* Fotoğraf: Mehmet Ali Özcan - Ankara/AA
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı sonrası gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Çelik, İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin 3 Ocak Cuma günü ABD tarafından öldürülmesinin ardından yaşanan gelişmeler, Libya ve Kanal İstanbul süreçleri hakkında konuştu.
Ömer Çelik’in açıklamaları özetle şöyle:
“İran’ın nükleer anlaşmadan çekilmesi tüm dünyayı etkileyecek”
"2020 yılının büyük siyasi krizlere, uluslararası ilişkilerde girift meselelere ev sahipliği yapacak bir olayla başlamış olduğunu söyleyebiliriz.
“Kasım Süleymani'nin suikast sonucunda öldürülmesi uluslararası ilişkiler denklemini doğrudan etkileyecek sonuçlar doğurdu.
“Her şeye rağmen İran, AB ile nükleer anlaşma ile çerçeveyi koruyordu. Bu eylemden sonra İran'ın nükleer anlaşmadan tamamen çekildiğini duyurması, Irak'ta havaalanında gerçekleşen bu eylemin sadece bölgeyi değil dünyayı da nasıl etkileyeceğini göstermesi açısından sembol bir gelişme olmuştur.
TIKLAYIN – İran’dan nükleer sınırlamalara uymama kararı
“Son derece olumsuz gelişmeleri tetikleyecektir. Karşılıklı tehditler ve tehdit dili her geçen saat tırmanıyor. Cumhurbaşkanımızın taraflara yaptığı itidal çağrısı önemlidir.
"Dış müdahaleden Irak'ın arındırılması önemlidir. Irak'ta kuşatıcı, bütünleyici siyasi çerçevelere yaptığımız vurguyu ifade ediyoruz.
“Herkes Irak'ı kendilerine bağlı uydu haline getirme tasarımı yapmaktadır. Bunlar çıkar hesaplarıyla yapılıyorsa Irak'ın istikrarından, güvenin sağlanmasından daha büyük çıkar yoktur.
“Aklı selimle hareket etmek, şiddet döngüsünü arttıracak eylemlerden uzak kalmak gerekiyor. Suikastler, mezhep, hizip çatışmaları Irak'tan uzaklaştırılması gereken siyasi yaklaşımlardır.
“ABD bütün bölgeye, dünyaya tek bir devletin güvenliği üzerinden, Akdeniz'e tek bir devletin çıkarları üzerinden bakarsa burada istikrarın yakalanması mümkün olmayacaktır. Orada kullanan dilin makul bir alana çekilmesi son derece önemli olacaktır.
TIKLAYIN - Trump'tan Irak'a: "Ağır Yaptırım Uygularız"
“Libya’da işgalci güç olarak bulunmuyoruz”
"Libya'daki Sarrac Hükümeti BM kararına dayanan meşru bir zemine oturmaktadır.
“Maalesef bizim içimizde de bazı siyasi parti temsilciler çıkıp bilgisiz bir şekilde Hafter'in seküler olduğunu, Sarrac'ın radikal grupları temsil ettiğini söyleyebiliyor.
“Libya'nın doğusunda Halife Hafter komutasında sözde Libya Ordusunun desteklediği birtakım güçler, hiçbir uluslararası meşruiyeti olmayan, geçiş hükümeti olarak adlandırılan bir yapı var. Bu gayrimeşru ve illegal bir yapıdır. Halbuki Ulusal Mutabakat Hükümeti bir tanıma sahiptir.
“Ulusal Mutabakat Hükümeti tek meşru hükümet olarak ateşkese geri dönülmesi ve sağlanması için yürütülen bütün çabaları destekliyor. Ancak Libya Ordusu denilen güçlere BM çağrılarını yanıtsız bırakıyor.
“Seküler dedikleri bu yapının arkasında kim var? BAE, Mısır, Suudi Arabistan, Rusya'da özel bir güvenlik şirketi Wagner işin içerisinde ve örtülü olarak Fransa.
"Biz bu anlaşmayı imzalar imzalayamaz, Hafter'e Yunanistan'ın neden ziyaret yaptığını düşünmemiz lazım. Türkiye ile anlaşmaya imza atılan yapı herhangi bir şekilde zaafa uğradığı andan itibaren Yunanistan tek taraflı Sevilla anlaşması denilen, aslında yeni bir Sevr anlaşmasını uluslararası gündeme getirmeye çalışacak.
“Neredeyse bizi Antalya sahiline hapseden, haklarımızı ortadan kaldırmaya çalışan bir hareketlilik var. Bize karşı oluşturulan haritanın yırtılıp atılması anlamına geliyor attığımız imza.
"Deniz yetki alanlarının sınırlandırmasına yönelik yaptığımız mutabakat milli çıkarlarımızı korumak içindir ve bunu meşru muhataplarla yapıyoruz. Ateşkesin sağlanmasına katkıda bulunmak için orada bulunacağız. Meşru yapının gayri meşru yapı tarafından yok edilmesine karşı çıkmak için orada bulunacağız.
“Libya'da işgalci bir güç olarak bulunmuyoruz, kimseyle çatışmak için orada değiliz, meşru bir hükümeti desteklemek için oradayız.
TIKLAYIN - “Erdoğan Tüm Endişelerimizi Haklı Çıkardı”
“Kanal İstanbul, Montrö ile çelişmeyecek”
“Kanal İstanbul Möntrö ile çelişmiyor. Geçişlerde seyr-ü sefer serbestisine aykırı bir durumun söz konusu olmadığını ifade etmek isterim.
“Bu proje tamamlandıktan sonra Boğazlar Montrö temelinde gemi trafiğine açık olacaktır. Kanal İstanbul, Montrö ile çelişmeyecek.
“Kanal İstanbul yapılması Montrö sözleşmesine aykırı değildir, Montrö sözleşmesiyle çelişmeyecek bir şekilde yönetilecektir süreç.”
TIKLAYIN - Kanal İstanbul'da Üç Gerekçe, Üç İtiraz
(EKN)