Haberin İngilizcesi için tıklayın
Doğu Karadeniz’in yaylalarını birbirine bağlayan ve yaşam savunucularının karşı çıktığı Yeşil Yol Projesi hakkında mahkeme durdurma kararı verdi.
"Kaçkarlar'ın ekolojik yapısını bozuyor"
Fırtına İnisiyatifi’nden yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Yeşil Yol’la ilgili 5 yıllık davalar maratonunun bu aşamasında mahkemeler, projenin ve yapılan yolların; Kaçkarların, Fırtına Vadisi’nin ekolojisini ciddi şekilde bozduğuna hükmetti. DOKAP’ın “yeşil yol projesi”nin yaylaların varlığını tehdit ettiği, hiçbir kamusal yararı olmadığı ve hukuka aykırılığı ilk defa, bu denli açık şekilde yargı kararlarıyla deklare edilmektedir.
“Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, “yeşil yol”a ait imar planlarının yürütmesini durdurdu: 2.000-3.000.mt. rakımda, Doğu karadeniz yaylalarını birbirine bağlayan yolların, yaylaların varlığını yok edeceğine karar verdi. Ve bu gerekçeyle “yeşil yol, yayla koridoru” olarak anılan projeye ait 1/100.000’lik Çevre Düzeni Plan kararlarını durdurdu. Bu karar sonucunda; Samsun’dan Artvin’e kadar 7 ili kapsayan -2.700 km’lik yeşil yol- proje tamamıyla durdurulmuş bulunmaktadır.
“Samsun Bölge İdare Mahkemeleri de, 2015’den bu yana süren ‘yeşil yol davalarına’ konu yolların (Ayder - Kavrun - Samistal yaylaları arası, Hazindağ - Samistal yaylaları arası ve Huser -Avusor yaylaları arası) iptaline karar verdi: Yolların, Kaçkarların ekolojik yapısını merasıyla, ormanıyla, dereleriyle büyük bir yıkıma uğrattığını; doğal sit alanı ve milli park olan bölgenin tehlike altında olduğuna hükmedildi.
“Bu süreçte 5 yıldır aralıksız süren yol inşaatları yaylaları/dağları parçaladı, mera alanlarını böldü, hayvancılığı hobi düzeyine indirdi. Yaylalarda da uygulanan imar barışı, buraları adeta kasabalara dönüştürdü: geleneksel, otantik mimari betona boğuldu, yoğun araç trafiğine ve kitlesel insan akışına maruz kaldı.
“Orman içinde açılan yollar doğal yaşlı ormanlarda ve yaban hayatında büyük yıkımlara yol açtı. Google haritalarıyla yapılan yollar, Fırtına ve Hala derelerini besleyen irili ufaklı yüzlerce ırmağın, su yollarının tükenmesine neden oldu…
“Daha hangi birini sayalım! Buraya sığdıramayacağımız nice kayıplarımızdan sonra yargı kararlarını zoraki bir tebessümle karşılıyoruz. Yüzlerce sayfalık bilirkişi raporları; Kaçkarlara, Fırtına vadisine bu surette müdahale edilmemesi gerektiğinin altını defalarca çizdi. Buna karşın, hakimler uzun süre bu tespitler yokmuşçasına karar alma süreçlerini uzattılar; yargılama kafkavari bir girdapta ilerledi. Nihayetinde adalet tanrıçasının gözleri açıldı.
‘İdare daha önce kamuyu yok saydı’
“Tüm bu süreçte, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere, Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Kaçkar Dağları Milli Park Müdürlüğü ve elbette Rize valiliği ile İl Özel idaresi vb. bilumum idari kurum/kuruluş, Fırtına’nın ekolojik hassasiyetini çok iyi bilmesine karşın, bölgenin yıkımı için ellerinden geleni artlarına koymadılar: İki yolu bulunan yaylalara üçüncü bir yol daha yapmak istediler; yaylalar adeta otobanlardaki kavşak alanlarına dönüştü. İdare, hiçbir kamu yararı gözetmeksizin -hatta kamuyu yok sayıp- toplumun müştereklerini, doğayı inşaatçılara sermaye olarak sundu.
“Bu fütursuzluğun dünyadaki sonuçları, bizi en son coronavirüs ile tanıştırdı. Doğaya düşmanca vaki bu saldırıların yanıtsız kalması, doğanın bir tepki göstermemesi beklenmez değildi. 15 yaşındaki bir genci okul grevine yönlendirip, yelkenliyle atlantiği geçmeye iten iklim değişikliği artık bilim-kurgu, fantezi bir roman değil.
"Hakikatli ve günbegün yaşadığımız hayatlarımızdır. Bir çoğumuzu evlere hapsedip, dünyanın belleği ninelerimizi/dedelerimizi bakımevlerinde ölüme terkeden bir ‘uygarlıkla’ yüzyüzeyiz. Bir sonraki virisün kurbanlarının, bu defa bebelerimiz ve çocuklarımız olmayacağını kim, nasıl garanti edebilir!
