Haberin Kürtçesi için tıklayın
Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM), Dersim Katliamının 84. yılı ile ilgili yaptığı açıklamada, "Yakın tarihimize '38 Katliamı' olarak geçen Dersim Tertelesi, yüzyıllar boyunca bağımsız yaşamış bir halkın; bu statüsünü koruma çabasından başka şey değildi" dedi.
Öte yandan DAM, Twitter'dan şu çağrıyı yaptı:
Dersim kurumları olarak dünyanın dört bir yanında 4 MAYIS SALI günü, Türkiye saati ile 20.30, Avrupa saati ile 19.30’da Dersim Tertelesi için Twitter’dayız. Duyarlı dostlarımızı, aydın, yazar, sanatçı ve demokrat kamuoyunu destek vermeye çağırıyoruz. pic.twitter.com/LVoUjeMJIa
— Dersim Araştırmaları Merkezi (@ArastDersim) May 3, 2021
"Dersim 'son kale' olarak görülüyordu"
DAM'ın Dersim gazetesinde yer alan açıklaması şöyle:
"Dersim, Osmanlı İmparatorluğu'ndan Cumhuriyet Türkiye'sine çözümlenmeyen bir sorun olarak kalmıştı. Kurulacak yeni cumhuriyet ise halklara bir yenilik ve tanınma hakkı vaat etmiş ama bunu yerine getirmemişti. Kürdistani halkların temsilcileri bu umutla savaşa katılıp, yeni kurulan devletin kurucu kadroları arasında yer aldılar. Çünkü kurulmakta olan yeni devlet, Kürtlerin ve Türklerin ortak devleti olacaktı. Fakat Lozan'dan sonra verilen sözler unutuldu. İtiraz edenlere de ya sürgün ya da darağacı reva görüldü.
"Kürdistan halkı bu aldatılmışlığı kabul etmedi. Koçgiri'de dillendirilen statü edinme isteği başta Şeyh Said, Ağrı ve Zilan olmak üzere birçok yerde devam etti. Ama Kürtlerin tüm hak, hukuk mücadeleleri 'isyan' olarak görülüp, şiddet ile bastırıldı, Osmanlıdan bu yana otonom varlığını sürdüren Dersim ise 'son kale' olarak görüldüğü için terörün en şiddetlisine mâruz kaldı; 4 Mayıs 1937 tarihinde alınan Bakanlar Kurulu kararıyla bu son kalede, dünyada eşi benzeri az bulunan bir soykırım yapıldı.
"Yakın tarihimize '38 Katliamı' olarak geçen Dersim Tertelesi, yüzyıllar boyunca bağımsız yaşamış bir halkın; bu statüsünü koruma çabasından başka şey değildir. Ama bu insani talebe katliam ve sürgünle cevap verildi. 38'den bu yana devralınan inkarcı ve imhacı gelenek bugün de yeni politik versiyonları ile uygulanmaktadır. Aradan 84 yıl geçti ama inkâr ve asimilasyon tüm boyutlarıyla devam etmektedir. Mevcut sistem dünün referansları üzerinden hâlâ yol alıyor. Kürt halkının talepleri söz konusu olduğunda, Ankara partileri anında 'ulusal' zırha bürünüyorlar. Dilimize, inancımıza ve coğrafyamıza saygı gösterilmiyor hâlâ. Halkımızın en temel yurttaşlık hakları dahi söz konusu olunca 'devletin bekası' gibi soyut bir kavram ile çıkılıyor karşımıza. Dün insanlarımıza suç sayılan değerler bu gün de bizlere suç sayılmaktadır.
"Ne kadar insan katledildi?"
"Dilimiz, inancımız ve coğrafyamız üzerindeki yasaklar hâlâ devam etmektedir. Birlik içinde ve demokratik muhteva yoluyla taleplerimizi sıralamaktan geri durmayacağız. Devleti, topraklarımızda işlenen bu suçlarla yüzleştirme çabamızı sürdüreceğiz. Türkiye'nin gerçek bir barış ve özgürlük yurdu olması için bütün yaşananlarla yüzleşmesi gerekiyor.
"Bizler kadim kültürümüzün ruhuna uygun davranmak ve değerlerimiz uğruna mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Onun için, Dersim Soykırımının 84. yılında, halkımızın taleplerini bir kez daha kamuoyuna deklare edip, soruyoruz:
- 1937- 38 yıllarında Dersim'de bir soykırım yapıldığı resmen tanınsın ve toplumsal barışımız için gerekli yüzleşme yapılsın.
- Dersim Soykırımı'nda ne kadar insanın katledildiği resmen açıklansın.
- Katliamdan sonra; başta evlatlık verilen çocuklar olmak üzere sürgün edilen tüm insanların akıbeti açıklansın.
- Başta Seyid Rıza ve oğlu olmak üzere idam edilenlerin mezar yerleri açıklansın.
- Halkımıza soykırımı hatırlatan "Tunceli" isminin yerine coğrafyanın kadim adı olan "Dersim"in kullanılması için yasal düzenleme yapılsın."
(AÖ)