Göreve geldiği günden beri D.Ü. Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nin kapatılmasını isteyen ve kapanması için her türlü çabayı gösteren Rektör Fikri Can oruç sonunda derneğin eşyalarını dernek yöneticilerinden habersiz bina dışına attırdı.
1997'de kurulan DÜYDD öğrencilere burs, harç, okul malzemesi, giyim ve tedavi yardımı yapıyordu. Dernek, bünyesinde açılan kuaför salonu da hem ucuz hizmet sunuyor hem de derneğe katkı sağlıyordu.
as kani Mehpare Güzel söyle konuştu.
Rektör Canoruç göreve getirildiği günden beri derneğin kapatılması için baskı yapıyordu.
Rektörlük genel Sekreteri Çetin Aytekin, Rektör Yardımcısı Zülküf Gülsüm, Basın Danışmanı Zahit Kızgın ve Lojman İdare Amiri Behzat Taşer her gün beni telefonla arayarak derneği kapatmamı, Dicle Üniversitesi ismini kullanmamamı söylediler.
Neden böyle davrandıklarını sorduğumda ise "Rektör böyle istiyor" dediler.
Dernek boşaltılmadan kısa bir süre önce üniversitenin bütün bölümlerine bir yazı göndererek yoksul öğrencilerin isim listelerini istedim.
Bunlara burs verecektik. Bütün bölümlerden isim listesi geldi.
Diş Hekimliği fakültesi Dekanı Fatma Ata kol beni arayarak gönderdiklerini isim listesini geri istediler.
Gerekçe olarak da isimlerde değişiklik yapacaklarını söylediler. Ama bir türlü bu isim listeyi gelmedi.
Son olarak Fatma Atakol isim listesini vermeyeceklerini ve derneği tanımadıklarını söyledi.
Dişçilik bölümü¸ hariç diğer öğrencilere burs verdik.
Derneğin boşaltılmaması için defalarca Rektörle görüşmek için randevu talebinde bulundum.
Ama rektör bir türlü benimle görüşmek istemedi.
Bir süre sonra baskılardan ötürü¸ derneği bitişikte bulunan dernek kuaförüne taşıdık. Tabelayı da buraya astık.
Bu kez de kuaför salonunu boşaltmamı istediler.
Ben de yazılı olarak bir belge istedim. Bu kez bana bir yazı gönderdiler. Yazıda dernek kuaförünün ayni amaçla kullanılacağı için boşaltmamı istedileklerini belirtmişler.
Ben de tekrar bir yazı göndererek, malzemelere yazık olacağını rektörlüğün isterse malzemeleri derneğe azda olsa katkı sunmaları şartıyla verebileceğimi söyledim. Bunu da kabul etmediler. Tekrar bir yazı göndererek yeni bir yer buluncaya kadar süre vermelerini istedim. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra birileri beni arayarak derneğin eşyalarının dışarı atıldığını yağmur altında bulunduğunu söyledi. Hemen derneğin bulunduğu yere gittim eşyalar yağmur altındaydı ve bir çoğu kayıptı. Hemen karakola gittim ve olayı polislere anlattım ve bir kaç polisle birlikte derneğe geldik. Derneğin bütün lambaları açık bırakılmış, kapısı kirilmiş ve yasadışı bir şekilde tabelası yerinden sökülerek atılmıştı. Daha sonra tutanak için karakola gittik. Olayın ciddiyetini anlamış olacaklar ki Rektör Yardımcısı Ali Kelle karakola gelerek "şikayetçi olmaktan vaaz geçin sizi rektörle görüştüreceğiz. Bu seksiz bir şekilde hallederiz" dedi. Bende görüşebileceğimi söyledim. bir kaç gün sonra yine rektörlüğü arayarak randevu istedim fakat benimle görüşmek istemedi.
Bu olayın bu boyutlara gelmesine anlam veremiyorum. Sanırım rektörün esi derneğin kapatılması için baskı yapıyordu. Ben rektörün esine gelin derneğin basına siz geçin birlikte çalısalım, dernek çalışmaları aksamasın dedim. Ama bunu kabul etmedi. Dernek kapatılırsa bir çok öğrenci burstan mahrum kalacak. Rektör bireysel bir kinle ve nefretle derneğimizi kapatmak istiyor. Can oruç, önceki rektör Mehmet Özaydin'in esinin başkanlığında oluşturulan bu derneği kapatmak istiyor. Kamuoyunu bu konuda duyarlı olmaya ve bizimle dayanışma içerisine girmeye çağırıyorum. Dicle Üniversitem kimsenin babasının çiftliği değil.