Asker.
12 Eylül Darbesi sonrası 24 Şubat 1981-1983 tarihleri arasında Ankara’dan gönderildiği Diyarbakır E Tipi Askeri Cezaevi'nde yüzbaşı rütbesiyle güvenlik amiri olarak görev yaptı.
Müdürlük yaptığı dönemi de kapsayan 1980-84 yılları arasında, Diyarbakır E Tipi Askeri Cezaevi'nde en az 34 mahpus öldü ya da öldürüldü. Mahpuslar arasında işkence nedeniyle sakat kalanlar oldu.
O dönem cezaevinde ölenler arasında PKK'nin kurucularından Kemal Pir ve Mehmet Hayri Durmuş, PKK Merkez Komite Üyesi Mazlum Doğan da vardı.
Cezaevi müdürlüğü süresince Kürt ve sosyalist mahpuslara zorla İstiklâl Marşı, Andımız ve Gençliğe Hitabe ezberlettiğine ve fiziksel işkencelerine dair sözlü tanıklıklar pek çok kitaba ve filme konu oldu. “Co” adındaki Alman çoban köpeği de işkencelerde “araç” olarak kullanıldı.
Kürt siyasetçilerden Ahmet Türk, Celal Paydaş, Mustafa Çakmak, Orhan Miroğlu, Selim Çürükkaya, Şükrü Gülmüş, Nurettin Yılmaz ve Gültan Kışanak gibi isimler, işkencelerine maruz kalan isimler arasında. Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Milletvekili Altan Tan, babası Bedii Tan’ın oruçlu iken önce dayak yediğini, ardından dışkı yedirilerek hastalandığını ve bu şekilde öldüğünü açıklamıştı.
Hakkında şikâyetler olmasına rağmen hiçbir soruşturma veya dava isteği kabul edilmedi.
Diyarbakır’daki görevinin bitişinin ardından İstanbul'a atandı. İstanbul 23. Piyade Tümeni'nde binbaşı rütbesiyle tabur komutanı olarak görev yaptı.
22 Ekim 1988 günü eşi ve çocuğu ile birlikte Ümraniye'nin Sarıgazi semtindeki askeri lojmanların önündeki duraktan halk otobüsüne bindi. Aynı duraktan otobüse binen iki kişiden biri, otobüs Kısıklı Meydanı'ndaki durağa geldiğinde “Laz Kemal’in (Kemal Pir) selamı var,” deyip ateş açtı.
Saat 21.00'de Cumhuriyet Gazetesi'ni arayan bir kişi, "Kısıklı'da cezalandırılan Esat Oktay Yıldıran, PKK tarafından öldürülmüştür,” dedi. (TY)