Binlerce suç duyurusu, yüzlerce gözaltı, onlarca tutuklama, sayısız dava…
Gezi direnişinin “adli” bilançosunu çıkarmak imkansıza yakın.
Polis şiddetine karşı yapılan suç duyuruları bir yıl geçmesine rağmen hala işleme konmazken, Gezi direnişine katılan, destek veren, sadece o sırada yoldan geçmekte olan, hatta kamyonundaki yükü “düdük” olan Zilelilere bile dava açıldı.
Birinci yılında, Gezi’nin öne çıkan davalarını derledik…
“Taksim meydanı havuzu”
İstanbul’daki bir Gezi davasında savcı, baret ve deniz gözlüğü taşıyan eylemcilerle ilgili “Havuza gitmediler ya” diyerek ceza istedi.
12 Haziran 2013’te yanlarında baret, deniz gözlüğü ve baret ile “yakalanan” 23 kişiye açılan davada, savcının isteğine rağmen duruşma bile yapılmadan karar çıktı.
İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Halil İbrahim Çelebi, “sanıkların eylemlerinde suç unsuru olmadığından” hepsinin beraatına karar verdi.
Duruşma yapılmamasının sebebini de “ilk bakışta suçsuz oldukları anlaşılıyor” diye açıkladı.
Denizli’de “demokrasi” kararı
Bazı hakimler de insanların karada deniz gözlüğü ile dolaşmasını makul buldu, Denizli'deki Gezi davası hakimi tüm sanıkları beraat ettirdi.
Kararın gerekçesinde demokrasi tanımı yaparak, "Valiliklerin protestoları engelleme biçiminin hukuk devleti ve demokrasi ile bağdaşmadığını" yazdı.
Kırklareli’ndeki doktorlara 35 dava birden
Neredeyse her ilde doktorlar “hastaları tedavi etmekle” suçlanırken, “rekor” Kırklareli Tabip Odası’nda kaldı.
Oda Başkanı Dr. Halil Muhacir, yönetim kurulu üyeleri Dr. Taner Pehlivan, Dr. Bahadır Tunçol ve oda çalışanı Süleyman Edesen hakkında “izinsiz gösteri yürüyüşüne katılmak” ve “düzenlemek” iddiasıyla 35 ayrı dava açıldı.
70 bin nüfuslu Kırklareli’nde toplam 1308 kişiye Gezi direnişine destek vermekten dava açıldı.
Son olarak 15 Mayıs’ta görülen duruşmayla, bu davalardan beraat edenlerin sayısı 288'e yükseldi.
“Camiye ayakkabıyla girmişler”
İstanbul Beşiktaş’taki Gezi direnişine katılan 255 kişiye tek dava açıldı.
Sanıkları arasında Dolmabahçe’deki Bezmialem Camii’ne sığınanların da olduğu davada, doktorlar “doktorluk üniformasıyla doktorluk yapmakla” suçlandı. Camiye sığınan yaralılar ise “camiyi kirletmekle…”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sık sık dillendirdiği “Camide bira içtiler” sözü ise iddianamenin suçlamaları arasına girmedi, savcı böyle bir şeyin varlığından bahsetmedi.
Savcı İsa Dalgıç’ın hazırladığı iddianameye göre, sanıkların tamamı 2911 Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten yargılanıyor. Yargılama, İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sürüyor.
Suç tarihleri ise şöyle: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 11, 13, 16, 17 Haziran ve 4 Ağustos.
“İlk üç gün iyiydi ama…”
İddianamede, Gezi direnişinin yasal eylem olarak başlayıp yasadışı hale dönüştüğü ileri sürüldü:
“Başlangıcında Taksim Dayanışma Platformu isimli oluşum ile bazı sivil toplum kuruluşları ve bu arada yasadışı örgütler tarafından eylemler düzenlenmeye başladığı, ancak bu eylemlerin ilerleyen süreçte hukuki hak arama yollarının dışına çıkarak yasa ve hukuk dışı nitelik kazanmaya, toplum huzurunu ve barışını olumsuz yönde etkilemeye başladığı…”
Deliller malum: Misket, sprey boyalar, deniz gözlükleri, gaz maskeleri, joker maske, atkılar, havlular, gazın etkisini azaltma amaçlı solüsyon, eldiven, dövizler, baret…
çArşı’ya hem baskın hem tutuklama
Gezi direnişinin ön saflarında yer alan çArşı grubu da gözaltı-ev araması-soruşturma üçgenine dahil edildi.
