Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen “Ankara Devlet Protokol İftarı” programında konuştu.
TIKLAYIN - ERDOĞAN'IN KORUMALARININ ABD'DE PROTESTOCULARA SALDIRISI OLAYINDA İKİ TUTUKLAMA
ABD’de, Türkiye Büyükelçiliği önündeki protestoculara saldıran koruma polisleri hakkında tutuklama kararı çıkarılmasına tepki gösteren Erdoğan, “Bu korumalar, beni korumayacaksa niçin bunları ben yanımda Amerika'ya götürüyorum? Amerika'nın Hans'ı ile George'u ile mi kendimi koruyacağım?” diye sordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan özetle şunları söyledi:
“Kıskanılan bir ülkeyiz, kıskanılan bir milletiz”
“Siyasi, sosyal, ekonomik fay hatlarımıza yönelik saldırıların bundan sonra da devam edeceği açıktır. Zira kıskanılan bir ülkeyiz, kıskanılan bir milletiz. Bu sebeple ülkemizin güvenlik konseptinde köklü bir değişikliğe gitmemiz şart olmuştur.
“Saldırıları kendi sınırlarımız ve mahremiyet alanlarımız içinde karşılamanın ağır maliyetini yeteri kadar ödedik. Bundan sonra sorunlara doğrudan kaynağında müdahale edecek, çözümleri orada arayacağız.
“Fırat Kalkanı Harekatı bu anlayışın ne kadar isabetli ve netice verici olduğunu bize göstermiştir.
“Türkiye'yi terör örgütleriyle kuşatmaya çalışanların oyunlarının ilk perdesini inşallah bozduk. Bu şimdi bir şeyi gösteriyor; bu millet demek ki isterse yapar. Öyleyse gecikme olmadan birçok şeyi yapmamız gerekiyor.
“Gecikirsek bunlar aleyhe tecelli eder, onun için gecikemeyiz. Adımları anında atmamız lazım. Şimdi bu oyunu tüm sınırlarımız boyunca işlemez hale getirmenin hazırlıklarını yapıyoruz.”
“Yasama, yürütme, yargı uyumunu kaybetmesin”
“Bugün parlamentoda bakıyorum ki bir parlamenter konuşma yapıyor, diyor ki 'Bu iktidar DEAŞ'ı [IŞİD] terör örgütü olarak ilan edememiştir.' El insaf. Şu anda DEAŞ'ın gerek Suriye'de gerek topraklarımızda bu kadar can kaybı vermesinin dünyada örneği var mı?
“Bunu tek başaran ülke Türkiye olmuştur, bu iktidar olmuştur. Her zaman, her yerde gerek şahsım gerek Başbakanımız, bütün bakanlarımız DEAŞ'ın nasıl bir terör örgütü olduğunu hep biz açıkladık, anlattık. Hala da anlatmaya devam ediyoruz.
“DEAŞ'a karşı bu mücadeleyi veren biziz ama onlarla kapı arkalarında koalisyon kuranları da biliyoruz.
“Bizim tek arzumuz var, yeter ki milletimizin desteğini kaybetmeyelim. Yeter ki yasama, yürütme ve yargı erkleri olarak uyumumuzu, dayanışmamızı ve hedeflerimize ulaşma kararlılığımızı koruyabilelim. Yeter ki eski hastalıkların bünyemize yeniden sirayet etmesine izin vermeyelim.
“Benzer bir şey Türkiye’de yapılmış olsa…”
“Amerika’dayım, PKK terör örgütü, FETÖ'cüler hep birlikte birleştiler, 40-50 metre mesafede şahsıma karşı orada gösteri yapıyorlar.
“Amerikan polisi hiçbir şey yapmıyor, dokunmuyor. Acaba benzer bir şey Türkiye'de yapılmış olsa tavır ne olur, düşünebiliyor musunuz?
“Hiçbir şey yapmadıkları gibi onlara karşı müdahalede bulunan oradaki bizim soydaşlarımız, vatandaşlarımızdan iki tanesini içeri almışlar dün. Böyle şey olabilir mi?
“Benim korumalarımdan 12 tanesi için tutuklama kararı çıkarmışlar. Bu nasıl bir yasadır, bu nasıl bir hukuktur? Bu korumalar, beni korumayacaksa niçin bunları ben yanımda Amerika'ya götürüyorum? Amerika'nın Hans'ı ile George'u ile mi kendimi koruyacağım?”
Ne olmuştu?
Saldırı, 16 Mayıs’ta, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç’ın konutunun önünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuta geldiği sırada yaşandı.
Saldırıda toplam dokuz kişi yaralandı.
Türkiye'nin Washington Büyükelçisi, saldırının ardından ABD Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı.
Washington polisi saldırı sırasında iki kişiyi gözaltına aldı, daha sonra serbest bırakıldılar
Daha önce de saldırmışlardı
Erdoğan’ın korumaları Şubat 2016’da Ekvador’da da protestocuları darp etmişti.
Ayrıca yine ABD’de 29 Mart 2016’da da protestocuların sesini “bağırarak” bastırmaya çalışmışlardı.
Aynı ziyarette, Erdoğan düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü'nde konuşma yaparken bina önündeki protestocular Cumhurbaşkanlığı korumalarının saldırısına uğramıştı. (AS)