Yeni kürtaj düzenlemesinde sağlık personeline kürtaj yapmama hakkı tanınacağına dair haberleri değerlendiren tıp etiği uzmanı Dr. Muhtar Çokar, bunun dünyada çok tartışılan bir konu olduğunu söylerken, hekimin özerkliği gözetilirken toplum sağlığının da gözardı edilmemesi gerektiğini söylüyor.
Gebeliği sonlandırmaya yönelik hizmetlerin çok yaygın olmadığı Türkiye'de, sağlık personeline tanınacak bu hakkın kürtajın yasaklanmasıyla benzer sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor.
Kürtaj yasa taslağı neler getiriyor?
Hürriyet gazetesinin haberine göre Bakanlar Kurulu'na sunulan kürtaj yasa taslağından satırbaşları şöyle:
* Sağlık personeline kürtaj yapmama hakkı tanınacak.
* Anne ve baba adayına ikna çalışması yapılacak.
* Kürtajdan vazgeçmeleri için dört gün düşünmesi istenecek.
* Kürtajda 10 hafta sınırı korunacak, sınırı geçenin cezası artacak.
* İstek üzerine gebelik sonlandırılmadan önce anne adayı veya çiftlere bir heyet tarafından danışmanlık hizmeti verilecek.
* Nüfus planlaması kanunu ve tüzüğü kaldırılacak, bunun yerine Üreme Sağlığı Hizmetleri Kanunu çıkarılacak.
* Üreme sağlığı ile ilgili etkin bir danışma hattı oluşturulacak.
* "Ertesi gün hapları" ücretsiz verilecek.
"Kamu kurumundaki doktor 'ben yapmam' diyemez"
Çokar, hekimin hizmet vermeme özerkliğinin ancak hizmetin başka bir yerde verilmesinin garantilendiği koşullarda mümkün olabileceğine dikkat çekiyor. Devlet hastanelerinde çalışan doktorların, hizmet vermeme gibi bir seçeneğinin olmaması gerektiğini söylüyor.
"Tıp etiği alanında, doktorun bu alanda değerlerinin olduğu ve o değerleri nedeniyle zorlanmaması gerektiği konusunda azımsanmayacak bir eğilim var. Bunun haklı nedenleri de olabilir. Ancak hekimin özerkliği, hizmet alınmasının önünde bir engel haline gelirse toplum sağlığını tehdit etmeye başlar. Bu durumda da sağlık hizmeti alanların yararına karar vermek gerekir.
"Hizmetler yaygın olsa yani heryerde birkaç kuruluş tarafından verilen bir hizmet olursa ve insanların seçeneği olursa doktorların yapmama gibi bir hakkı gündeme gelir.
"Örneğin 50 bin nüfuslu bir ilçe, 30 tane kadın doğumcu, her köşe başında bu hizmeti sunan bir birim olursa burada hekimin özerkliği dahilinde olumlu cevap vermek mümkün.
"Ama tıp etiğinde üzerinde uzlaşılan nokta, doktor kamu kuruluşunda çalışıyorsa ve hizmet alacak kişinin başvurabileceği başka bir kuruluş yoksa 'yapmıyorum' demek gibi bir seçeneğinin olmaması gerektiği yönünde.
"Hekimin hizmet sunmama özerkliği ancak kendisine başvuran kişinin bu hizmeti alacağı başka bir yere ulaşmasını sağlaması koşuluyla mümkündür.
"Aksi takdirde kürtajın yasaklanmasıyla gündeme gelecek olumsuzluklar bu düzenlemeyle de gündeme gelecektir. Çünkü bu hizmet zaten her yerde çok yaygın olarak verilmiyor. Hekimlerin de bu hizmeti vermemesi doğrultusunda düzenleme söz konusu olursa, bu sefer insanlar hiç hizmete ulaşamadığından dolayı öngördüğümüz olumsuzlukları yaşama olasılıkları ortaya çıkacak."
"Danışmanlıkla iş olanağı gibi seçeneklerde sunulmalı"
Çokar, haberde bahsedilen danışmanlığın diğer ülkelerde de olduğunu ancak danışmanlık sürecinin kadına sadece kürtaj olmaması konusunda telkinden ibaret olmaması gerektiğini söylüyor.
"Bebeğini kendisi büyütebileceği bir iş olanağı oluşturmak gibi bir seçenek sunulacaksa kadının yararına olur. Ama hepsi danışmanlığının ucunda ne gibi seçenekler sunulacağına bağlı.
"Bir takım ülkelerde telefonla ve yüzyüze danışmanlık veriliyor. Ama bizim ülkemizde çok fazla seçenek yok. 'Doğurun, SHÇEK'e verebilirsiniz' mi denecek, bilmiyoruz."
Çokar "Anne ve baba adayına ikna çalışması yapılacak" maddesini ise şöyle yorumladı:
"Muhtemelen Sağlık Bakanlığı 'ikna' ifadesini kullanmamıştır. 'Düşünme süresi ve seçenekler sunulacaktır' gibi bir dil kullanıcaktır. Buna 'ikna' değil de 'yönlendirme' diyelim. Yasa taslağının tam metni yayınlanmadan bu konuda yorum yapamayız." (ÇT)