Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Huber Köşkü’nde medya temsilcileriyle biraraya geldi.
Bazı yayın organları için “Terör örgütü mensupları ile işbirliği içinde hukuku çiğnemenin, milli güvenliği tehdit eden eylemlere girişmenin bir müeyyidesi olacaktır” diyen Erdoğan, medyanın kendisinden ve hükümetten farklı düşünebileceğini belirterek “(…) Ama yerli ve milli olarak ülkemizin ve milletimizin menfaatinin olduğu yerde bana göre diğerleri teferruattır” dedi.
“Adalet Yürüyüşü”nü de 15 Temmuz darbe girişimine benzeten Erdoğan, “Sizin gibi 15 Temmuz’da da bunu yapanlar oldu. Sizin 15 Temmuz’dakilerden ne farkınız var” dedi ve ekledi:
“Sizler eğer kalkıp da ‘TEM’i veya E-5’i de işgal ederiz’ filan diyecek olursanız o zaman durum aynı 15 Temmuz’a dönüşür, ki ona da tabii müsaade etmek gibi bir lüksümüz asla yok.”
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
“FETÖ ile iş birliklerini sorgulamalılar”
“Hukuk önünde kimse dokunulmaz değildir. Kendi istedikleri kararlar çıkmadığında yargı kurumuna saldıranlar en büyük zararı bu ülkeye veriyorlar. FETÖ ile iş birliklerini sorgulamalıdırlar.
“Adalet yollarda değildir. Adliye binalarındadır. Rahmetli Demirel’in dediği gibi ‘Yollar yürüyerek aşınmaz.’ Bunu aşındıramazlar. Varsa bir haksızlık müracaat edeceğin yer belli.
"Yollarda yasal olarak yürümeniz hükümetimizin bir lütfudur. Siyasette sözü olanın bunu ifade edeceği yerde yol kenarları değil, Meclis kürsüsüdür.
“Mahkeme kararına itirazın da usulleri bellidir. Bunun dışında bir hareket tarzının, ne ülkeye ne millete ne de adaletin tecellisine bir katkısı olmayacaktır.
“Sizin 15 Temmuz’u yapanlardan ne farkınız var?”
“Sizin gibi 15 Temmuz’da da bunu yapanlar oldu. Sizin 15 Temmuz’dakilerden ne farkınız var? Onların elinde F-16 ‘lar vardı. Helikopter ile saldırıyorlardı, tanklarla, toplarla saldırıyorlardı. Sizler de şu anda yollarda yürüyüşleri yapıyorsunuz. Akşam da karavanlarda istirahat ediyorsunuz işte olay bu.
“Sizler eğer kalkıp da ‘TEM’i veya E-5’i de işgal ederiz’ filan diyecek olursanız o zaman durum aynı 15 Temmuz’a dönüşür, ki ona da tabii müsaade etmek gibi bir lüksümüz asla yok.
“Gazeteciliğin olmazsa olmazı…”
“Hakikatin en yalın haliyle okuyucuya ve izleyiciye aktarılması, bu mesleğin olmazsa olmazıdır. Zira tahrif edilen hakikat, hakikat olmaktan çıkar. Yanlı, tek taraflı, hatta kasıtlı bir haber, gerçek anlamda bir haber değildir.
“Maalesef bizler ülkemizde senelerce haber yerine özellikle de dezenformasyonla ağır bir propaganda bombardımanıyla hep karşı karşıya kaldık.
“Bilhassa medya dünyasının köşe başlarında bulunanlar, ellerindeki bütün gücü milletin sesini duyurmak için değil, demokrasinin gelişmesi için değil, özellikle de kendi ideallerini yansıtabilmek, bunu özellikle, ısrarla devam ettirebilmek amacıyla kullandılar.
“Milli güvenliği tehdit eden eylemlere girişmenin bir müeyyidesi olacaktır”
“Manşetini, kalemini, gazete sayfalarını, terör örgütünün emrine verenlerle, silah alıp dağa çıkan arasında bana göre fark yoktur.
“Terör örgütü mensupları ile işbirliği içinde hukuku çiğnemenin, milli güvenliği tehdit eden eylemlere girişmenin bir müeyyidesi olacaktır.
“Sizden ricam olacak…”
“Benim özellikle bir başka ricam da şudur, gerçekten sizler gerek hükümetimizle gerek şahsımla, ne konuşuyorsam, aynı şeyi konuşmak zorunda değilsiniz ama bir şeyi özellikle rica ediyorum o da şudur: Yerli ve milli olarak ülkemizin ve milletimizin menfaatinin olduğu yerde bana göre diğerleri teferruattır.
“İşte şu anda dağlarda olanlarla dağlara kaçırılanlar ve onların verdiği desteklerle ülkemizi karıştırmanın gayreti içinde olanlar, ekonomide ciddi bir sıçramanın işaretlerinin ortaya çıktığı bir dönemde bunun bize kazandıracağı hiçbir şey yoktur.” (EKN)
* Fotoğraf: Kayhan Özer - İstanbul / AA