1 Kasım seçimleri öncesi bir grup gazeteci ile çıktığımız Karadeniz seçim turunda Trabzon ve Rize’den sonra Çamlıhemşin’deydik.
Trabzon ve Rize merkezde Artvin'den Samsun'a kadar ortalama 2000 rakımlardan geçecek, yaylaları birbirine bağlayacak, toplam 2 bin 600 km uzunluğunda yapılması planlanan "Yeşil Yol" kimi siyasetçiler tarafından gündeme getirilse de halkın gündeminde çok yer bulamıyordu.
Çamlıhemşin ise Yeşil Yol ve ona karşı direnişle gündemde.
Yeşil Yol hakkında halkın ne düşündüğü, direnişteki insanlar ve özellikle kadınlar, yaşananların seçime yansıyıp yansımayacağı gibi sorular vardı kafamızda.
Fırtına İnisiyatifi üyesi Uğur Biryol, Samistal Yaylası’nda iş makinaları önündeki direnişiyle tanıdığımız Rabia Özcan, Fırtına deresi kenarında toplanan kadınlar ve kahvedeki erkekler ile konuştuk.
Konuştuklarımın büyük çoğunluğu yaylaların mevcut yollarının iyileştirilmesini söylerken yaylaları birbirine bağlayacak yeşil yol çalışmasına karşıydı. Doğal hayata, halkın yaşamına zarar vermesi, bölgenin kitle turizmine açılması ve çevre kirliliği gibi bunun getireceği sonuçlar, madenlerin asıl hedef olduğu düşüncesi başlıca gerekçeleri arasında.
Yeşil yola itiraz etmeyen az sayıda kişi ise ulaşımın kolaylaşacağını söyledi ancak öncelikli olarak mevcut yolların düzeltilmesi, gerekirse yayların bağlanması gerektiğini de ifade ettiler.
Yapılacaklar hakkında halkın bilgilendirilmediği ise her iki görüşteki insanların ortak sözleri.
Seçimlere ilişkin ise AKP’li seçmenin AKP politikalarını kendisini etkilemesi seçim sonuçlarını değiştirebileceği fikri dile getirildi, ancak herkesin bir önceki oylarını koruyacağı pozisyonu da dile getirildi.
Biryol: Yaşamı hiçe sayan proje |
Uğur Biryol, yeşil yolu “Buradaki insanların yaşamını hiçe sayan bir çalışma” olarak tanımladı. “İnsanlara ve turizme ve insanların burada bir şey yapmasına yönelik çalışma yok. Göstermelik turizm bölgeleri var, Artvin Cerattepe’deki madenlerin devamı niteliğinde burada maden sahası açılması öngörülüyor.” “Hükümet burada Arap turizmini yerleştirelim, insanlar döviz bıraksın, buradaki insanları da tasfiye edelim düşüncesinde.” Samistal yaylasındaki mücadele sonucu iş makinaları da durdu. Biryol, İnisiyatif’in Avusor ve Husel yayları arasındaki projeye ilişkin açtığı davada yürütmeyi durdurma kararı çıktığını, Samistal ve Kavrun’a ilişkin davanın ise sürdüğünü söyledi. Biryol, direnişe katılanlara baskıların ve korkutma politikasının yürütüldüğünü de ekledi. “Yaylalar bağlanırsa çarpık yapılaşmayı kontrol edemezsiniz”Biryol, yayların kendi yollarına karşı olmadıklarını ancak yayların birbirine bağlanmasına karşı olduklarını anlattı. “Yaylalar bağlandığında çarpık yapılaşmayı, turizmi kontrol edemezsiniz. Buradaki insanları içine katan bir proje değil. Üç bin metrede ağaçlık yok diyorlar ama orada alpin çayırlıkları var, onlardan salgılanan mineraller alt bölgedeki ormanı besliyor. O sahaları bölerseniz alttaki orman ölür, buranın tabiatı yok olur.” “Yeşil yol ile iktidarın yaklaşımı görüldü”Biryol, yaşananların seçime olası ilişkisine ilişkin şöyle konuştu: “Yeşil yol toplumda kutuplaşma yarattı ama bellli bir kesim projenin ne olduğunu, iktidarın yaklaşımını gördü. Bu seçime yansıyabilir. Her türlü seçmene bunun AKP, hükümet karşıtlığıyla ilgisi olmadığını, hayatımızla ilgili olduğunu anlatıyoruz. “Biryol, Golazena ve Eylisu’da uzun süredir ihtilaflı durumda olan iki yayla da Yeşil Yol çalışmasına katıldı. Buranın bağlı olduğu ve yüzde 99.9 AKP’ye oy veren seçmen 1 Kasım’da seçime gitmeyeceğini söylüyor. Çamlıhemşin’de de AKP kendi tabanından oy kaybına uğrayacak.” |
Rabia Özcan: Yolun yeşili olur mu? |
