* Fotoğraf: Hüseyin Aldemir
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Ankara Yenimahalle’de miting düzenledi.
Üç dönemdir Ankara Altındağ Belediye Başkanı olan Veysel Tiryaki’nin bu seçimlerde Yenimahalle’den AKP adayı olduğunu söyleyen Erdoğan, konuyu 8 Mart akşamı düzenlenmek istenen ama polis saldırısıyla dağıtılan 17. Feminist Gece Yürüyüşü’ne getirdi.
Mitinge katılanlara 17. Feminist Gece Yürüyüşü’ne dair görüntüler izleten Erdoğan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Saadet Partisi’ne hitaben “Siz bu ezan düşmanlarıyla berabersiniz” dedi.
Erdoğan’ın 17. Feminist Gece Yürüyüşü’ne ilişkin sözlerini bugüne kadarki Feminist Gece Yürüyüşleri'nin tamamının örgütlenmesinde de yer almış olan feminist avukat Meriç Eyüboğlu’yla konuştuk.
Avukat Eyüboğlu, “Biz Feminist Gece Yürüyüşü için toplandık. Amacımız hep beraber, dayanışma içinde yürüyüşümüzü gerçekleştirmekti. 8 Mart'ta biriktirdiğimiz tüm talepleri, itirazları görünür şekilde paylaşmaktı. Her şeyin başı-sonu bundan ibaret. Bunun dışındaki bütün iddialar, ithamlar bizim yürüyüşümüz dışında” dedi.
Erdoğan’ın sözleri özetle şöyleydi:
“Siz kimi aldatıyorsunuz?”
“Bayrağımızı yakanlar bunlar. Bu dörtlü çete bunlarla beraber mi? Ezanımıza tahammül edemeyenler bunlar.
“Utanmadan CHP'nin sözcüsü 'Onlar düdükleri polise karşı öttürdüler' diyor. Siz kimi aldatıyorsunuz? Bu milleti enayi mi zannediyorsunuz?
“Vali ‘İzin yok’ dedi”
“8 Mart günü İstanbul Valisi'ne izin alıp almadıklarını sordum, gösterinin izinsiz düzenlediği yanıtını aldım.
“Toplantı için izni yoktu. Meydana ve caddeye değişik yollardan girmek suretiyle işgal hareketi içine girdiler.
Konuyu Gezi’ye getirdi
“Şunu bilecekler artık, Türkiye hukuk devleti içerisinde halkının hukukunu korur. Ancak teröre yönelik adım atanlara göz açtırmaz. Bütün polisimizle askerimizle tepelerine bineriz.
“Bunlar Gezi’de bayraklarımızı yakmadılar mı? Esnafın camlarını çerçevelerini indirmediler mi? Otobüsleri, otomobilleri yakmadılar mı? Biz bunlara iyi yapıyorsunuz mu diyeceğiz?”
TIKLAYIN - Polis Feminist Gece Yürüyüşü'ne Gazla Saldırdı
Eyüboğlu: Anayasal hakkımız, 2911’e tabi değil, yasak yoktu
Feminist, aktivist ve avukat Meriç Eyüboğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Valilik izni yoktu” sözleriyle ilgili şunları söyledi:
“17 yıldır yaptığımız gibi, yürüyüşümüzün 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu çerçevesinde bir miting, bir eylem olmadığını bildiğimiz için herhangi bir idari başvuruda bulunmadık. Dolayısıyla İstanbul Valiliği ya da İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile de herhangi bir görüşme gerçekleştirmedik.
“Çünkü 25., 26., 34. maddeler çerçevesinde Anayasal hakkımızı kullanıyoruz. Ayrıca 2911 sayılı kanunun 4. maddesi gelenekselleşmiş yürüyüşlerin bu madde kapsamında olmadığını söyler.
“Dolayısıyla 17.'si düzenlenen Feminist Gece Yürüşü'nün gelenekselleşmiş olması itibariyle zaten bir başvuruya da ihtiyaç yok. Hele ki söz konusu 8 Mart’sa. 8 Mart 162 yıldır kutlanıyor. 162 yıldır kutlanan bir günün gelenekselleştiği tartışma götürmez.
“Kaldı ki bu Anayasal hak kullanımı. Herkes barışçıl olmak koşuluyla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapabilir. Anayasa'nın 34. maddesi bunu söylüyor. İfade özgürlüğünü düzenleyen 25 ve 26. maddeler de bunu olanaklı kılıyor.
“Bir nokta daha var. Mesela Onur Yürüyüşleri öncesinde İstanbul ve Ankara Valilikler’nini etkinliklerin yasaklandığına dair açıklama yaptıklarını biliyoruz. Bu yasaklar da haklı ve hukuki değildi ama şimdilik bunu bir kenara bırakıyorum. Nihayetinde iddia edildiği gibi "bir yasaklama" olsaydı pekala Onur Haftasında olduğu gibi kendi sayfalarından "yasak' ilanı yapar, keza bu içerikteki yazıları tebliğ ederlerdi. Bizim feminist mekanımız var. Yerimiz yurdumuz adresimiz belli.
“Ancak Taksim'e yaya girişlerinin önce engellenmeye giderek imkansızlaştırılmaya başlandığı öğleden sonra saatlerinde dahi Valilik'ten böyle bir açıklama gelmedi. Şimdi geriye donuk olumsuz gerekçe ve "suç" yaratma çabasının içine, belli ki bu konuda da girişilmiş.”
