Fotoğraf: Mustafa Kamacı / AA
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile görüştü.
Video konferans yoluyla gerçekleştirilen görüşmeye, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Akif Çağatay Kılıç, AKP Sözcüsü Ömer Çelik, MİT Başkanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Zafer Çubukçu da katıldı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Türkiye-AB ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik hususların ele alındığı görüşmede, salgınla mücadelede atılacak ortak adımlar ve bölgesel meseleler değerlendirildi.
Erdoğan, görüşmede, 25-26 Mart'taki AB Zirvesi'nden somut çalışmaların önünü açacak bir netice beklediklerini belirterek, zirveye sunulacak raporun Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine yönelik önerileri objektif ve yapıcı bir bakış açısıyla yansıtacağına inandığını ifade etti.
İş birliğinin ilerletilmesi için tüm mekanizmaların işletilmesi ve üst düzey diyalog süreçlerinin yeniden başlatılması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, vize serbestisi, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve müzakere faslı açılması gibi unsurların yeniden düzenlenmesinin önemli olduğunu belirtti.
Erdoğan, Kıbrıs meselesinde “başarısızlığı kanıtlanmış modellerin” adadaki taraflara dikte edilmesi yerine gerçekçi ve yeni seçeneklerin tartışılması gerektiğini belirtirken, Doğu Akdeniz konulu uluslararası konferans düzenlenmesini teklif etti.
AB açıklaması
Michel ve von der Leyen'in ortak açıklamasında da 25-26 Mart'ta düzenlenecek AB Liderler Zirvesi öncesinde yapılan görüşmede, 10 Aralık 2020'deki AB zirvesinden sonraki durumun değerlendirildiği, ayrıca Doğu Akdeniz’deki durum, Kıbrıs müzakereleri ile Türkiye-AB ilişkilerinde gelinen noktanın ele alındığı belirtildi.
AB tarafının gerginliğin düşürülmesinin devamının önemine ve daha pozitif bir AB-Türkiye gündemi için güven tesisinin güçlendirilmesine işaret ettiği kaydedildi. (EKN)