“Bu durum dahi tek başına; doğanın, ekolojik özellikli alanların korunmasında ne derece hassas olmamız gerektiğini göstermektedir.
“Bölgenin kalkındırılması, turizm bahanesiyle kamuya ait müştereklerin piyasa malı gibi pazarlanması; çocuklarımızın geleceğine, yaşam alanlarımıza yapılmış affedilemez suçlardır. Bu durum dünyayı nefes alınabilir, yaşanabilir bir yer olmaktan hızla uzaklaştırmaktadır. Bu olumsuz koşullar, kullanılabilir su kaynaklarını ve sağlıklı gıdaya ulaşım imkanlarını da ortadan kaldırmaktadır.
‘Kitlesel turizm anlayışının sonuçları’
“Dünyanın birçok bölgesinde iyi örneklerini gördüğümüz “sit alanları, milli park” gibi mutlak koruma kararları Kaçkarlar’da da harfiyen uygulanmalıdır: Kitlesel turizm anlayışının sonuçlarını artık sadece Ayder’de yaşamıyoruz. Fırtına Deresi boyunca tüm vadi ve diğer yaylalar Ayderleşme yarışında; hızla otel, pansiyon, kafeterya ve yeni binalarla kendi imarlarını yaratıyorlar.
“DOKAP’ın “yeşil yol turizmi”; kitlelerin bir-iki gün içinde onlarca yaylayı gezmesi, sürekli yenilip, içilmesinden ibarettir. Bölgeye de bu anlayışı dayatmaktadır. Fırtına vadisi ve Kaçkarlar’ın sosyal/ekonomik geleceği, tüketim odaklı böylesi bir turizm anlayışına bırakılamaz. Bölgenin tarımsal/hayvancılık/arıcılık vb. imkanlarına öncelik verilerek üretim bazlı bir anlayışla planlanmalıdır. Kaçkarların, vadinin tarihi, kültürel değerlerinin ve ekolojik özelliklerinin tanıtıldığı, öğretildiği bilimsel, sanatsal ve kültürel temelli seyahat anlayışı bölgenin korunması için olmazsa olmaz bir husustur.
‘Yöre halkı teşvik edilmeli’
“Sonuç olarak: Başta bakanlıklar olmak üzere tüm idari kurumların, yukarıda sözünü ettiğimiz yargı kararlarının gereklerini kayıtsız-şartsız, derhal yerine getirmeleri gerekmektedir. “Yeşil yol, yayla koridoru” projesi hilafsız, ‘amasız’ şekilde gündemden kaldırılmalıdır. İdare, yargı kararlarını dolanmak için farklı isimler altında yeni projeleri hayata geçirmekten vazgeçmelidir.
"Yaylaların/meraların asli işlevlerine geri dönebilmesi bakımından yöre halkının maddi/manevi olarak teşvik edilmesi gerekir. Ekoloji yapıyı bozduğu, hukuka aykırılığı tespit edilen yollar, eski varlıklarına doğaya bırakılmalıdır.
“Bakanlıkların ve tüm idari kurumların, mahkeme kararlarının emrettiği hususları ne şekilde yerine getirdiklerinin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Kamuoyunun da aynı hassasiyetle bu durumu gözetmelerini beklemekteyiz.”
Yeşil Yol Projesi hakkında Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığınca sürdürülen Yeşil Yol Projesi ile Samsun, Tokat, Ordu, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Rize ve Artvin illerindeki turizm merkezlerinin üst kottan birbirine bağlanması amaçlanıyor. DOKAP Başkanı Yusuf Mengi, yaptığı açıklamada, Yeşil Yol'un Türkiye Turizm Stratejisi 2023 vizyonundan hareketle Karadeniz Bölgesi'nin yaylalarını ve turizm merkezlerini birbirleriyle üst kottan bağlantısını sağlayacak bir proje olduğunu söylemişti. Son bilgileri "Kalan bin 621 kilometre güzergahta bugüne kadar muhtelif yerlerde 436 kilometre yol bakım ve onarım, 99 kilometre beton kaplama, 177 kilometre stabilize kaplama, 18 kilometre parke kaplama, 285 kilometre asfalt kaplama olmak üzere bin 16 kilometre yol iyileştirme ve 14 köprü yapım çalışmaları tamamlanmıştır" diye özetlemişti. TIKLAYIN - 10 Maddede Yeşil Yol'a Hayır Dört Yanıtla Yeşil Yol nedir?1- Yeşil Yol projesinin detayları nelerdir? Samsun'dan başlayarak Ordu, Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon, Rize ve Artvin'in yaylaları ve turizm merkezlerini yüksek rakımdan birbirine bağlıyor. 