Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), 15 Haziran’da yayınladığı ‘2020 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın ardından DİSK-AR, bu araştırmayı referans alarak Türkiye’nin ekonomik anlamada geldiği noktayı kendi çalışmasıyla özetledi.
DİSK-AR, TÜİK’in araştırmasındaki verilerin 2019 referans aldığı için Covid-19 salgının etkilerini yansıtamadığını belirtti. Türkiye’de gelir eşitsizliğinin her geçen gün arttığını ortaya koydu.
DİSK-AR’a göre en zengin yüzde 10’luk grubun ortalama geliri en yoksul yüzde 10’luk grubunkinin 15 katı. Türkiye Avrupa ülkeleri içinde gelir eşitsizliğinin en fazla olduğu ülke ve kadınların geliri ortalama gelirin yüzde 17 altında
Ayrıca 23 milyon olan yoksul sayısına bir yılda 700 bin kişi daha eklendi. Türkiye yoksulluk oranı yüzde 29’a ulaştı. Rapordan detaylar şöyle:
“Zenginler ve yoksular arasındaki makas açılıyor”
“Türkiye’de hem toplumsal sınıflar arasında hem cinsiyete göre eşitsizlik artış eğilimini sürdürüyor. En zengin yüzde 10’luk grup ile en yoksul yüzde 10’luk grup arasındaki makas (P90/P10) açılmaya devam ediyor. 2010 yılında P90/P10 oranı 14,2 iken 2019 yılında 14,6 kata yükseldi. Böylece P90/P10 oranı son 10 yılın en yüksek düzeyine geldi.
En zengin yüzde 10'un ortalama gelirinin en yoksul yüzde 10'un gelirine oranı
“Gelir eşitsizliği ölçüm yöntemlerinden biri olan Gini katsayısı, bir ülkedeki gelir dağılımı konusunda önemli bir göstergedir. Türkiye’de Gini katsayısı artıyor. Gini katsayısı son bir yılda 0,395’ten 0,410’a artarak 2010 yılından beri en yüksek düzeye yükseldi.
Türkiye'de gelir dağılımı-gini katsayısı (2010-2019)
“Türkiye AB ülkelerine göre gelir eşitsizliğinin en fazla olduğu ülke”
“Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından yayımlanan verilere göre AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında Türkiye en yüksek Gini katsayısına sahip ülkedir. AB-27 üye ülke ortalamasında Gini katsayısı 0,302 düzeyindedir. Slovakya (0,228), Slovenya (0,239) ve Çekya (0,240) AB ülkeleri içerisinde gelir dağılımının en iyi olduğu üç ülkeyi oluşturmaktadır.
“Türkiye (0,410), Bulgaristan (0,408) ve Litvanya (0,354) ise gelir eşitsizliğinin en fazla olduğu üç ülkedir. Gelir dağılımı eşitsizliği konusunda Türkiye’den sonra en yüksek düzey Bulgaristan’dadır.
AB ülkelerinde ve Türkiye'de gini katsayısı (2019)
“İşveren gelirleri tüm gelirlerden daha hızlı artıyor”
“Türkiye’de hanehalkı fertlerinin esas işteki durumlarına göre gelirlerine bakıldığında işveren gelirlerinin çok daha hızlı arttığı görülmektedir. 2010 ve 2019 arası dönemde hanehalkı fertlerinin esas işlerinden elde ettiği gelir 14.159 TL’den 43.118 TL’ye yükseldi. Böylece ortalama hanehalkı fert geliri yüzde 304,5 oranında arttı. 2019 yılında ortalama hanehalkı harcanabilir fert geliri 3.593 TL olarak saptandı.
İşteki duruma göre Türkiye'de ortalama hanehalkı fert gelirleri (TL) (2010-2019)
“Ücretli çalışanların ortalama hanehalkı fert geliri 2010 ve 2019 yılı arasında yüzde 281,8 oranında artarak 14.904 TL’den 42.006 TL’ye (aylık 3.500 TL) yükseldi. Yevmiyelilerin ortalama fert geliri aynı dönemde
“5.420 TL’den 17.577 TL’ye ve kendi hesabına çalışanlarınki 10.980 TL’den 33.207 TL’ye yükseldi. Böylece 2010 ve 2019 arasında ortalama hanehalkı fert geliri yevmiyelilerde yüzde 324,3 ve kendi hesabına çalışanlarda yüzde 302,4 oranında artış gösterdi. İşverenlerin ortalama hanehalkı fert geliri ise 2010 ve 2019 yılları arasında yüzde 375 artışla 33.465 TL’den 125.698 TL’ye yükselmiştir
“Ücretli, yevmiyeli ve kendi hesabına çalışanların gelirleri 10 yılda yaklaşık 3 kat yükselmişken işverenlerinki 4 kata yakın arttı. Ancak “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması” ile saptanan gelirlerin beyana dayandığı ve işverenlerin gelir beyan etme konusunda daha sıkı davranarak daha az gelir beyan ettikleri dikkate alınmalıdır.
