Cumhuriyet davasının beşinci duruşması öncesi, avukatlar ve gazeteciler Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yaptı.
TIKLAYIN - Cumhuriyet Davasında Beşinci Duruşma
Açıklamaya katılanlar arasında Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu ile Garo Paylan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Barış Yarkadaş, Mahmut Tanal, aynı davadan tahliye olan Cumhuriyet Gazetesi yazarları ve çok sayıda gazeteci vardı.
Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran ile İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu açıklamalarında dün (24 Aralık) çıkan ve tek tip kıyafetten savunma hakkının kısıtlanmasına kadar birçok uygulamayı içeren Kanun Hükmünde Kararnameyi (KHK) değerlendirdiler.
TIKLAYIN - İki Yeni KHK ile 2756 Kişi İhraç Edildi, 17 Vakıf ve Dernek Kapatıldı
Canduran: KHK’lar hukuk devletinin tabutuna çakılan son çividir
“Bu KHK’larla vatandaşı vatandaşa kırdıracak hale getirdiler. Artık TBMM bitmişti. KHK’lar OHAL’e ilişkin çıkarılmamaktadır. OHAL olağan rejim haline getirilmiştir. Son iki KHK hukuk devletinin tabutuna çakılan son çividir.”
Durakoğlu: Bu KHK’lar hukuk hükmünde değil
“Siyasal iktidar, OHAL ilanın AİHS'nin 15. maddesi itibariyle ifade ettiği anlamı doğru kavramalıdır. Yaşam Hakkının, asla ihlal edilmemesi gereken bir tanımlama ile korunmakta olduğu, çok açık bir düzenlemedir. OHAL, onu ilan eden güce, hukuk içinde böyle bir yetki veremez.
“Biz demokrasi özlemimizi, hukuku temel kılarak ararken, dün 695 ve 696 sayılı KHK’lar ile getirilen bu yeni düzenlemeler, işimizi daha da güçleştirdi. Çünkü bu KHK’lar kanun hükmünde olsa bile hukuk hükmünde değil...”
Dışarıdaki Gazeteciler: Bu karanlığı hakikatin gücü yırtacak
Dışarıdaki Gazeteciler adına DİSK Basın-İş’ten Faruk Eren’in okuduğu açıklamada tutuklu gazetecilerin yanı sıra yargılanan akademisyenler, siyasetçiler, avukatlar da hatırlatıldı:
“Bu karanlığı yırtacak olan, çok açık ki, hakikatin gücüdür. İşte bunun için hakikati korkusuzca ortaya koyan gazetecilere, evrensel hukuk ilkelerine dört elle sarılan avukatlara, biat etmeyi reddedip inatla barışı savunan akademisyenlere saldırıyorlar. Bu öfkeli saldırı aslında bizim umudumuzdur. Çünkü ‘gerçeklerden”’ korkuyorlar...
“Özgürlük, demokrasi, adalet istiyoruz”
“Yarın akşam buradan dört arkadaşımızla ayrılmak istiyoruz. Ama asla bununla yetinmeyeceğiz. Tutuklu bütün gazetecilerin serbest bırakılmasını, ifade özgürlüğü kapsamındaki tüm davaların da düşürülmesini istiyoruz.
“Çalınan hukukun kılıfına dönüşen OHAL ve KHK rejiminin, tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Fikir, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Özgürlük, demokrasi ve adalet istiyoruz.” (TP)