Fotoğraf: HDP Basın
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Geçtiğimiz günlerde cezaevinde rahatsızlanan ve hastaneye sevk edilen HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, avukatı aracılığıyla Evrensel’den Meltem Akyol’un sorularını yanıtladı.
Hastalığının geç duyurulmasının kendi kararı olduğunu açıklayan Demirtaş “Zaman zaman göğsümdeki sancı nüksediyor, nefes alışverişimi zorluyor. Tetkikler devam ediyor. Henüz bir teşhis konulamadı. Sağlığım çok iyi değil maalesef. Bunca sorunun ve hasta tutsağın olduğu bir dönemde gerçekten de sağlık meselem gündem olsun istemedim” diye konuştu.
HDP’li belediyelere atanan kayyımlarla ilgili de konuşan Demirtaş “amaç tasfiye etmek, halkın iradesini, umudunu yıkmak” yorumunda bulundu.
Demirtaş’ın gündeme ilişkin değerlendirmeleri şu şekilde:
"Sağlığım çok iyi değil"
Çok geçmiş olsun, korkuttunuz... Nasılsınız, sağlık durumunuz nasıl?
Sağlığım çok iyi değil maalesef. Avukatlarım ve milletvekilleri konunun detaylarını açıkladılar. O günden bu yana yeni bir gelişme yok. Zaman zaman göğsümdeki sancı nüksediyor, nefes alışverişimi zorluyor. Tetkikler devam ediyor. Henüz bir teşhis konulamadı.
Yargı paketi çıktı, hakkınızda iki tahliye kararı, bir AİHM kararı var, ama hâlâ hapistesiniz...
Tüm halk faşizmin pervasız, ahlaksız, ağır saldırısı altındadır. Bizim sözde yargılamalarımız da bunun bir parçasıdır. AKP-MHP ortaklığının yargı içine çöreklenmiş ayağı tarafından rehin alınmış durumdayız. Binlerce siyasi tutsağın pozisyonu tam olarak budur. Bu nedenle kanun, usul, hukuk gibi tartışmalara girmenin bir anlamı yok. Esir kampı veya toplama kampı uygulamalarının 2000’li yıllar versiyonunu yaşıyoruz. Hangi esir kampında adalet, hakim, mahkeme, hukuk vardı ki bu dönemde olsun.
Biz de bunun farkında olarak elimizdeki her türlü imkanla direnmeye devam ediyoruz. Yargılama varmış gibi yapılan duruşmalarda da, hukukun tüm imkanlarıyla tarihe not düşmeye gayret ediyoruz. AKP-MHP’nin yargı reformu gibi sözüm ona adımları da faşizmi sürdürme niyetinden başka bir amaç taşımıyor.
"Muhalefeti ortadan kaldırmaya çalışıyorlar"
Seçimlerin hemen ardından belediyelere yeniden kayyumlar atanmaya başladı. Seçilmişler gözaltına alınıyor, tutuklanıyor... ‘Amaç Kürtleri sandıktan uzaklaştırmak’ değerlendirmesi yapılıyor, katılır mısınız?
Faşist cephe kendisinden bekleneni ve öngörüleni yapıyor. AKP’nin Bahçeli, Ağar, Perinçek tarafından desteklenmesinin şartı, Kürtlere ve diğer muhalefete yönelik içeride ve dışarıda kesintisiz bir savaş yürütmesidir. AKP tekçi rejimi de bunu büyük bir şevkle yapıyor zaten. Burada asıl amaç sandıktan uzaklaştırmak değil, topyekün tasfiye etmek, yok etmek, iradesini, umudunu, geleceğe dair hayallerini yıkmaktır. Sandığa ve sandık sonuçlarına yönelik müdahale bu amacın aşamalarından biri sadece. Topyekün ve çok yönlü, asimetrik bir saldırıyla muhalefeti ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla şunu bilmek lazım, kayyum olsa da olmasa da faşizm başka yol ve yöntemlerle saldırılarını sürdürecektir. Tekrar söylüyorum, tek yol faşizmin yıkılmasıdır.
"Erken seçim çağrısı doğruydu"
HDP, tüm bu süreci değerlendirdiği bir toplantı yaptı, sineyimilleti de tartıştı. Ve nihayetinde erken seçim çağrısı yaptı. Siz bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz ve bundan sonraki adım ne olmalı?