2- Projenin ilk amacı ne? Projenin söylenen amacı Fırtına İnsiyatifi'nin sayfasında şöyle anlatılıyor: Turizm alanlarını birbirine bağlayarak bölgenin turizm potansiyelini artırmak. Samsun, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon, Rize ve Artvin olmak üzere 8 ilin önemli yaylalarını ve turizm merkezlerini birbirine bağlayan, bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin belirlenen güzergâh boyunca güvenli konforlu bir şekilde seyahat etmesine imkân sağlayan bir turizm projesi olan Yeşil Yol Projesi, Doğu Karadeniz'e yeni canlılık ve şekil kazandıracak olduğu söyleniyor. Bölge hakkında yazılan raporlar ve yetkililerin kamuoyuna yansıyan değerlendirmeleri üzerinden bölgedeki yaylaları yeni bir güney aks üzerinden birbirine bağlayarak bölgede turizmin geliştirilmesi projesi olarak tanımlanabilir. Yeşil Yol Projesi'nin taşıyıcı ve uygulayıcı konumundaki kurumunun DOKAP olduğu, projeye ait bütçenin DOKAP vasıtasıyla il özel idarelerine aktarıldığı anlaşılmaktadır. Hatta Yeşil yol projesi DOKAP'ın önde gelen bir iki projesinden biridir. Proje DOKAP üzerinden merkezi bir şekilde yürütülse de, inşaat masrafları, DOKAP tarafında il özel idarelerine aktarılmaktadır. Ayrıca Doğu Karadeniz Turizm Master Planı, ilk ayağı Yeşil Yol Projesi olan dev bir program. Yeşil Yol olarak tanımlanan 2600 kilometrelik yolun tamamlanmasının ardından sıra 38 ayrı yerde turizm merkezlerinin yapılmasına gelecek. 38 ayrı turizm merkezi için şu anda planlama çalışmaları devam ediyor. Planların onaylanmasının ardından bu bölgeler turizm alanı ilân edilecek. 3- Yaşam savunucuları projeye neden karşı? Bölge halkı projenin "turizm" adı altında madencilerce talan edilmesinden endişe ediyor. Ayrıca, amacın turizmden çok daha ötesi olduğunu düşünen yaşam savunucuları ve bölge halkı, projeye karşı projenin ilk günlerinden beri karşı. Bu nedenle gözaltına alındılar, haklarında davalar açıldı. Hukuki olarak da projeye karşı mücadele eden Yeşil Yol karşıtlarının uyarılarına mahkeme de kulaklarını kapadı. 350.org'un verilerine göre Yeşil Yol'un zararları şöyle: 1- Projede dökülecek beton ve asfalt yüzünden toprak ile suyun ilişkisi kesilerek yağışların sele dönüşme riski artacak. 2- Daha fazla beton ve asfalt, daha fazla seragazı emisyonu demek. 3- Daha fazla yol, daha fazla otomobil ve daha fazla fosil yakıt yakmak demek. 4- Yaylalarda yapılacak tesisler, ısınma için daha fazla fosil yakıt yakmak demek. 5- Daha fazla fosil yakıt, daha fazla iklim değişikliği, daha fazla iklim değişikliği ise Yeşil Yol projesi ile tahrip olan Karadeniz yaylalarının doğasının, yani bitki ve hayvanların yaşamının kırılgan, dayanıksız hale gelmesi demek. Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları, sekiz ilin yaylalarını birbirine bağlayacak ve halkın tepkisini çeken Yeşil Yol projesine neden karşı olduklarını 10 maddede açıkladı. 4- Yeşil Yol'a dair en son güncel bilgiler neler? 2018'de açıklanan raporlara göre Yeşil Yol projesinin yüzde 60'ı yaşam savunucularının ve bölge halkının tüm karşı çıkışlarına rağmen tamamlandı. CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, Karadeniz'de yapılması planlanan 'Yeşil Yol' projenin geçtiği yer ve yaylalarda yaptığı incelemeyi, raporlaştırdı. Karaca; sürdürülen hukuk mücadelesini, açılan davaları ve hukuki boyutuyla Karadeniz'deki projeden vazgeçilmesini, 1'inci ve 2'nci Derece Doğal SİT alanı ile Kaçkar Dağları Milli Parkı'nda yer alan bölgede ÇED sürecinin işletilmemesinin yanlışlığını ve CHP'nin çözüm önerilerini tek tek ortaya koydu. "Yeşil Yol"' projesine ilişkin vatandaşların ve yıllardır mücadele veren sivil toplum örgütlerinin şikayetlerini dinleyen Karaca, "Karadeniz'deki yaylalara 'yol yapıyoruz' diye bir çok orman ve mera alanı ve yerleşik yayla kültürü yok ediliyor. Oysaki bu yaylaların hali hazırda yolları var. "Çamlıhemşin'in, Kazdağları'nın, Salda Gölü'nün, Munzur'un varlığına ihanet projelerinin önlenmesi en başta Çevre ve Şehircilik Bakanı'nın görevi iken inşaat sektörünün temsilcisi gibi hareket eden Bakan, kuşaklararası eşitliği ve anayasal sorumluluğu yok sayıyor, halkın taleplerini görmezden geliyor. "Ziyaretçi akınının tahribatlarının geri dönülmez boyutta olduğu bölgede neden 'Yeşil Yol' diye adlandırılan projenin yapılması gerektiğine dair gerçekçi ve somut gerekçe söyleyemiyor" dedi. |
(EMK)
* Fotoğraf: Anadolu Ajansı