Tüm dünya koronavirüs salgınının gölgesinde kısıtlamalar altında ikinci kışa girdi. Dünya genelinde bir yılda 63 buçuk milyonu aşkın vaka tespit edildi ve yaklaşık 1,5 milyon insan virüs nedeniyle yaşamını yitirdi.
Türkiye'de ise sürecin şeffaf yönetilmediğine ilişkin eleştiriler haklı çıktı ve geçen haftadan itibaren Sağlık Bakanlığı'nca açıklanan vaka sayıları durumun vahametini bir kez daha ortaya koydu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçen hafta yapılan Bilim Kurulu toplantısının ardından Çin'in ürettiği Sinovac marka aşı için anlaşma yaptıklarını ve Aralık, Ocak, Şubat aylarında toplam 50 milyon doz aşının Türkiye'ye getirileceğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da önceki gün bu anlaşmayı doğrulayıp aşılara ücretsiz erişeleceğini söyledi.
Tünelin sonundaki ışık
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus 23 Kasım'da yaptığı açıklamada "Aşı denemelerinden gelen son olumlu haberlerle, bu uzun ve karanlık tünelin sonundaki ışık daha da parlaklaşıyor" dedi.
Peki, tünelin sonundaki ışık gerçekten parlıyor mu?
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) ilaç şirketi Moderna aşısı, New York merkezli Pfizer ve Almanyalı BioNTech şirketinin ortak olarak çalıştığı ve İngiliz-İsveç şirketi AstraZeneca ve Oxford Üniversitesi'nin çalışmalarını yürüttüğü aşılar "tünelin sonundaki ışıktan" söz edilmesine neden olan üç aşı.
Ayrıca bilim insanları koronavirüsün neden olduğu Covid-19'u tedavi etmeye ve önlemeye yönelik ilaç ve aşı çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. Bu konu, çoktan devletler arası yarışa döndü.
Boston College Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nde ve Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde çalışan mikrobiyolog Dr. Emrah Altındiş, bianet'e devam eden, sona çok yaklaşan aşı çalışmalarını ve sonrasını değerlendirdi:
"Dünyada insanlarda klinik çalışması süren 55 aşı var. Bunlardan 13'ü faz üç, yani son deneme aşamasında.
"Bu aşılar 2020 yılı bitmeden özellikle risk gruplarına uygulanmaya başlayacak dünyada, bu çok olumlu.
"Aşıların bizim maskeyi rahatça çıkarabileceğimiz korumayı sağlayabilmesi için Türkiye nüfusunun yüzde 70'inin, belki yüzde 80'inin aşılanması gerek.
"En az 120-140 milyon doz aşının Türkiye'ye gelmesi, dağıtılması ve insanlara yapılması gerekiyor maskeleri çıkartacağımız günün gelmesi için. Bu çok uzun zaman alacaktır.
"Belki ölümleri azaltabiliriz önümüzdeki altı dokuz aylık süreçte aşılamayı en azından risk gruplarında tamamlayabilirsek.
Çin menşeili Sinovac marka aşı
"Çin aşısına gelince o da faz üç aşamasında hâlâ. Faz bir, faz iki çalışmalarında bir yan etki göstermemiş, yani ağır bir yan etki göstermemiş. Dolayısıyla güvenli. Ama faz üç aşaması bitmediği için biz bu aşının koruyucu olup olmadığını bilmiyoruz.
"Aşının koruyucu olduğu bilgisine sahip olduktan sonra insanlara yapılması daha mantıklı olacaktır. Çünkü aşı istediğimiz koruyuculuğu sağlayamıyorsa hem bu kadar emek boşa gider hem de insanlar 'aşılandım' diye rehavete kapılır. Öte yandan bu, salgını önlemekte etkili bir araç olmaz ve aşıya dair güveni de sarsabilir.
"Koruyuculuğu belli olmadan bir aşıyı yapmak, faz üç aşamasının sonuçları açıklanmadan dünyada aşıyı uygulamaya başlamak dünyada görülmüş bir şey değil. Bunu Çin ve Rusya kendi içlerinde yapmaya başladılar, Türkiye de muhtemelen onları taklit ediyor.
Türkiye'nin bütçesi neye ayrılıyor?
"Öncelikler, bütçenin nereye harcandığı konusuna göre belirlenmeli.
"Mesela Türkiye çok pahalı silahlar alan bir ülke. Silahlara, savaşa çok büyük paralar yatırıyor. Füzelere verdiği parayla on milyonlarca doz aşıyı topluma sağlayabilecek gücü var aslında.
"Bu öncelik meselesi, paraları nereye harcayacağız meselesi.
Türkiye'de çalışmaları süren aşılar
"Bununla birlikte Türkiye'de süren aşı çalışmaları var. Bu aşıların Nisan'da uygulanmaya başlayacağına dair hem Cumhurbaşkanı hem de Sağlık Bakanı açıklamalar yapıyor. Bu mümkün değil.
"Bugün itibariyle çalışması süren aşılardan ilkinde faz bir aşamasının ikinci dozunu yaptılar. Mesela Moderna ve Pfizer faz üç çalışmalarını Temmuz'da başlattılar, Kasım'da sonuçları açıkladılar. Dört ay sadece faz üç sürdü.
"Türkiye'de aşının üretilmesi çok kıymetli. Eğer o aşılar sonbahara kadar hazır olursa bu da erişimi rahatlatacaktır. Umarım onlar da etkili aşılar olurlar.
"Çin aşısının koruyuculuğu da ispat edilirse ABD aşılarından çok daha ucuz olacağını tahmin ediyorum.
Aşılar yoksulara ulaşacak mı?
"Bugün Hindistan'da da yürüyen aşı çalışmaları var. Hindistan dünyaya uygun fiyata çok sayıda aşı üretebilmesiyle ünlü bir ülke. Umarım Hindistan da bu aşı yarışında olumlu sonuçlar alır ve aşı dünyanın yoksullarına da ulaşır.
"Dünyanın düzeninden ötürü öncelikle ABD, Avrupa ve Japonya'da bu aşılar çok yaygın kullanılacak, sonra yavaş yavaş Latin Amerika, Türkiye, Mısır gibi ülkelere gelecek ve en sonunda dünyanın en yoksulu Afrika'ya ulaşacak gibi görünüyor ne yazık ki.
"Dünyadaki ve Türkiye'deki toplumsal eşitsizlikler buna da yansıyabilir.
Aşıların saklanmasına ilişkin altyapı
"Aşıların saklanması da başka bir sorun. Özellikle Pfizer ve Moderna'nın aşıları yeni teknolojilerle, RNA teknolojisiyle yapılmış aşılar.
"RNA'nın da çabuk bozulabilen bir yapısı var, çok soğuk bir şekilde depolanması gerekiyor. Bizim onu depolayacak altyapımız yok. Eğer bu aşılarla çalışılacaksa mutlaka altyapı oluşturulmalı.
"Çin aşısı inaktive yani klasik yöntemlerle yapılmış bir aşı olduğu için diğer aşılarda kullandığımız altyapı onun dağıtımında faydalı olacaktır."
(DŞ)