Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "çılgın projesini" açıklamasının ardından tepkiler de gecikmedi. Projenin hayata geçmesi durumunda Lozan Antlaşması'nın baştan yazılması gerektiğini söyleyen de var, proje planlanırken ekolojik dengenin nasıl etkileneceğini soran da...
Hürriyet gazetesine konuşan mimar ve şehir, bölge planlamacılar ile çevreciler, proje hakkındaki görüşlerini şöyle aktardı:
İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman:
Bu bir çılgın proje mi, evet çılgın proje ve dünyayı ilgilendiriyor. Lozan'ı yeniden yazmak gerekiyor. Proje alanı olarak Avrupa Yakası'nda yeni bir alan olacak ve yeni bir yerleşim alanı yaratılacak.
Ayrıca bu proje bir havalimanı ile ilişkilendiriliyor. Bu durumda projenin Silivri civarında olacağı söylenebilir. Güzergah olarak Terkos ve Büyükçekmece aksı birleştirilebilir.
Topografik olarak Hadımköy ve üstü böyle bir kanal geçişine imkan verir. Oradaki vadi bu anlamda bu proje için uygun gözüküyor.
Greenpeace Kampanyalar Sorumlusu Hilal Atıcı:
Bu proje Arap Emirlikleri Projelerine çok benziyor. Oraya bir özenme var sanki. Ancak bakıldığında orası kişi başına en çok kirlilik yaratan ülke.
Bu İstanbul için de ciddi problemler yaratacak. Bu aşamada projelere zincir olarak bakmak gerekir. Doğal kaynakların kullanımı alanı yani ekolojik olarak nasıl bir etki yaratacak? Acaba bu proje oluşturulurken ekolojik sistemi nasıl etkileyeceği üzerine bir araştırma yapıldı mı?
Biz gerçekten merak ediyoruz ve bu durumdan dolayı kuşkuluyuz. Proje ile Boğaz'daki baskı azaltılmak isteniliyor ancak bu çözüm değil. Maddelerin petrolün nasıl ne ölçüde kullanılacağı üzerine çalışma yapmak gerekiyor.
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği Başkanı Oğuz Öztuzcu:
Bu kanalın şehre getireceği etkiler önemli unsur. Soru işareti Karadeniz'den giriş olacak. İstanbul 'un ormanlarının ve su havzalarının bulunduğu bölge. Bunun mutlaka etkisi olacaktır. Bu kontrol altına alınacak mı? Bu meçhul. Elimizde plan yok. Nereden geçtiği, ne olduğu hakkında elimizde bilgi yok. Projenin çıkış noktası mantıklı ama soru işaretleri var.
İstanbul Mimarlar Odası Sekreter Üyesi Sami Yılmaztürk:
Türkiye'nin kaynakları gerçekçi olmayan bir projeye harcanacak. Bu proje ile ilgili bütün uzmanlardan görüş alındığını sanmıyorum.
O bölgede ormanlar ve su havzaları yok edilecek. Bölgenin milyonlarca yılda oluşmuş yapısını bozacaksınız. Kaldı ki İstanbul'un böyle bir projeye ihtiyacı var mı? Gerçekten sorgulamak gerek. Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı haliyle 150 metre genişliğinde bir kanaldan iki büyük geminim yanyana geçmesi imkansız. Bu konuda denizcilerden de bilgi alınmış olsaydı bu gerçeklere göre bu projenin yapılamayacağı anlaşılırdı.
İstanbul Umum Emlak Komisyoncuları Odası 2. Başkanı Nizamettin Aşa:
Emlak piyasası açısından önemi Kanal İstanbul'un kentsel dönüşüme büyük etkisi olacak. Bu çok büyük bir emlak hareketine neden olacak. Bu nedenle spekülatif hareketler hemen başlayacaktır. Bunun önlenmesi gerek.
Projenin bir de çevresel yönü var. O bölgede mutlaka ağaçlıklı yapı söz konusu. Bunun korunması çok önemli.
MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Mimar Murat Kalsın:
Çılgın projenin kesin olarak nerede yapılacağı konusunda elimizde kesin veri yok ama çok da fazla alternatif yok. Daha önce gündeme gelen Haliç olmayacak. Haliç'in uzatılması söz konusu değil. Burada amaç Boğaz'ı korumaksa zaten Haliç doğru yer değil. Büyükçekmece ve Terkos Gölleri birleştirilip Karadeniz'e açılabilir.
Bu durumda şehrin yoğunlaşması batıya kaymış olacak. Ayrıca şehrin ikiye bölünmesi de söz konusu. Ama göç artabilir bu bölgeye. Bir de Marmara'da ciddi bir fay hattı var. Bu fay hattı, depremde tsunami olduğunda 150 metre genişliğindeki bir kanalda ciddi riskler ortaya çıkarabilir. nedenle 2 yıllık etüd süresinde çok iyi çalışmalar yapılmalı ve siyaseti düşünmeden herkes bu projeye katkı vermeli. (EKN)