Samistal Yaylası’nda iş makinaları önündeki jandarmaya “Devlet kimdir, devlet benim” derken tanıdık Rabia Özcan’ı. Çamlıhemşin’in üstündeki Sırt Mahallesi’ndeki evinde bizi karşılayan 58 yaşındaki Özcan o günü şöyle anlatıyor: “Kavrun yaylasında başladılar. O gün gidemedim. Samistal’a makinalar gidince bekleyin, ben de gideceğim dedim. “Çıktık ki bir yolun yarı olmazdan yolu kapatmışlar iş makinasıyla. Anladık ki bu bir tuzak, makinanın bozulduğu yok. Şoförünü getirttik, kaldır dedik, bozulmuş dedi, bozulmuş, bozulmamış iddialaştık. Şoför geçti gitti. “Oraya çıkmamız lazım. Yayan gitmek imkansız, beş altı saat sürer. Yolun ortasına çapraz olarak makinayı bırakmışlar. Bir tekerleğin geçeceği yer var, diğerine yok. Alt taraftan taş taşıyarak, çocuğu genci yaşlısı, yol yaptık. Dört saat ellerimizle çalıştık. Arabayı geçirdik ama öyle duygulandık ki… “Samistal’a çıktık ki jandarma dolu. 30-40 jandarma. Gördümse dedim bu ne. Makine sözde bozulmuş ama dokundum sıcak, bizim geçtiğimizi bildiler makinayı durdurdular. “Jandarmaya, ‘Oğlum siz nerden geldiniz buraya?’ dedim. ‘Sizinle niye karşılaştık burada, siz bizim evladımızsınız’. Biz jandarmaya kötülük düşünmeyiz. Makine buradan inecek dedim. “Bu makinanın görevlisini gösterin dedim. Müteahiti gösterdiler. Dedi ki; validen emir almışız. Vali gelsin buraya, bekliyoruz dedim. Şimdi normal anlatıyorum ama o zaman isyanlardayız. Vali gelmedi. Direndik. “Bende sigortalar attı. Hakim de hükümet de vali de kaymakam da kim? Yaylamızın her şeyi biziz. Bu doğayı şimdiye dek sen mi korudun ki bugün gelip sahip çıkarsın? “Bir de gelmiş yeşil yol. Yolun yeşili olur mu? Biz burada armut toplamazık. Kafa yok mu bizde?” “Her yaylanın yolu var, yaylalar birbirine kavuşmayacak”Özcan, yaşananların ardından hakkında çıkan yalan haberlere tepki gösteriyor, yeşil yola neden karşı olduğunu şöyle anlatıyor: “Yaylalar birbirine kavuşmayacak. Ayrı ayrı her yaylanın yolu var. Her yaylamızın yolu olacak yola karşı değiliz ama yaylalarımız birbirine kavuşmayacak. Niye kavuşsun? Yeşilliğimiz gidecek. Doğamız batıp gidecek. O yaylalar birbirine kavuştuğu zaman yeşillikler hep gidecek. Kaç seneye yeşillikler bir daha kendini alır. Yaylada zor alır kendini. Orada ağaç yok. Bir güzel yerimiz yaylamız kalmış. Yaylaya çıktılar öbürünü görmek isterlerse Çamlıhemşin’e insin oradan diğerine çıksın, her yaylanın yolu var.” “1 Kasım’dan sonra tekrar başlayacak diyorlar. Sonuna kadar gene giderim. Yaylamız dedelerimizden kalansa sahip çıkıp torunlarımıza bırakmak mecburiyetindeyiz.” |
"Yeşil yol istemiyoruz" |
Makrevis Mahallesi’nde Fırtına deresinin kenarında kadınlar hazırladıkları yemekleri yerken kendimizi tanıyoruz. Elimizde yemek tabağı sohbet başlıyor. Karşılamada ve uğurlarken söylediklerini biz de başta diyelim; “Yeşil yol istemiyoruz.” Peşi sıra anlatıyorlar: “Yaylaların yolları düzgün değil, onları düzeltilsinler. Birbirine bağlı olmasın.” “Yaylada evlerimiz var, hayatımız orada geçmiş. Onların fikirleri başka. Yeşil yol ile düzenimiz bozulur, anarşi gelir.” “Gelmeleri bir şey değil, pislik bırakıyorlar. Turlar bile temiz bırakmıyor.” 10 yıl önce HES projesini yine direnişle iptal ettirdiklerini hatırlatırken direnişte kadınların önemine vurgu yapıyor, şakayla karışık “Erkekleri sıfırlayacağız” derken yeşil yola karşı da direnişi sürdüreceklerini anlatıyorlar. |
"Ulaşım kolaylaşır" |
Karşılarındaki kahvede erkekler oturuyor. Kadınların aksine konuşmaya yakın değiller, oyunlarına devam ediyorlar. “Yeşil yolun zararı yok” diyen bir erkek gerekçesini şöyle aktarıyor: “Doğa tahribatı olacağını tahmin etmiyorum. Yaylada ağaç yok, taş zaten. “Yaylaları birbirine bağlamak ulaşımı kolaylaştıracak. Yaylaya yolcu taşıyanların rantı var, kaptırmak istemiyorlar.” Bir başkası, “Önce mevcut yollar düzeltilsin, sonra gerekirse yeşil yol da olabilir” derken devletin konu hakkında halkı bilinçlendirmediğini anlatıyor. Konuşma sürerken “Gerekiyorsa Rize’nin yaylarını birbirine bağla ama Samsun’dan beri bağlama” sözleri geliyor. Sohbete katılmayan biri ise yan masadan yeşil yol ile bölgedeki madenlerin hedeflendiğini ve konunun rant olduğunu söylüyor. (BK) |
* Fotoğraflar: Beyza Kural / Çamlıhemşin / bianet
* Bu gezi P24 koordinatörlüğünde gerçekleşti.
Karadeniz turunun diğer haberleri:
Trabzon:
CHP, HDP VE MHP ADAYLARI 1 KASIM'DAN BEKLENTİLERİNİ ANLATIYOR
TRABZON SEÇMENİ 7 HAZİRAN TERCİHİNDE ISRARLI GÖRÜNÜYOR
Rize: