Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ak Saray” ismiyle anılan Cumhurbaşkanlığı konutuyla ilgili açıklamalarda bulundu.
“Ak Saray”ın maliyetinin 500 milyon dolar civarında olduğunu söyleyen, "Kalitenin bir bedeli var" dedi; bu binada muhtarlar ve vatandaşlarla biraraya geleceğini söyledi. “Bizim amacımız, tıpkı ecdadımız gibi, ülkemize kalıcı bir eser bırakmak” diye konuştu.
Erdoğan, Bakanların ziyaretler ve görüşmeler için zaman kaybetmemesini istedikleri için Berlusconi’nin uçağını da satın aldıklarını anlattı.
Erdoğan “Cumhurbaşkanlığı Sarayıyla ilgili uluslararası medyanın hassasiyetini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu ise “Umursamıyorum” diye cevapladı.
Akif Beki’nin Hürriyet’teki haberine göre, Erdoğan’ın Türkmenistan ziyareti dönüşü uçakta gazecilere yaptığı açıklamadan satırbaşları şöyle:
“Bizim meselemiz, yeni Türkiye. Bir de tabii eski Türkiye meselesi var. Hatırlarsınız eski Türkiye’de buna benzer konular çok işlenirdi. Daha önce de söyledim rahmetli Özal, biliyorsunuz uçak aldığı zaman, Demirel’in ağır saldırılarına maruz kalmıştı. Ağır hakaretlerde bulunulmuştu. Tabii o zamanın cumhurbaşkanları, başbakanları dış ülkelere tarifeli uçaklarla gidebiliyordu. Yani ihtiyaçtan dolayı alınmıştı uçak. Rahmetlinin ardından Demirel o göreve geldi. Çok ağır laflarla eleştirdiği uçakları bizzat kendisi de kullanmaya başladı. Aslında bu bir samimiyet testiydi.
“Vakit nakittir”
“Biz göreve geldikten sonra, baktım ki bu uçakların biri Cumhurbaşkanlığında biri de Başbakanlıkta. Uçakların, ihtiyacı olanların kullanması esasıyla havuz yapılmasını önerdik. Kendileri (Ahmet Necdet Sezer) buna yanaşmadı. Ama bu sıkıntılı bir durumdu. Çünkü öyle anlar oluyordu ki, Dışişleri Bakanının veya bakanlarımızın bir yere gitmeleri gerekiyor ama uçak bulunamıyordu. Bu ihtiyaç üzerine bir uçak daha alalım dedik. Tam o sırada, Berlusconi’nin uçağının satışta olduğunu öğrendik, satın aldık.
"Türkiye’nin hamle üstüne hamle yaptığı bir dönemde, vakitin nakit olduğu apaçık ortadaydı. Öyle ülkeler var ki, 2 saatlik bir görüşme için tarifeli uçakla gidip gelmeniz size 2- 3 güne mal olabiliyordu. Halbuki yöneticilerin, bakanların zaman kaybetmeleri, ülke açısından ciddi bir kayıp. Zaman içerisinde, Türkiye’nin gelişimiyle doğru orantılı olarak bu husustaki ihtiyaç da arttı elbet. Yaklaşık 4 sene önce, bu ihtiyacı daha somut olarak hissetmeye başladık. Örneğin biz ABD gibi uzak ülkelere giderken bir yeya iki yerde yakıt ikmali için durmak zorunda kalıyorduk. Bu durum yaklaşık 2 saat kayba yol açıyordu. Bunları değerlendirmeye başladık. Diğer ülkeler gibi bizler de mola vermeden uçabilmeliydik. Sonuçta da bu uçağı almaya karar verdik. Ancak talihsizlikler nedeniyle epey zaman kaybedildi.”
“Başbakanlığım boynca resmi konutta oturmadım”
“Tüm donanımları dahil olmak üzere bize şu anki maliyeti 179 milyon dolar. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na ilişkin tartışmalar da uçak meselesinden farklı değil. Bu bina, ülkemiz için bir ihtiyaçtı. O nedenle yapıldı. Yabancı konukları karşılama törenlerini, caddeyi trafiğe kapatmak suretiyle sokakta yapmak durumunda kalıyorduk. Hem kapalı alanda tören yapma şansımız olacak, hem de açık alanda.
“Ben, 11 yıllık Başbakanlığım boyunca resmi konutta oturmamış bir insanım. Tabii medyanın bir kesimi işin bu yönünü pek görmek istemiyor. Keçiören’de bir apartman dairesinde oturdum. Ankara’da Abdullah Bey’in oturduğu konuta taşınmam, Cumhurbaşkanı seçildikten sonradır. Beştepe’deki projede konut da olacak.”
Cami ve saray halka açık olacak
“Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı kapsamında, 2-3 bin kişilik bir kongre sarayı da olacak. Bu dışarıya da açık olacak. Orada büyük çaplı toplantılar yapma imkanımız olacak. Örneğin, muhtarlarla orada bir araya gelmeyi planlıyorum; kendilerini dönüşümlü olarak çağırma suretiyle bunu yapabilirim. Hakeza, tüm Türkiye’den kurayla belirlenecek vatandaşlarımızla da benzer bir toplantıyla biraraya gelmeyi düşünüyorum. Kongre merkezinin yanına bir cami de yapacağız. O bölgede ihtiyaç var çünkü. Tabii ki cami halka açık olacak.”
"Uluslararası basının bizim için kıymeti harbiyesi yok"
“Bizim amacımız, tıpkı ecdadımız gibi, ülkemize kalıcı bir eser bırakmak. Projeyle ilgili olarak ben nasıl bir şey istediğimizi söyledim. O da şuydu: Binanın dışında, Ankara’da da izlerini gördüğümüz Selçuklu mimarisi olmalı. İçeride Osmanlı’nın taban tavan arasındaki mesafedeki o rahatlık olmalı. Donanım olarak da modern teknolojinin kullanıldığı akıllı bir bina olmalı. Sağ olsun arkadaşlar, iyi bir iş çıkardılar. Malzeme noktasında da bütün hassasiyeti ortaya koydular. Kalitenin elbet bir bedeli de olur. Eğer burda bir suiistimal varsa, bunu inceleyecek merciler bellidir. Bu açıdan herhangi bir sıkıntımız yok. Maliyet konusunda 750-800 milyon dolar gibi rakamlardan bahsedenler var. Bu kesinlikle doğru değil. Maliyet 500 milyon dolar civarında.”
“(Cumhurbaşkanlığı Sarayıyla ilgili uluslararası medyanın hassasiyetini) Umursamıyorum. Bizim için herhangi bir kıymeti harbiyesi de yok. Biz kendi işimize bakarız. Büyük devletsek, büyük düşünmek durumundayız. Onlar ne derse desin, biz yolumuza devam edeceğiz.” (ÇT)