Fotoğraf: PİRHA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası nedeniyle hazırladığı Türkiye Gözaltında Kayıplar Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı.
1980-2020 yılları arasını kapsayan raporda,Türkiye’nin “Birleşmiş Milletler Herkesin Zorla Kaybetmelere Karşı Korunması Hakkında Uluslararası Sözleşme”nin imzacısı olmadığı hatırlatıldı.
Türkiye’de zorla kaybetmenin ağırlıklı olarak 12 Eylül Darbesi ve 90’lı yıllarda gündeme geldiği vurgulanan raporda özetle şöyle denildi:
“Türkiye’de insanların zorla kaybedilmesi olayları Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar uzansa da, bu suç 1984 yılında silahlı çatışmaların başlamasıyla birlikte yaygınlaştı. 'Düşük yoğunluklu savaş' dönemi olarak adlandırılan 1993-1996 yılları arasında ise zirveye ulaşmıştır.
Zorla kaybetmeler ve faili meçhul cinayetler konusunda çalışan “Hakikat Adalet Hafıza Merkezi”nin verilerine göre zorla kaybetme olaylarının yıllara göre dağılımı şöyledir:
1980-1990: 33
1991: 17
1992: 27
1993: 108
1994: 532
1995: 235
1996 : 166
1997: 87
1998: 53
1999 : 52
2000 ve sonrası: 28
Tarih belirlenemeyen: 14 Toplam : 1.352
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2019 İnsan Hakları Raporuna göre 2019 yılında 7 zorla kaçırma olayı saptanmıştır. Bu kişilerden altısının ailesi İHD’ye başvurmuştur. Kaçırılanlardan beşi “Birleşmiş Milletler Zorla veya İrade Dışı Kaybetmeler Çalışma Grubu”na başvurulduktan sonra sağ olarak bulunmuş, diğer kişinin ise akıbeti bilinmemektedir. Bulunan kişilerin işkenceye maruz kaldıkları anlaşılmıştır.
İHD Kayıplar Komisyonunun Raporuna göre ise 1990'lardan bugüne gözaltına alındıktan sonra kaybolan insan sayısı 1.388’i bulmuştur. Raporda, 253 toplu mezar bulunduğu, bu mezarlarda 4 binden fazla kişinin gömülü olduğu belirtilmiştir.
2020'de 4 kişi kayıp
Bu yıl Gülistan Doku (22) 5 Ocak günü Dersim’de, Hürmüz Diril (71) ve eşi Şimoni Diril 11 Ocak günü Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesine bağlı Kovankaya Köyünde, Mehmet Bal (65) 24 Ocak günü İstanbul’da “kayboldu”…
Hafıza Merkezi’nin çalışmaları sonucunda (2017 itibariyle), 344 kişinin dosyalarına ulaşılmış, bunlardan 218 kişinin kaybedilmesine ilişkin soruşturmaların sürüncemede bırakıldığı (yüzde 63), 24 soruşturmanın zamanaşımı gerekçesiyle sonlandırıldığı (yüzde 7), 18 soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği (yüzde 5), 84 kişinin zorla kaybedilmesi nedeniyle dava açıldığı (yüzde 24) belirlenmiştir.
OHAL Sonrası 2000’li yıllarda azalan ve "Cumartesi Anneleri"nin eylemlilikleri dışında kamuoyu gündeminden çıkan “zorla kaybetmeler”, 15 Temmuz Darbe Girişiminden sonra yeniden başlamıştır.
Bazılarının isimleri şöyle: Sunay Elmas (27 Ocak 2016) , Ayhan Oran (1 Kasım 2016), Mustafa Özgür Gültekin (21 Aralık 2016) , Durmuş Ali Çetin (17 Mayıs 2017), Hüseyin Kötüce (28 Şubat 2017), Mesut Geçer (26 Mart 2017), Turgut Çapan (31 Mart 2017) , Önder Asan (1 Nisan 2017)Cengiz Usta (4 Nisan 2017) , Mustafa Özben (9 Mayıs 2017), Fatih Kılıç (14 Mayıs 2017) , Cemil Koçak (5 Haziran 2017), Murat Okumuş (16 Haziran 2017), Enver Kılıç (30 Eylül 2017), Zabit Kişi (30 Eylül 2017) , Hıdır Çelik (6 Aralık 2017; PKK üyeliği iddiası) Ümit Horzum (6 Aralık 2017) Ayten Öztürk (13 Mart 2018; DHKP/C üyeliği iddiası), Orçun Şenyücel (21 Nisan 2018) ,Hasan Kala (20 Temmuz 2018), Fahri Mert (12 Ağustos 2018) , Ahmet Ertürk (16 Kasım 2018), Gökhan Türkmen (7 Şubat 2019) Yasin Ugan (12 Şubat 2019), Özgür Kaya (12 Şubat 2019) Erkan Irmak (16 Şubat 2019), Mustafa Yılmaz (18 Şubat 2019) Salim Zeybek (20 Şubat 2019), Yusuf Bilge Tunç (6 Ağustos 2019)
* Her şeyden önce zorla kaybettirilenlerin akıbetleri ortaya çıkarılmalı ve zorla kaybedilenlerin bulunması, faili meçhul cinayetler sonucu katledilenlerin faillerinin ortaya çıkarılması için devletin tüm arşivlerini açması gerekmektedir. * Kayıpların akıbetlerinin ortaya çıkarılmasıyla ilgili yapılan mezar açma işlemlerinin ilgili uluslararası standartlar gözetilerek yapılması, mezarların iş makineleri ile özensiz bir biçimde açılarak kayıplara ait buluntuların tahrip edilmesinin/kaybolmasının önüne geçilmesi gerekmektedir. * Hükümeti, "BM Kişilerin Gözaltında Kayıptan Korunmaları ile İlgili Uluslararası Sözleşme"yi imzalamaya ve sözleşme gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz. * Yargı mensuplarını, sistematik cezasızlık politikasından vazgeçmeye ve uluslararası belgelere göre insanlık suçu olan tüm kayıp vakaları konusunda etkin bir yargılama yürütmeye, uluslararası sözleşmeler uyarınca bu suçlar için zamanaşımı hükümlerini dikkate almamaya çağırıyoruz. * Bu topraklarda bir daha benzer acıların yaşanmaması, hakikatlerin ortaya çıkarılması ve toplumsal barışın tesisi için "Geçmişle Yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu" kurulmasını talep ediyoruz. |
(RT)