Fotoğraf: Cumhurbaşkanlığı'ndaki Adli Yıl açılışında yargı-yürütme içiçeliği/T24
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi İzleme Komitesi, Çarşamba günkü toplantısından sonra yayınladığı açıklamada, 10-14 Ekim günlerinde toplanacak genel kurul öncesinde "eş-raportörler John Howell (Birleşik Krallık, AK) ve Boriss Cilevičs (Letonya, SOC) tarafından hazırlanan rapora dayalı bir karar tasarısı kabul etti[ğini] duyurdu.
Taslakta "2017'de kabul edilen siyasi sistem değişikliği[nin], herhangi bir üye Devletin egemenlik hakkı [kapsamında] olmakla birlikte, Türkiye'deki demokratik kurumları ciddi şekilde zayıflat[tığının], denge ve denetim sistemini işlevsiz ve yetersiz hale getirdi[ğinin]" tespit edildiği duyuruldu.
Arka plan
Nisan 2017'de Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Türkiye'yi izleme prosedürüne dahil etme kararı aldı. Bu karar Türkiye'de insan haklarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında kaygı verici bir gerileme içine girdiğinin belirlenmesi anlamına geliyor. Komite o tarihten beri, özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasına, yargıya, hukukun üstünlüğüne yönelik meydan okumalara ve 2023 parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik hazırlıklara odaklanarak ülkedeki gelişmeleri yakından takip ediyor.
Karar Tasarısı
Komite, Çarşamba günü karara bağladığı, mıuhalefet şerhleri de içeren tasarıda "yargının tam bağımsızlığını ve etkin denge ve denetimi yeniden tesis için acil reformlara ihtiyaç olduğunu" ifade etti,
Kabul edilen metinde, Türk makamlarının "muhalefetin etkinlik gösterebilmesi ve gazetecilerin bağımsız bir şekilde çalışabilmesi de dahil olmak üzere özgür ve dürüst seçimleri garanti altına almak için tüm koşulların yerine getirilmesini" sağlamaları gerektiği ifade ediliyor.
Komite ayrıca Venedik Komisyonu'ndan hükümetin Türk Ceza Kanununda "dezenformasyon" bağlamında yapmayı öngördüğü yasal düzenlemeler konusunda hukuksal görüş istedi.
Komite, Türkiye için izleme prosedürü çerçevesinde "ülkede demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına ilişkin gelişmeleri takip etmeye" devam ederken, AKPM'nin yapıcı bir diyalog sürdürmek için Türkiye yetkililerinin emrine amade olduğunu belirtti.
Raporun içeriği
DW muhabiri Kayhan Karaca'nın Strazburg'dan bildirdiğine göre, karar tasarısına temel oluşturan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Denetim Komisyonu'nun "Türkiye'nin Avrupa Konseyi Üyeliğinden Kaynaklanan Taahhütleri ve Yükümlülükleri" başlıklı raporunda, 2023'te düzenlenmesi beklenen başkanlık ve parlamento seçimlerinin "özgür ve adilane" bir ortamda gerçekleşmesi için her türlü önlemin alınması istendi.
Raporda, 2017'de referandum ile kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin "Türkiye'de demokratik kurumları ciddi biçimde zayıflattığı ve kuvvetler ayrılığı sistemini işlevsiz ve yetersiz hale getirdiği" görüşüne de yer verildi.
HDP kapatma davası ve Canan Kaftancıoğlu'nun mahkumiyeti
Denetim Komisyonu raporunda, 2023 başkanlık ve parlamento seçimleri perspektifinde öncelikli olarak "siyasi muhalefete baskı" konusu gündeme getirildi. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkındaki yargı süreci ve HDP'ye yönelik kapatılma davasını örnek gösteren Komisyon, bir Avrupa Konseyi organı olan Venedik Komisyonu'nun 25 Nisan 2022 tarihinde kabul edilen yeni seçim kanunu hakkında hazırladığı görüş raporundaki tavsiyelere uyulması çağrısında bulundu.
