. Hayatımız tehlikede dedik. ‘Burası dere yatağı, olabilir böyle şeyler, zaten Karadeniz’de sağlam neresi var?’ dediler. Sonra da bir yağmurla evimiz kaydı."
O gece ne oldu?
Yılmaz, evin yer değiştirdiği gece yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Biz evdeyken oldu her şey, fark etmedik bile. Kadir gecesi 21:15'te birdenbire yandaki evler sallanmaya başlamış. Komşular deprem oluyor zannetmiş. Bizde bir şey yok, ışığımız yanıyor, evde sallantı yok. Işıklar kesildi sonra büyük bir çatırtı oldu.
"Yıldırım düşer gibi ya da ne bileyim mayın fabrikası patlaması gibi. Gök çarpması zannettik. Akşam balkonda çay içtikten sonra bardaklar, çaydanlık filan balkonun kenarında kalmış. Onlar bile yere düşmedi. Çiçek saksıları vardı, onlar da düşmedi. Biz evin kaydığını hiç fark etmedik.
"Millet el fenerleriyle koşuyor, bana 'Korkma, bir şey yok. Yeniden yaparız, üzülme' diyorlar, sarılıyorlar. Ama bana göre bir şey olduğu yok zaten. Bir şey anlamıyorum. Evden çıkınca anladım durumu."
*Evin kaydığı alan (Üstten okla gösteriliyor)
"Kimse ölmediği için yardım etmediler"
Yılmaz, "O gece aklımı oynattım zannettiler katıla katıla gülüyorum diye. Ambulansla Sinop’a götürdüler" diyor.
Ertesi sabah evinin olduğu yere döndüğünde dönemin Sinop Valisi Zeki Şanal ve Türkeli Kaymakamı Süha Karaboran’ın da orada olduğunu ama yaşanan olayla ilgili kendisine yardım edemeyeceklerini bildirdiklerini söylüyor:
"Eğer birkaç insan ya da koyun ölseymiş bana devlet hak tanırmış. Kimse ölmediği için bize yardım etmediler. Zararımız yokmuş. O dönemki karakol komutanına, ‘Avukat için yardımcı olur musunuz?’ diye sordum. ‘Devletle uğraşılmaz’ dedi."
*Google Earth üzerinde evin kaydığı mesafenin gösterimi
Ev başkasının arsasında
Yılmaz, bir süre ev aradıktan sonra ilçede bir apartman dairesi kiraladığını ancak oğlunun sağlık sorunları nedeniyle geri dönmeye karar verdiklerini söylüyor. Yılmaz, Nisan 2006’da kayan evde oturabileceklerinde dair izin çıktığını aktarıyor ve anlatıyor:
"Ben 40 sene emek verdim, alnımın teriyle yaptırdım bu evi. Şimdi başkasının arsasındayız. Bu arsa tek bir kişinin değil üç kardeşin ortak yeri. Arsanın asıl sahipleri yeri almamıza razı gelmedi ama oturmamıza izin veriyorlar.
"Zaten alamayız, o kadar gücümüz de yok. Hiçbir şey zoruma gitmiyor da evimi yapacağım diye 40 sene emek verdim, yarı aç yarı susuz bu evi yaptım. Şimdi arsa sahibi istese evi yıkacaklar. Hakkı var."
Kanunlar ne diyor?Hukukçu Erbay Yucak, idari hukuk bakımından Yılmaz’ın 7269 sayılı kanundan yararlanması gerektiğini söylüyor: “Yılmaz’a konut tahsisi yapılması lazım. Bu süre içinde de ona yardımda bulunulmalı. Bu rutin bir uygulamadır. "Kayan ev idari yerleşim alanı sınırları içindeyse, ona yol, su, elektrik gibi kentsel hizmetler idare tarafından sağlanıyorsa, heyelan olmasına sebep olabilecek jeolojik riskler önceden alınmadığı için idare burada sorumludur. "Bu sorumluluğun devamında da o vatandaşın konut sorununun çözümü ve diğer yardımlardan yararlandırılması için idare üzerine düşeni yapmak zorunda.” |
(SO)