16 Haziran 2013’te 20 kişi, “çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak” suçlamasıyla gözaltına alındı, 19 Haziran’da çArşı grubunun kurucularından “Sarı Cem” lakaplı Cem Yakışkan ile yine çArşı grubundan olan Numan Bülent Ergenç ve Halil İbrahim Erol, İbrahim Halilullah, Güray Sözmen savcılık ifadelerinin ardından tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi.
Erol ve Halilullah evlerinde bulunan “gaz kapsülü” de delil gösterilerek tutuklandı, Erol bir süre sonra tahliye edildi.
Sorguda: POMA’yı açıklayınız
Savcılıkta çArşılılara POMA (Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı’na (TOMA) atfen, Polisiye Olaylara Müdahale Aracı) da soruldu:
“çArşı taraftar grubunun da arasında bulunduğu şahıslar tarafından İnönü stadının yıkımı için getirilen iş makinesinin yağmalandığı, sonrasında iş makinesinin polise taş, misket atan topluluğa kalkan olarak kullanıldığı, TOMA araçlarına zarar vermek ve sonrasında Başbakanlık ofisine girmek üzere bu araçların üzerlerine sürüldüğü, bu araçların geri çekilmesiyle ofisi basmak amacıyla toplumu yönlendirdiği sonrasında da aracın yolu keserek olası bir müdahaleyi engelemek üzere yol ortasında bırakıldığı ve yakıldığı anlaşılmıştır. Bu olaylar hakkında ilgi ve bilginiz nedir açıklayınız?”
Savcı “tutuklatmada” ısrarlı
Taksim Dayanışması üyesi 50 kişi, 8 Temmuz 2013’te gözaltına alınmıştı. Mimarlar Odası'ndan Mücella Yapıcı, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, EMEP Genel Başkanı Yardımcısı ve HDK'den Ender İmrek ile Haluk Ağabeyoğlu, EMO İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin'in evinde arama yapıldı.
Üç günlük gözaltı süresinin ardından savcılıkça ifadesi alınan 38 kişi serbest bırakıldı. 12 kişi Türk Ceza Kanunu'nun 220. maddesi uyarınca “suç örgütü kurmak”, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet ve "polise mukavemet" suçlamalarıyla mahkemeye sevk edildi.
38. Sulh Ceza Mahkemesi, 11 Temmuz saat 23:20'de verdiği kararla hepsinin serbest kalmasına karar verdi.
Savcı Nazmi Okumuş, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Taksim Dayanışması üyelerinin tutuklanması için itirazda bulundu.
İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi, Savcı Okumuş'un tutuklama isteğini bir kez daha reddetti.
Taksim Dayanışmasına “örgüt” arandı
Savcı Okumuş’un, beşi Taksim Dayanışması’ndan 26 kişi hakkında “örgüt kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla hazırladığı iddianame de 10 Şubat’ta mahkemece reddedildi.
Mahkemenin ret gerekçesinde “Şüphelilerin hangi kanundaki hangi suç veya suçları işlemek için örgüt kurdukları veya yönettikleri anlaşılmadığından, şüphelilerin savunmalarının alınabilmesi için iddianamede açıklanması gerekir” denildi.
İlk iddianame “Bu örgütü neden kurdular?” diyen mahkemeden döndü ancak savcı değişti, "örgüt" suçlaması aynı kaldı. İddianamede “örgüt gerekçesi” belirtilmezken 33. Asliye Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul etti.
Zileliler serbest, düdük adli emanette
Gazeteciler, doktorlar, siyasetçiler ve eylemciler gibi Taksim bölgesinden geçenler de polis şiddeti, gözaltı, soruşturma ve davalardan nasibini aldı.
Gezi direnişine katıldıkları iddia edilerek bindikleri kamyon kasasından gözaltına alınan Zilelilere “halkı isyana kışkırtmaktan” dava açıldı. Kamyondaki “düdük” gibi malzemelere de silah sayılarak el konuldu, adli emanete gönderildi.
Yine Savcı Okumuş’un hazırladığı iddianame, İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi’nde kabul edildi.
Beşiktaş’ta kamyonun içinde “yakalanan” Tokat Zileli 23 kişinin de aralarında olduğu 39 kişiye “silahlı direnişe katılmak ve halkı isyan için kışkırtmak suçlamasıyla” dava açıldı. (AS)
* Click here to read the article in English.