Venedik Komisyonu: Seçim yasası büyük partileri kolluyor
Komisyon, Venedik Komisyonu'nun bu yıl haziran ayında açıkladığı raporda belirtildiği gibi, seçim barajının yüzde 10'dan yüzde 7'ye indirilmesinin memnuniyet verici olduğunu not etmekle birlikte, siyasi partilerin seçime katılma koşullarının "büyük ve yerleşik partileri avantajlı konuma koyduğu" görüşüne yer verdi. Venedik Komisyonu tavsiyeleri ışığında seçim kanununda değişiklik yapılmasını talep etti.
Medyanın seçim kampanyalarında oynadığı önemli role de dikkat çekilen raporda, medya özgürlüğü konusunun sorun teşkil etmeye devam ettiği belirtildi. Komisyon, "kaygı verici" olarak tanımladığı ve "dezenformasyon yasası" olarak bilinen düzenlemenin geri çekilmesini istedi.
AİHM kararlarına uyulmalı
Raporda, AİHM kararlarının Avrupa Konseyi üyesi ülkelerde "temel hakların korunmasının çekirdeğini oluşturduğu, bu nedenle AİHM kararlarına saygı duyulması gerektiği" vurgulandı. Türkiye'nin Osman Kavala davasında AİHM kararını yerine getirmediğine atıfta bulunan Denetim Komisyonu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önündeki bu dosyayı yakından takip edeceğini belirtti.
Üye devletlere "AİHM'nin saygınlığını ve temel hakları koruma sisteminin etkinliğini güvence altına almaları" çağrısında bulundu. Osman Kavala davasında çözümün "Türk yargı sisteminin elinde" olduğunu belirten Denetim Komisyonu, "Yargı bu dosyayı AİHM kararı, AİHM içtihadı ve uluslararası hukuk ışığında daha özenle yorumlama kapasitesine sahiptir" görüşünü dile getirdi.
Komisyon, Osman Kavala için olduğu gibi, eski HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş'ın da AİHM kararı gereği serbest bırakılması çağrısını yineledi.
AYM kararları uygulatılsın
Yargı bağımsızlığına da değinilen raporda, Mart 2021'de açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı gibi adımlara rağmen, adalet sistemindeki sistemik sorunların devam ettiğine işaret edildi. Adil yargılanma hakkıyla ilgili şikayetlerin 2012 yılından bu yana Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) gelen başvuruların yüzde 70'ini oluşturduğuna dikkat çekildi. AYM'nin temel hakların korunmasında oynadığı önemli role işaret eden Komisyon, AYM kararlarının alt mahkemeler tarafından etkin ve sistematik biçimde uygulatılması gerektiğini vurguladı. Yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı için koşulların ivedi olarak sağlanmasını istedi.
"Terör"e yanıt hukuk devletiyle tutarlı olmalı
Raporda, Türkiye'nin "geçmişte ve günümüzde, istikrarsız bir bölgede ciddi terör tehditleriyle yüzleştiği, ancak bu tehditlere yanıtın insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi standartlarıyla uyumlu olması gerektiği" not edildi. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırısının "bölgesel güvenlik ve istikrar açısından yeni kaygılar oluşturduğu" görüşüne de yer verilen raporda, Türkiye'nin bu krizin çözümüne yönelik arabuluculuk çabalarının memnuniyet verici olduğu kaydedildi.
Denetim Komisyonu tarafından kabul edilen rapor ve karar tasarısı 12 Ekim Çarşamba günü Strasbourg'da gerçekleşecek AKPM genel kurul oturumunda tartışılıp oylanacak.
Denetim süreci nedir?
Türkiye; Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Gürcistan, Moldova, Polonya, Sırbistan ve Ukrayna ile birlikte AKPM'nin "daimi denetim" sürecinde yer alıyor. Bu süreçte üye devletlerin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında Avrupa Konseyi bünyesinde son 70 yılda oluşturulan müşterek değerlerle uyumları ölçülüyor.
Türkiye 1996'da dahil edildiği denetim sürecinden, gerçekleştirdiği reformlar sayesinde Haziran 2004'te çıkarılmış, ancak 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL kapsamındaki kimi uygulamalar nedeniyle Nisan 2017'de bu sürece yeniden dahil edilmişti.
Türkiye 1949'dan bu yana üyesi olduğu AKPM'de 18 parlamenterle temsil ediliyor.
(AEK)