“Gelir dağılımında cinsiyet uçurumu”
“Ortalama hanehalkı fert gelirlerine cinsiyete göre bakıldığında kadınlar ve erkeklerin arasında ciddi farklar olduğu görülmektedir. 2010’da kadınların ortalama hanehalkı fert geliri ortalama fert gelirinden yüzde 19,8 daha azdı, erkeklerinki ise yüzde 31,2 daha fazlaydı. 2019 yılına gelindiğinde erkeklerin ortalama fert geliri toplam ortalama gelirin yüzde 27,4’ü üzerindeyken kadınlarınki halen ortalamanın yüzde 16,9 altındadır.
Kadın ve erkek gelirlerinin ortalama gelir oranı (Yüzde) (2010-2019)
“2010’da erkeklerin ortalama hanehalkı fert geliri kadınlarınkinden yüzde 31,2 oranında fazlaydı. Erkekler ve kadınların ortalama fert gelirleri 2016 yılına kadar yaklaşma eğilimi gösterse de bundan sonra hızla artarak yüzde 31,4’e yükseldi ve 2019 yılında da yüzde 27,4 olarak gerçekleşti.
Erkeklerin fert geliri kadınlarınkinden ne kadar fazla (Yüzde) (2010-2019)
“İşteki duruma göre erkek ve kadınların fert gelirleri arasındaki fark çok daha çarpıcı. 2019 yılında kendi hesabına çalışan erkekler kadınlardan yüzde 64 oranında fazla gelir elde ettiler. Bu oran yevmiyelilerde yüzde 84, işverenlerde yüzde 21 ve ücretlilerde yüzde 18 olarak hesaplandı
“Ücretli kadın ve erkekler arasındaki gelir uçurumu açılma eğilimine devam ediyor. 2010 yılında ücretli erkeklerin ortalama hanehalkı fert geliri kadınlarınkinden yüzde 14 fazla iken 2019 yılında yüzde 18’e yükseldi.
“Yoksul sayısı 24 milyona yaklaştı”
“Eşdeğer hanehalkı medyan fert gelirinin yüzde 70’i esas alındığında yoksul sayısının 23 milyon 704 bin ve yoksulluk oranının yüzde 29 olduğu görülmektedir. Böylece 2018’de 23 milyon 24 bin olan yoksul sayısı bir yılda yaklaşık 700 bin kişi artmış oldu. Aynı şekilde de yoksulluk oranı bir yılda yüzde 28,5’ten yüzde 29’a yükselmiş oldu.
“Ekonomik kriz bölüşüm göstergelerini kötüleştirdi”
“Gelir bölüşümü ve yoksulluk göstergelerinde 2019 yılında yaşanan ve TÜİK verilerine yansıyan kötüleşme 2018 Ağustos ayında başlayan ve 2019’da da etkileri devam eden ekonomik krizin sonuçları olarak okunabilir. Bu verilerin 2020 yılını, dolayısıyla pandemi nedeniyle yaşanan geçim sıkıntılarını yansıtmadığının altını tekrar çizmek gerekir. 2020 yılı gelir bölüşümü ve yoksulluk göstergelerinin daha da olumsuz olması sürpriz olmayacaktır
Öte yandan beyana dayalı olarak saptanan gelirlerde işverenlerin vergi kaygısı nedeniyle gelir beyan etmede daha isteksiz oldukları, buna karşın tevkifat yoluyla vergilendirilen işçilerin gelir beyanlarının ise daha gerçeğe yakın olduğu dikkate alınmalıdır. Bu durum gelirin fonksiyonel dağılımının açıklanandan daha da kötü olabileceğini göstermektedir.” (HA)