Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi 14 Ocak 2015’te Şırnak'ın Cizre ilçesinde özel harekatçı polislerin başından vurarak öldürdü 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın davasında faillerin korunduğunu söyledi.
İMC TV’ye konuşan Elçi sanıkların bizzat duruşma salonunda bulunması gerektiğini, hâkimlerin de sanıkların gözlerine, tavır ve davranışlarına bakarak gerçeği açığa çıkarmak zorunda olduklarını belirtti.
Elçi sanıkların doğrudan mahkeme önüne çıkarılmasının etkili kovuşturma ve adil yargılama ilkelerinin bir gereği olduğunu hatırlattı.
Ne olmuştu?
Kazanhan davasının ilk duruşmasına tutuksuz dört sanık polis gelmemiş, savunmalarını Mardin Adliyesi'nde SEGBİS (Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi) ile vermişlerdi.
Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya Ankara Elmadağ Cezaevi'nde bulunan ve tutuklu yargılanan sanık polis de aynı sistemle katıldı.
Avukatlar duruşma esnasında da SEGBİS üzerinden yapılan tutuklu savunmasına “ses anlaşılmıyor” diyerek itiraz etmiş, ancak itiraz reddedilmişti.
Duruşmada 20 baro ve yüzlerce avukat hazır bulundu.
7-8 Mayıs’taki duruşma öncesi Tahir Elçi basına yaptığı açıklamada, olayın başında delillerin karartıldığını, “kamu görevlilerinin kolektif bir biçimde ve işbirliği içinde delilleri ortadan kaldırmaya çalıştıklarını” hatırlatarak adil ve etkili bir yargılama beklentilerini açıklamıştı. (YY)
Ne olmuştu? |
Nihat Kazanhan'ın öldürülmesinde polisler sorumlu tutulunca, Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, olay günü görev yapan Mardin Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube'sinde görevli polis memuru H.V. şüpheli olarak gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Olayla ilgili Cizre Cumhuriyet Savcısı ve Cizre Sulh Ceza Mahkemesi'ne ifade veren H.V. şunları anlatmıştı: "Olay günü arkadaşlarım U.İ., O.Ç. ve M.N.G. ile birlikte Hayati Bilgin Karakolu'ndaki görevimize başladık. O.Ç. araçta bulunan sabit silahı kullanmakla, U.İ. cobra isimli aracın şoförü ve unsur amiri olarak, ben ve M.N.G unsur personeli olarak görevliydik. Göreve giderken Mardin Özel Harekat Müdürlüğünce tarafıma zimmetlenen ancak ekipteki tüm arkadaşların kullanabileceği, ismini shotgun olarak bildiğim pompalı av tüfeğini ve 25 adet bu tüfeğe ait 12 kalibrelik av fişeğini yanıma aldım. Ayrıca yanımızda altında 37- 38 mm'lik gaz atmaya yarayan langher takılı sigsauer vardı. Ayrıca arkadaşlarım ile bende şahsi tabancalarımız vardı. Görev yerinde bir ara birkaç çocuk yanımıza geldi ve sohbet ettik. Daha sonra 10-15 kişilik çocuk grubu bize taraf taş atmaya başladı. Unsur amirimiz U.İ. bana ve M.N.G'ye çocukların bulunduğu tarafa aşırtmalı gaz atmamızı söyledi. M.N.G. aracın sol tarafındaydı. Benim başımda siyah bir bere vardı. M.N.G. çocukların üzerine aşırtmalı bir gaz attı. Bu atıştan sonra M.N.G aracın arka tarafına gelerek burada bulunan av tüfeğini aldı. Kendi silahını bıraktıktan sonra benim arka tarafımdan aracın ön sağ tarafına geçti. Ben de gözetlemek için M.N.G.'nin bulunduğu yere doğru geçtim. Çocukların bulunduğu yere aşırtmalı bir şekilde gaz attım. Daha sonra M.N.G. pompalı tüfeğiyle çocuklardan tarafa hedef gözetmeksizin 3- 4 el ateş etti. Ateş ettiği esnada M.N.G.'nin başında siyah bir bere vardı. Ateş etmesiyle birlikte yolun karşısında duran bir çocuk yere düştü. Çocuğun vurulduğunu ve M.N.G.'nin ateş ettiğini, ben ile birlikte U.İ. de net şekilde gördü. O.Ç. ise kameradan çocuğun net bir şekilde düştüğünü gördü. Çocuğun yere düştüğünü gören U.İ. aracın sol tarafından M.N.G'ye hitaben 'atma atma ne yaptın sen' dedi. Daha sonra çocuğun düştüğü yere iki kişi geldi. Birisi çocuğu kucağına alıp gitti. O sırada M.N.G. elindeki silahı araca bıraktı ve biz de karakola geri döndük. Ancak M.N.G.'nin karakola nasıl döndüğünü görmedim. Karakola döndükten sonra unsur amirimiz bizden sorumlu kişi ile görüştü. Bu görüşmeden sonra M.N.G. başına bir kar maskesi taktı ve ateş ettiği noktaya gitti. Buradan langher ile attığımız gaz kapsülleri ile kendisinin pompalı tüfek ile attığı boş gaz fişeklerini toplayıp getirdi ve karakolun içine bir yere gömdü." "Olaydan sonra amirler tarafından karakol bahçesine toplandık. Olayın detaylarını anlattıktan sonra benim üzerime zimmetli olan pompalı av tüfeği ve kalan fişekler diğer görevli arkadaşlara devredildi. 19 Ocak'ta görevimiz bittikten sonra Mardin'e döndük. Göreve geldikten sonra bana verilen av tüfeğini depodaki görevli arkadaşa teslim ettim. Sonuç itibariyle hem arkadaşımız M.N.G.'nin yanmaması, hem de ekipten herhangi bir arkadaşa zarar gelmemesi için bu ifadeyi verdim. Ben tutuklanınca her şey değişti. Çünkü biz bu dosyada kimsenin tutuklanmayacağını düşünüyorduk. Yapmadığım bir suç için cezaevindeydim. Bu nedenle ifademi değiştirdim ve tüm yönleriyle olayı size anlattım. Kesinlikle Nihat Kazanhan'ı ben öldürmedim. Nihat Kazanhan'ın ölümünden sorumlu kişi M.N.G.'dir. Olayı ilk günden beri bilip söylemediğim için pişmanım." H.V. bu ifade üzerine tahliye edildi. H.V.'nin ifadesinde Nihat Kazanhan'a ateş ederek öldürdüğünü öne sürdüğü özel harekat polisi M.N.G. ise Ankara'da tutuklandı. |