Güzel bir yemek ya da nar gibi kızarmış gevrek, sıcacık bir simit. Evet, bir simit sizi ne kadar mutlu kılabilir bunu hiç düşündünüz mü? Lezzetlerin sizi nasıl da etkilediğinin farkına vardınız mı?
Yoğun geçen bir günün sonrası, sabah yatağınızdan kalktıktan sonra kendinizi öncelikle iyi şeyler hissettirmeye şartlayın. Şu zor günlerde; ekonomik krizin sizleri olumsuz olarak etkilediği dönemde bir kriz yiyeceği olarak düşünebilirsiniz simiti.
Evde ya da bırakın evi bir tarafa kendinizi dışarılara atın ve sahilin yolunu tutun. Deniz kıyısındaki çay bahçelerinden birinde boğaza karşı koltuğunuza sıkıştırdığınız gazeteler, tavşan kanı dediğimiz şöyle iyi demlenmiş bir bardak çay ve sabah simitinin insanın içini hoş eden sıcak kokusu hem iyi bir üçlü hem de sizi bir an sorunlardan uzaklaştıran nefis bir topluluk olarak değerlendiririsiniz değil mi?
Engin Akın; "Binlerce susam tanesi ile bezenmiş bronz renkli lezzet halkası" diye tanımlar simiti. Bence simitin en güzel tanımlanmış bir şeklidir bu ifade. Yalnız bu keyfi bozan ekmek ya da poğaça hamurundan yapılan simitleri tercih etmeyin. Edecekseniz o zaman susamlı ekmek ya da poğaça yiyin önerisinde bulunabilirim. (Ama ben yinede pekmeze batırıldıktan sonra susamlanan simitleri tercih ederim.)
Çayın demi, simitin nefaseti, boğazın sabahları yoğunlaşan rüzgarlı iyot kokusu, biraz da yanına yağlı beyaz peynir ve günlük gazeteler olmalı bir tatil sabahı veya herhangi bir sabah. Güne mutlu ve güzel başlamanın kaçınılmaz şeklidir diye düşünüyorum. Galiba haksız da sayılmam.
Tüm bunları yaptıktan sonra bir de sigara içme alışkanlığınız varsa değmeyin keyfinize. Güne iyi başlamak için basit gibi görünen fakat ne güzel bir neden. Hem ucuz hem de cazibeli bir tören.