“Her şeyi aynı torbaya sokup tekleştiriyorlar”
Meriç Eyüboğlu, konunun 2013’teki Gezi eylemlerine getirilmesine ilişkin de şunları dile getirdi:
“Feminist Gece Yürüyüşü ile 2013'teki Gezi eylemlerinin arasında bir bağlantı yok. Feminist Gece Yürüyüşüne gelen tüm kadınlar için söylenebilir mi bilmiyorum ama biz, 17 yıldır bu yürüyüşü örgütleyen feministler tabii ki Gezi’de, feminist çadırdaydık. "Küfürle değil inatla diren" deyip, park civarındaki cinsiyetçi yazılamaları boyayan, kapatanlardık.
“Epeydir her şeyin aynı torba içine atılıp, tekleştirildiği ve aynılaştırıldığını görüyoruz.
“Feminist hareket de, toplumsal muhalefet bileşenleri arasında hiç kuskusuz. Belli ki artık feminist harekette aynı muameleye maruz kalacak.
“Dün ezanla başladı, bugün Gezi'ye getirildi, yarın da herhalde faiz lobisiyle bağlantılı söylemler içinde feminist hareket de yer alacak.
“Gezi de de başka herhangi bir zamanda da, şimdiye kadar yaptığımız feminist eylemlerde de herhangi bir yeri yakmadık, yıkmadık. Hiç kimse durduk yerde bir yerleri yakıp yıkmaz zaten. Bu ithamların doğru olmadığını söylemeyi bile zul kabul ediyorum.
“Eylemlerimizin doğasında gürültü patırtı var”
Eyüboğlu’na son olarak “Ezanı ıslıkladılar” söylemini soruyoruz:
“Biz çoğulcu yapıya sahibiz. Aramızda inançlılar olduğu gibi inançsız onca kadın da var. Farklı dinlere inanan kadınlar da var. Bu suçlamalar karşısında kaygıya sadece bu nedenle düştüm. Eyleme katılan kadınlar nasıl yaşamıştı ve bu suni gündem çoğulculuğumuza halel getirir miydi? Gördük ki, gördüm ki bu gereksiz bir soruymuş.
“Her zaman gerçekleştirdiğimiz Feminist Gece Yürüyüşü için o gece İstiklal Caddesi keyfi olarak kapatılmıştı.
“Polis barikatlarına ve polisin tutumuna ve yürüyemememize yönelik elbette bir tepki vardı. Dolayısıyla polise karşı düdüklerle, ıslıklarla, diğer ses çıkartan aletlerle, çığlıklarla, müzik enstrümanlarıyla yapılan protestolar söz konusuydu. Ancak bu eksik.
“Bizim eylemlerimizin formatında her zaman isyan, itiraz, ses çıkarma, susmama vardır. Patriyarkal sisteme isyan, erkeklere de 'erk'ekliğe de, emeğimize, bedenimize, kimliğimize karışanlara, el koymaya çalışanlara da isyan. "Kutsal aile" masalını dayatan, erkek şiddetiyle mücadeleyi odağına almayan hükümet politikalarına itiraz...
“Bu yılın teması da 'bu bir feminist isyan’dı. Dolayısıyla zaten ses çıkarma, eylemimizin doğasına özgü bir durum ve o geceye de özgü değil.
“Eylem esnasında gayet coşkulu, inatçı ve gürültücüydük elbette. Tek gündemimiz de kendimizdik. Açıkçası ezan gibi bir gündemimiz de yoktu. Yani ezan okunurken binlerce kadına tokattan, tekmeye, kimyasal gazdan kalkanlarla vurmaya, nefes alamayacak kadar sıkıştırmaya kadar türlü şiddet uygulayan polislerden bir farkımız yoktu.
“Günlerdir aklımıza gelmeyen, gündemimizde olmayan bir hususu ısıtıp ısıtıp önümüze getiriyorlar.
“Pek çoklarının seçim gündemi olarak açıkladığı, kadın düşmanlığını daha da yükselten bu gündemin, söylemlerin içerdikleri öfkeyi görüyoruz.
“Maraş katliamı benzetmeleriyle verilen toplumsal mesajın ne anlama geldiğini elbette biliyoruz. Tüm bunlara rağmen feminist mücadeleden de, 8 Mart’tan da, başka zamanlarda da itiraz ve isyanımızı sokaklara taşımaya devam etmekten de, bazı çevreleri ve belki toplumun çoğunluğunu ‘rahatsız’ eden ‘ayıp’ dövizlerimizden de vazgeçmeyeceğimizi herkes bilsin.
“Son olarak görüntüler her şeyi anlatıyor ama velev ki irili ufaklı gruplar halinde ve hatta bir bütün olarak hepimiz ıslıkladık, bu bize yönelik polis şiddetini, yürüyüşümüzün keyfi olarak engellenmesini, hakkımızın gasp edilmesini ortadan kaldırır mı? Hiçbir söylemin bunları görünmez kılmasını kabul etmiyoruz, izin vermiyoruz."
TIKLAYIN - Kadınlardan Erdoğan’a: Kimse Çarpıtmasın, İsyanımız Polis Barikatına
(EKN)