HDP erken seçim çağrısı yaptı ve bence ilk adım olarak bu doğruydu. Şimdi bunun devamını getirmek ve seçime nasıl, hangi ittifaklar ve hangi ilkelerle gidileceğini netleştirmek, bunun için asgari bir demokrasi programı ilan edip hayata geçinceye kadar faşizme karşı her yerde mücadeleyi örgütlemek gerekir. Yoksa HDP istedi diye erken seçim olmayacak. Ama halkın önüne somut bir program ve demokrasi blokunun ilanı ile çıkılıp konferanslar, mitingler, yürüyüşler ve yaratıcı sivil itaatsizlik eylemleriyle kitle desteği görünür kılınırsa (Ki çok fazla destek olacaktır) erken seçim çağrısı daha anlamlı hale gelir ve karşılık da bulur.
"Bu kadar bedeli boş yere mi ödüyoruz?"
‘Barış Pınarı’ adıyla Suriye’nin kuzeyine yapılan operasyonla yeniden yavaş ve milliyetçi yaklaşımların kışkırtıldığına tanık olduk. Barış ve kardeşlik, yani çözüm konusunda tabloyu nasıl görüyorsunuz, karamsar mı olmalıyız?
Faşizm son zamanlarını yaşıyor, bırakın da faşist iktidardan beslenen alçaklar sürüsü umutsuz olsun. Halkın umutsuz ya da karamsar olması için tek bir neden bile göremiyorum. Aksine karşımızda dibe vurmuş, çürümüş, yozlaşmış, halk desteğini daha şimdiden büyük oranda yitirmiş sefil bir iktidar varken korkmanın, karamsarlığın zamanı değil. Bu kadar bedeli boş yere mi ödüyoruz?
Bu faşizan uygulamalara teslim olunsaydı iktidarlarını yirmi yıl daha sürdürebilirlerdi. Ancak milyonlarla birlikte direndik ve faşizmi gerilettik. Artık önümüzdeki görev, ilk seçimde faşizmi tuzla buz ederek içinde HDP’nin de olduğu demokratik bir iktidarı iş başına taşımaktır.
"Partimle aramızda en küçük bir sorun ya da gerilim yok"
‘HDP’ ile sık sık gerilim yaşadığınıza ilişkin iddialar-tartışmalar var. Sağlık durumunuzdan geç haberdar olunması da yeniden bu yönde bir tartışma başlattı. Ne söylersiniz?
Sağlık durumumu dışarıya geç iletmek benim kararımdı. HDP’nin bu nedenle haberi olmadı. Bunca sorunun ve hasta tutsağın olduğu bir dönemde gerçekten de sağlık meselem gündem olsun istemedim. Bakın, daha bu hafta Urfa Cezaevinde 64 yaşındaki Emine Aslan Aydoğan, hasta bir tutsak yaşamını yitirdi. Emine anaya Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm halkımıza da baş sağlığı dileklerimi iletiyorum. Durum gerçekten çok ciddidir. Herkesin hasta tutsaklar sorununa ses vermesi, konuyu gündeme taşıması gerekir.
Haber vermemekle belki de eksik düşündüm. Yoksa partimle aramızda en küçük bir sorun ya da gerilim yok. Dışarıda arkadaşlarımız yoğun saldırılara rağmen koşturuyor, mücadele ediyorlar. Her HDP’liyi kutluyor, alınlarından öpüyorum. Direnmeye devam, mutlaka kazanacağız diyorum.
"Dışarıyı takip etmek kolay olmuyor"
Cezaevinde günleriniz nasıl geçiyor? Ne okuyor, ne yazıyorsunuz? Yeni kitaplar bekleyelim mi?
Ne bulsak okuyoruz. Yeni kitapları sürekli ediniyoruz. Bir roman yazmaya çalıştım, ocak ayında yayımlanır belki. Resim ve karikatür yapıyorum bol bol. Böyle işte. Geçiyor günler...
‘Ketıl’ ile haber alıyorduk sizden ancak son zamanlarda pek alamıyoruz, neden? Ketıl mı çalışmıyor?
Sonuçta burası hapishane, bazen sorunlar oluyor elbette. Dışarıyı takip etmek kolay olmuyor. Seçim döneminde avukatlar günde üç defa gelebiliyordu, şimdi o sıklıkta olamaz tabii ki. Ketılı rastgele çalıştırınca da “Su kaynatıyor.” Çok elzem olursa çalıştırırız yine de.
Ben ve Abdullah Zeydan arkadaşımız tüm dostlara selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz. (HA)